Vakit gece yarısı...

Otomobil ile yolculuk yapar.

Giderken aracın lastiği patlar.

Aracı yol kenarına çeker.

Bagajı açar.

Yedek lastiği çıkarır.

Krikoyu bulamaz.

Biraz uzakta ışığı yanan ev dikkatini çeker.

Yürür...

- İnşallah uyumamışlardır.

İnşallah kriko vardır.

Biraz daha yürür.

Evin kapısını çalar.

Başına gelenleri anlatır.

Yardım ister.

- Krikonuz varsa verir misiniz?

- Tabii ki...

İşin bitince getirirsin.

Alır.

Evden uzaklaşmaya başlar

Biraz ilerleyince, evin ışıkları söner.

Adamın canı sıkılır

Söylenmeye başlar.

- Şimdi adam yattı.

Rahatsız ettiğim için kızacak.

Kriko için para isteyecek.

Bu yaptığı hiç hoş değil.

İnsanlığa sığmaz.

Para teklif edeceğim.

Az bulacak.

Bu kez krikoyu alacak.

Başka yerde kriko aramak zorunda kalacağım.

Kendi kendine konuşurken...

İyice kızar.

Hemen geri döner.

Söylenmeye de devam eder.

Hızlı hızlı çalar kapıyı...

Kapı açılır.

Adam sormadan...

Atar krikoyu önüne...

- İnsanlık öldü mü?

Kriko için para mı istenir?

İstemiyorum krikonu...

Al başına çal...

Hızla uzaklaşır oradan.

[*] [*] [*] [*]

Hikaye bu...

Bazen böyle yapıyoruz.

Kendimiz yazıyoruz.

Kendimiz okuyoruz.

Kendimiz karar veriyoruz.

Aydınlık...

Bilge kişi...

Öğrencileriyle otururken sorar.

- Gece ile gündüzü nasıl ayırt edersiniz?

Karanlık nasıl başlar?

Ortalık nasıl aydınlanır?

Öğrenciler cevap verir.

- Uzaktaki sürüye bakarım.

Koyunu keçiden ayırdığım zaman...

Karanlık olmuştur.

- İncir ağacını zeytin ağacından ayıramadığım zaman karanlıktır.

- Uzaktan gelen kişinin erkek mi, kadın mı olduğunu anladığımda sabah olmuştur.

Değişik cümleler kurulur.

Gündüz...

Gece...

Tanımak...

Belirginlik üzerine...

Bilge kişi susar.

Sonuna kadar dinler.

Bu kez öğrenciler sorar.

- Siz ne düşünüyorsunuz?

- Karşıma bir bayan çıktığında...

Güzel mi?

Çirkin mi?

Siyah mı?

Beyaz mı?

Kısacası...

Görünen özelliklerine bakmadan...

Sadece insan olarak görüp...

İnsanca davranabildiğim zaman...

Bir erkeği...

Malına-mülküne bakmadan...

Soyu-sopuyla ilgilenmeden...

Teninin rengine bakmadan...

Milliyetiyle ilgilenmeden...

"Kardeşim" diyebiliyorsam...

O zaman sabah olmuştur.

Aydınlık başlamıştır.