Son yılların modası...

Taşlanmış kotlar...

Yırtık-pırtık elbiseler...

İplik çekilmiş kazaklar...

Çocukluğumuzda da vardı bunlar.

[*] [*] [*] [*]

Elektrik yok.

Yok yok...

Suyu çeşmeden-kuyudan taşıdığımız yıllar...

Tuvalette bidon...

Banyoda leğen vardı.

Peynirler, ahşap fıçılarda tuzlu suyun içerisinde muhafaza edilirdi.

Tereyağı, kalın gövdeli, kapaklı ahşap kaplarda saklanırdı.

Bol tuzlanır...

Evin en az güneş gören yerine...

Hatta hiç güneş görmeyen tezgah altlarına yerleştirilirdi.

Mısırlar tavana sömeklerinden bağlanır (çadar yapılır) tavana asılırdı.

[*] [*] [*] [*]

Elbise...

Üç giyim olmazdı.

Özellikle kot pantolon alınırdı.

Dayanıklı olur...

Günlerce giyer...

Yıkanır...

Yine giyerdik.

Aylar böyle geçerdi.

Zamanla elbise aşınır...

Belli bölgelerin rengi solardı.

Arka kısım...

Dizler...

Adeta taşlanmış gibi olurdu.

Paçalar, çalıya-taşa sürtünmekten püsküllenir...

Saçak saçak olurdu.

Çalıya, oduna, dikene takılan yerler yırtılır...

İğne ile kadavra gibi geniş ilmeklerle dikilirdi.

Yırtık büyükse...

Parçalanmışsa dizler...

Çobanlık yaparken...

Ekin biçerken...

Oturmaktan...

Yuvarlanmaktan...

Ağaca çıkmaktan...

Parçalanmışsa arkalar...

Yama yapılırdı.

Yama bulmakta sorun olurdu.

Onun için...

Eskiyen kot elbiseler atılmazdı.

Gerçi...

Kumaşlar için de aynı durum geçerliydi.

Bir parça kesilir.

İçten yama yapılırdı.

Yama bulunmazsa...

En pratik çözüm...

Arka cepler sökülür...

Yama için kullanılırdı.

Eğer renk uyumu varsa...

Sevinirdik.

Bazen aynı renkte kumaş bulunmazdı.

O zaman zıt renklerle yapılırdı yama...

Herkesin başına gelirdi.

Ama birbirimize takılırdık.

[*] [*] [*] [*]

Önce şükür öğretilir...

Ardından...

Moral verilirdi.

- Oğlum...

Yamalı giymek ayıp değil.

Pis giyinmek ayıp...

Konuyla ilgili hikayeler anlatılırdı.

[*] [*] [*] [*]

Seksenli...

Doksanlı yıllar...

Geldik günümüze...

Bu tür elbiseler moda oldu.

Büyük markalar, yırtık-pırtık ürünler sürdü piyasaya...

Gençler giydi.

Televizyonlar...

Bilgisayarlar...

Derken...

Akıllı telefonlar çıktı.

Her şeyimiz oldu.

Ruhları aç kaldı.

Giymedik giydirdik.

Sonuç...

Çocuklarımızı modaya-teknolojiye kurban verdik.