Aday belirleme döneminde tüm siyasi partilerde kırılma-dökülme oluyor.

Ama balık hafızalı olduğumuz için yaşanan sıkıntılar kısa sürede unutuluyor.

Adaylar üzerinden yürüyen tartışma, bir süre sonra siyasi partiler üzerinden yürüyen bir tartışmaya döner.

Sonra iş, liderlerin ağız dalaşına döner.

Ve seçmen, iki liderin ağız dalaşında safını belirler.

Sandığa gider, oyunu kullanır.

Aday faktörünün mutlaka etkisi vardır.

Ancak asıl belirleyici olan partidir.

Olayı Zonguldak özeline indirgersek, özellikle Zonguldak Merkez, Kozlu, Kilimli ve Ereğli gibi demografik yapısı karışık yerleşim birimlerinde yöresel dengeler de devreye girecektir.

AK Parti'de Ömer Selim Alan'ın adaylığı resmiyet kazandı.

MHP'de ise, Hamdi Ayan'ın...

Şimdi bütün gözler, yarışın favori partisi CHP'nin göstereceği adayda...

CHP, rakiplerine göre güçlü bir aday çıkartırsa, seçimi kazanır.

CHP, göstereceği adaya göre AK Parti'nin gücünü kırabilir.

Yani şimdi kozlar CHP'nin elinde!

Yoksa CHP, bu yıpranmışlıkla Zonguldak Belediyesi'ni kazanamaz.

AK Parti, aday-teşkilat bütünlüğünü sağlayabilirse, seçimi kazanabilir.

MHP Adayı Hamdi Ayan, CHP ve AK Parti adaylarından birinin hevesini kursağında bırakabilir.

AK Parti, Zonguldak'ı MHP'ye mi bıraktı?

AK Parti Zonguldak Belediye Başkan Adaylığı için adı geçen Özcan Ulupınar olayının tüm detayını biliyorum.

Tüm yaygın medya, internet siteleri ve sosyal medya hesapları Özcan Ulupınar'ın gösterileceğini yazdı.

Çünkü Genel Merkez'de masanın üstünde üç isim vardı.

Ve bu üç ismin en üstünde Özcan Ulupınar yazıyordu.

Özcan Ulupınar'ın git-gelleri oldu.

Yani "AK Parti Genel Merkezi Özcan Ulupınar'ı aday yapmadı" diyemeyiz.

Özcan Ulupınar, aday olmak iste-me-di.

Özcan Ulupınar'ın bu git-gelleri nedeniyle Doktor Selim Alan aday gösterildi.

O müdahale etti, bu müdahale etti, biri reisin kulağına bir şey fısıldadı.

Bunların hepsi hikaye...

Bir aday adaylığı sürecini geride bıraktık.

Bundan sonra seçime bakacağız.

Aday olan-olamayan herkese başarılar diliyoruz.

Ayakta olduğum sürece...

Bu arada, ömrünü Ali Rıza Tığ'a laf sokmakla geçiren sokma akıllı arkadaşlara da buradan bir şey demem gerekiyor.

Bunların birini hapis yatırdım. Diğeri hapse girmek için gün sayıyor.

Üçüncüsü, 25 yıl önceki kırığı çıkartmaya çalışıyor.

Boşuna uğraşmayın.

Ben hayatta olduğum sürece, siz beni eleştirmeye devam edeceksiniz!

28 yılda geldiğim yerden, sizin yazdığınız 28 yazıyla inecek halim yok.

O gelmiş-bu gitmiş, bunun da önemi yok.

Pusula, her zaman zirvededir.

En çok okunan gazetedir.

Ben işimin başında olabildiğim, yazı yazabildiğim sürece bu böyle olacaktır.

Öyle Pusula'yı bitirmek için, topu-tüfeğiyle saldıran anlı-şanlı milletvekilleri ve danışmanlarının halini görüyorsunuz, değil mi?

Zonguldak'ta yüzlerine bakan yok!

Bunları niye yazıyorum, biliyor musunuz?

Dün çok yoğun ve sıkıntılı bir gün geçirdim.

Yazacak konu bulamadım da o yüzden!