Kilimli'nin CHP'li Belediye Başkanı Ali Aslankılıç, Bartın merkeze bağlı Küçükkızılkum Köyü Bozacıoğlu Mahallesi'nde bir çiftlik inşa ediyor.

Çiftliğin malzemeleri, Kilimli'den belediyeye ait resmi araçlarla gidiyor.

Çiftlikte belediye işçileri çalışıyor.

İşçiler burada çatıdan düşüyor.

Malzeme taşıyan kamyon kaza yapıyor.

Belediye personeli şoför yaralanıyor.

Pusula, bu bilgileri kamuoyuyla paylaşıyor.

Ama devlette "tık" yok.

Bir soruşturma açıldığı söylendi.

Akıbetinden haber yok.

Zonguldak Valisi Erdoğan Bektaş'ın bu olayla ilgili nasıl bir tavır sergileyeceği merak ediliyor.

Biz buradan Sayın Valiye kısa bir özet geçelim.

Bir önceki belediye başkanı, TTK'dan bedelsiz alınan ray demirlerini sattığı için 4,5 yıl hapis cezası aldı.

Şimdi Kilimli'den Bartın'a kamyon kamyon malzeme taşınıyor.

Polis görüyor, jandarma görüyor, gazeteci görüyor...

Ali Aslankılıç'a devlet neden "dur" demiyor?

Zonguldak Cumhuriyet Başsavcılığı, bu konuda bir çalışma yapıyor mu?

Bu konuda kamuoyuna tatminkar bir açıklama yapılması gerekiyor.

Devletin Zonguldak'taki bir numarası Vali Erdoğan Bektaş'ın bu konuya el atmasını bekliyoruz.

Kabuklu fıstık!

Evli bir belediye başkanı, evli olan sevgilisine "Kabuklu fıstığım" diyor.

Haberi internet sitesinde yayınladığımız andan itibaren, "Ne kadar kaba bir belediye başkanı. 'Kabuklu fıstığım' ne demek?" şeklinde yorumlar aldık.

Kabuklu fıstığın, antepfıstığına oranla çok daha ucuz olmasına vurgu yapılıyordu.

Ama bizim araştırmalarımızda, başkanın, birlikte olduğu kadınların çocuklarına da musallat olduğu yönünde!

Kadınlara bu nedenle "kabuklu fıstık" diyor olabilir mi?

Belediye başkanının "kabuklu fıstık" arayışı; beldesinden, bağlı olduğu ilçeden, yan ilçeden, onun beldesinden, görev yaptığı belediyesinden sürüyor!

Eşofmanları giyip, şapkayı kafasına geçirince tanınmayacağını ve bu çarpık ilişkileri kimsenin bilmeyeceğini düşünüyor. Devekuşu misali!

Başkan, özel işlerini dizayn eden yardımcısıyla birlikte seminer uydurup Antalya'ya "kabuklu fıstık" yemeye gidiyor!

Peki, biz bunları niye yazıyoruz?

"Yazdığımız kişiler, yaptıkları rezilliklerin bilindiğini bilsin" diye...

"Partiler, böyle kişileri aday göstermesin" diye...

"Toplum, kendini kimlerin yönettiğini bilsin" diye...

Bazı okurlar, bu tür haberlerde isim yazılmasını istiyor.

Benim yazdıklarımla ilgili vicdanım rahat.

Başkan, devlet imkanlarıyla şeyinin keyfine bakacak...

Biz bu rezillikleri yazdığımız için mahkeme koridorlarında sürüneceğiz, değil mi?

Yok öyle yağma! Başkan, kendi partili belediye başkanlarını, yakın dostu gazetecinin önünde diz çöktürecek! Biz seyredeceğiz, öyle mi?

Kim, kimin önünde çökecek, göreceğiz!

Öyle cahil gazeteciler var ki!

Kentimizde öyle cahil gazeteciler var ki, belediye meclis üyesinin, görev yaptığı belediyeden ihale alamayacağını bilmiyor!

Kentimizde öyle cahil gazeteciler var ki, Yargıtay'ın hukuksuz delil nedeniyle bozduğu karara yerel mahkemenin uymak durumunda olduğunu bilmiyor!

Kentimizde öyle cahil gazeteciler var ki, geçmişte kendisine dostluk yapan kişiyi unutup, bir köpeğin dostluğundan medet umuyor!

Kentimizde öyle cahil gazeteciler var ki, bir kadına attığı taciz içerikli mesajın bize ulaştığını unutup hala abuk sabuk yazılar yazıyor!