"Gözüm cephede, kulağım İnebolu'da"

Gazi Mustafa Kemal Atatürk

Değerli okurlarım; Birinci Dünya Savaşı sonrasındaki Sevr Anlaşması'yla Osmanlı Devleti'ne bırakılan 15 kadar vilayetten birisi de Kastamonu'ydu. Milletimiz, Başkomutan Gazi Mustafa Kemal'in önderliğinde, bu anlaşma ve işgallere başkaldırarak İstiklal Savaşı'nı başlatmıştı.

Bu yok ya da var olma savaşında, bu ilimizin erkekleri cephede savaşırken, şehit-gazi olurken, onların bir bölümünün anaları ve eşleri de; köylerinde-kasabalarında hem erkeklerin yapması gereken işleri yapıyor, hem de Rusya'dan ve İstanbul'dan İnebolu'ya gelen silah ve mühimmatı cepheye ulaştırmaya çalışıyordu.

Bu kahraman ve fedakar insanların, Küre ve Ilgaz Dağlarını aşarak; kanları, canları ve hayvanları ile cephe gerisinde yaptıkları bu hizmet, daha sonra Şerife Bacılarla destanlaşmış ve anıtlaşmıştı. Sonraki yıllarda, onların geçtikleri yollar da "İstiklal Yolu" olarak adlandırılmıştı. Başkomutan da yapılan bu hizmetin önemini, "Gözüm cephede, kulağım İnebolu'da" sözleriyle tarihe not düşmüştü. (Bu destanın, değerli tarihçi yazar Turgut Özakman'ın "Çılgın Türkler" kitabında ayrıntılarıyla anlatıldığı da biliniyor.)

[*] [*] [*] [*]

Ancak, savaş sonrasında, özellikle de çok partili dönemde ve hatta günümüzde, canını-terini, ülkesi, istiklali için veren bu çilekeş insanların ve onların torunlarının yaşadıkları toprakların, kalkınmadan ve hizmetlerden hak ettiği payı aldığını söylemek zordur. Bu olumsuz durumun oluşmasında, yetkililerin, "Onlar vatansever, kanaatkar, yokluğa-sıkıntıya alışkın insanlardır. Sesleri çıkmaz, sorun çıkarmazlar" şeklindeki değerlendirmelerinin büyük payı vardır. (Üç Talihsiz Yedililer; 57, 37, 67, Şenol Kuşcu, Pusula Gazetesi)

Onlar da, doğup-büyüdükleri topraklarda yaşadıkları yokluklardan-sıkıntılardan kurtulmanın çaresini hep gurbete gitmekte bulmuşlardır. En çok gittikleri gurbet de İstanbul olmuştur. Günümüzde, Kastamonu'da yaşayan Kastamonuluların sayısı 350 bin kadarken, sadece İstanbul'da yaşayan Kastamonuluların sayısının 600 binleri bulması ve yüzlerce dayanışma derneklerinin, yayın organlarının; siyasetin her kulvarında yarışan, başarılara ulaşan çok sayıda temsilcilerinin olması Kastamonuluların gurbet serüvenlerinin boyutlarının göstergeleridir.

Yaz aylarında, bayram ve tatil zamanlarında, kentlerin-köylerin ve Kastamonu sahillerinin, özellikle 34 plakalı araçlarla dolup taşması; (Sinop istikameti gurbetçilerin de eklenmesiyle) Karabük-Kastamonu arasındaki yolun şehir içi yol haline gelmesi alışılmış manzaralardır. Bu durumlar ve hali vakti yerinde gurbetçilerin köylerinde-kentlerinde yaptıkları ve yazdan yaza kullandıkları gösterişli evler, onların ata yurtlarından kopmadıklarının göstergeleri oluyor.

Zamanla, bu büyük gurbete, Ankara, Bursa, İzmir gibi gelişmiş batı kentlerimiz ve bu arada, Zonguldak, Karabük, Bartın gibi yakın gurbetler de eklenmiştir. Günümüzde, Zonguldak genelinde de 17 bin, Karabük'te 15 bin kadar Kastamonu kökenli nüfusun olduğu; gerek il merkezinde ve gerekse Ereğli ilçemizde, (Karabük'te ise birden çok!) yardımlaşma ve kültür derneklerinin bulunduğu biliniyor.

Şüphesiz, tüm bu birlikteliklerin çimentosunu da, her yerde olduğu gibi, lehçe, oyun, türkü, yemek, gelenek, giyim-kuşam, yaşam tarzları gibi kültürel ortaklıklar ve benzerlikler oluşturuyor.

[*] [*] [*] [*]

Bu derneklerden Zonguldak il merkezimizdeki Kastamonulular Yardımlaşma ve Kültür Derneği, yakın zaman önce aramızdan ayrılan değerli hemşehrimiz rahmetli Bahattin Bayar'ın öncülüğünde 1989 yılında kurulmuştur. Dernek yöneticileri, kayıtlı 400 dolayında üyeleri olsa da, gereken ilgi ve desteği verenlerin sayısının oldukça az olduğunu ifade ediyorlar. Bu arada, eniştelerin ve Kastamonulu olmayan komşularının ilgilerine ise çok müteşekkir olduklarını da ifade ediyorlar. (Bu durumda umudun, damatlarımızda ve kızlarımızda olduğu da anlaşılmaktadır!)

Kurulduğu günden günümüze, bir zamanlar köylerimizde keşkek dövenlerin etrafındakilerin "hıh, hıh!" diyerek, tokmağı sallayanlara destek vermeleri gibi, dernek etkinliklerine katılanlardan oldum. Bu zaman zarfında, derneğin, her dönemde, hiçbir kişisel çıkar beklemeden, siyasi parti farkı gözetmeden, bölgecilik yapmadan faaliyetlerini sürdürdüğünü görenlerden ve bilenlerdenim.

Özellikle, il merkezimizdeki dernekte gördüğüm bir farklılığın da, derneği kuranların ve yaşatanların; köklerinin olduğu yerlere olan gönül bağlarını sürdürme arzularından başka bir unvanları bulunmayan işçi-memur-esnaf gibi gurbetçi hemşehrilerimizin olmasıdır.

Bu derneğimizde halen görevde olan yöneticilerimiz; iftar yemekleri, piknik düzenlemeleri, öğrenci destekleri, yardımlaşma sandığı hizmeti gibi faaliyetlerine çok önemli ve kalıcı bir hizmet de eklemişlerdir. Bu değerli hizmet, Zonguldak'ın en işlek bir yerinde (AKM'nin tam karşısında), 175 metrekare kullanım alanlı; içinde, toplantı salonu, okuma ve kitaplık odası, oyun salonu, mutfak gibi faaliyet bölümleri bulunan, gayet iyi de tefriş edilmiş (maliyeti 300 bin TL'yi bulan) bir dernek merkezi kazandırmış olmalarıdır.

Bu nedenle, Dernek Başkanı Sayın Bahattin Şenol, Yardımlaşma Sandığı Başkanı Sayın Ali İhsan Özdemir ve arkadaşları takdir ve teşekkürlerin en içtenini hak etmişlerdir. Bu konuda onlara maddi ve manevi desteğini esirgemeyen başta Zonguldak Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Sayın Metin Demir ve Yönetim Kurulu üyeleri, İşadamı Sayın Mehmet Yaman gibi yardımseverlere de teşekkür borçluyuz.

Ereğli ilçemizde de, 1988 yılında, Sayın Mustafa Yazıcı'nın öncülüğünde kurulmuş olan Derneğimizin faaliyetlerini de kuruluş amacına uygun bir şekilde sürdürdüğü biliniyor. Özellikle, çok yakından tanıdığım ve ilçedeki birçok STK'nın da içinde olan, (işyerlerine "Candaroğlu" adını koyarak bir Kastamonu tutkunu olduğunu da belli eder!), Sayın Başkan Zafer Sucu kardeşimiz ve arkadaşları da, her alanda, illerini ve hemşehrilerini temsil eden özverili faaliyetleri ile takdir ve teşekkürü hak ediyorlar.

[*] [*] [*] [*]

Değerli okurlarım; her konuda, birlikten kuvvet doğduğu biliniyor. Ancak bu kuvvetin niçin ve nerede kullanılacağı da önemlidir. Kastamonuluların ve onların gurbetçilerinin birlikteliklerinden doğan kuvvetin ise, haksız ve hukuksuz durumlara karşı çıkma, hemşehriler arasında kültürel bağları yaşatma ve yardımlaşma sağlama gibi konularda işe yarayacağı kuşkusuzdur.

Zira Kastamonulular, bırakınız hakkı olmayan şeylerin peşinde olmayı, hakkı olanları dahi talep ve elde etmede başarılı olamayan bir coğrafyanın insanlarıdır. (Öyle olmasaydı, herhalde yaşadıkları coğrafya bu kadar gerilerde kalmaz, göçler vermezdi.)

Başta il merkezimizdeki, Ereğli ilçemizdeki ve belediye başkanları da değerli bir hemşehrimiz olan Karabük'teki derneklerimiz olmak üzere, tüm kentlerdeki yardımlaşma ve kültür derneklerimize ve yöneticilerine; diğer illerimizin ve ilçelerimizin benzer derneklerine ve yöneticilerine başarılar; üyelerine ve ailelerine mutluluklar dilerim.