Aday adayı...

Dilekçe verecek...

Haber veriyor tanıdıklara...

- Beni yalnız bırakmayın.

Kalabalık görüneyim.

Eşi-dostu...

Yoldaşı...

Dava arkadaşı...

Konu-komşu...

Üyesi-delegesi...

Geliyor.

Destek veriyor.

Çok anlamlı.

Öyle de olmalı.

Bir de bizim muhterem...

Koltukta ya...

Seçildi.

Mühür onda...

Duyduğu yere koşuyor.

Yeter ki, kokusunu alsın.

Elinde bir avuç tuz...

Köyden şehre...

Partiden diğer partiye...

Bir adaydan öbürüne...

Koş muhterem, koş...

[*] [*] [*] [*]

Neden?

Seçim var.

Aday olacak.

Ona göre...

Kesin seçilecek...

Gerçi her adayın işi garanti!

Onun da öyle...

Sonra...

Yanına koştuklarına gidecek.

Hepsine gidiyor.

Elbet biri seçilecek.

Başlayacak istemeye...

- Çimento verin.

- Çakıl verin.

- Parke verin.

- Boya verin.

- Badana verin...

Ne yapacak aldıklarını?

Döşeyecek...

Yola döşeyecek.

Binaya döşeyecek.

Toprağa gömecek.

Adına da "hizmet" diyecek.

[*] [*] [*] [*]

Yürürken yere bakan adamın ufku gördüğü toprak kadar olur.

O da öyle...

Halbuki başını kaldırsa...

Baksa etrafına...

Memleket ne kadar büyük...

Ne kadar bereketli...

Topraklarımızda ne kadar çok nimetler var?

Örnek...

Taş isteyeceğine...

Tohum istese...

Çimento isteyeceğine...

Fidan istese...

Boya isteyeceğine...

Bilgi istese...

Kimseye boyun bükmek zorunda kalmayacak.

"Gebe" kalmayacak.

"Minnettar" olmayacak.

Üretecek...

Üretince...

Kimseye el açmayacak.

[*] [*] [*] [*]

Hatta...

Öyle bir duruma gelecek ki...

El açtığı insanlar ona gelecek.

El açacaklar.

Bir görebilse muhterem...

[*] [*] [*] [*]

Yüce Mevla işte...

İyiliği de, kötülüğü de her kula nasip etmez.

O düşünsün.

"Güzel işler niye nasip olmuyor?" diye...

[*] [*] [*] [*]

Kim bu kişi?

At gözlüğü...

Çizdiğimiz riya rotası...

Tarif kime uyarsa odur.

Özellikle bir kişi değil.

Derdimiz üretim.

Sıkıntımız...

Boşa geçen zaman.

Üretim için çalışmayan...

Yapılan çalışmalara destek vermeyen "sözde seçilmiş" muhteremler...

Öyle başlasak...

Gerisi gelir...