Değerli okurlarım; bu yazımda, madencilikte önemli bir uğraşı konusunu, bu konuda değerli hizmetleri olan bir değerli meslektaşımızın kaybı vesilesiyle sizlerle paylaşmak istiyorum. İnşallah fazla sıkılmazsınız.

Bilindiği üzere, her türlü madencilik ve endüstriyel hammadde üretim faaliyetleri, harita ve planlar, topoğrafik ölçme ve hesaplamalar, uygulamalar ile başlar, yürütülür ve sonlandırılır.

Bu kapsamda, ülkemizde ve diğer ülkelerde, yeraltı ve yerüstü maden hazırlık ve üretim faaliyetlerinin, faaliyet zamanlarına bağlı olarak, gün be gün, yerinde ölçülüp harita ve planlarda gösterilmesi ve kayıt altına alınması bir zorunluluk oluyor.

Bu büyük ölçekli planlar, "ocak üretim-imalat planları" ya da "ocak üretim-imalat haritaları" olarak adlandırılır. Bu planlarda, hazırlık ve üretimin yapıldığı ve terk edildiği yerler, uygulanan madencilik yöntemleri, oluşturulan kalıcı üretim ve emniyet tesisleri, alınan cevher tabakasının niteliği ve cevheri saran katmanların jeolojik, tektonik ve hidrojeolojik özellikleri gibi hususlarla ilgili görsel (grafik) ve kısa yazılı bilgilere yer verilir.

Uygulamada, bu kapsamdaki harita ve planlar öncelikle;

[*] Ocaklarda yapılacak olan yeni hazırlık ve üretim faaliyetlerinin, emniyet sistemlerinin planlanması, projelendirilmesi ve uygulanması...

[*] Bir kamu malı olan maden varlığının, ülkenin neresinden, ne zaman, ne miktarda ve hangi yöntemle alındığının belgelenmesi, faaliyetlerin raporlanması, izlenmesi, kontrolü ve denetimi...

[*] Faaliyetler esnasında ve sonrasında ortaya çıkan hukuki ihtilafların ve sorunların halli gibi konularda...

yararlanılan ve olmazsa olmaz olan çok değerli teknik belgeler yer alıyor.

Yine bu planların, ilgili düzenlemelere uygun teknik niteliklerde olması, hazırlık faaliyetlerinden ocağın kapanmasına kadar olan süre zarfında, gün be gün güncellenmesi, faaliyet sonrasında da arşivlenmesi ve yıllarca saklanması gibi hususlar da bu planların öneminin göstergeleridir.

Bu arada;
[*] Bilindiği üzere (Taşkömürü Havzası gibi) geniş maden sahalarında, farklı zamanlarda, aynı ya da farklı işleticiler tarafından işletilen eski ve yeni yeraltı maden ocakları, iç içe ya da birbirlerine çok yakın olabiliyor. Buralarda eski ve yeni üretim alanlarını birlikte gösteren planlarının el altında olması, bu planlar üzerinde yeni üretim faaliyetlerinin eski üretim alanlarına olan yakınlık ve uzaklıklarının izlenmesinin zorunlu olması...

[*] Ülkemizde her yıl, açık kömür işletmelerinde yapılan ve 350-400 milyon metreküp dolayında olduğu sanılan örtü kazısı (dekapaj) işlerinde, idareler ile yükleniciler arasında ortaya çıkan ihtilafların da genelde, miktar ölçme ve hesaplama işlerindeki hata ve yanlışlık iddialarından kaynaklanması...

[*] Geçtiğimiz yıllarda Şili'de, yerin 700 metre altındaki bir hücrede mahsur kalan 33 madenciye ulaşmak işin açılan sondaj boşluğunun tam isabetle işçilere ulaşacak bir noktadan açılmasının, o ülkedeki ve ocaktaki maden topoğrafyası hizmetlerinin ve hizmeti verenlerin başarılarının bir sonucu olduğu...

gibi hususların da maden topoğrafyası hizmetlerinin ve ocak planlarının madencilikteki önemini ifade için söylenebilecek sözler olduğu düşünülüyor.

[*] [*] [*] [*]

Değerli okurlarım; madencilik ile ilgili harita ve planlar, ocakların ve maden arazisinin; harita ve planların ölçekleri oranında küçültülmüş iki ve üç boyutlu modelleri oluyor. (Ancak sonuç ürünler, aslının yüzlerce-binlerce kez küçültülmüşü olunca da, çoğu kez arkasındaki emekler unutuluyor, takdirden de uzak kalabiliyor!)

Uluslararası Maden Topoğrafyası Mühendisleri Federasyonu'nun (International Society For Mine Surveyors-ISM) ambleminin maden mühendisleri amblemine pusula ilavesiyle oluşturulmuş olması da, bu hizmetlerin, madenciliğin ayrılmaz bir parçası ve yol göstericisi olduğunu yansıtıyor.

İyi bir maden mühendisinin ve üretim-yönetim elemanının, bu bilgi kaynağı teknik ürünleri iyi okuması ve bu ürünlerden, teknolojinin sağladığı imkanları da kullanarak etkin yararlanma bilgi ve becerisine sahip olması bir zorunluluk oluyor.

[*] [*] [*] [*]

BU ALANDA, ÜLKEMİZDEKİ VE TAŞKÖMÜRÜ HAVZASINDAKİ DURUM...

Ülkemizde, madencilik sektöründe bu kapsama giren hizmetler "topoğrafik hizmetler"; hizmeti verenler de genelde, "Maden Topoğrafı" olarak adlandırılır. Yetmişli yılların sonlarına kadar da bu hizmetler, pratikten ve kurumların düzenlemiş olduğu kurslardan yetişmiş (çoğu lise mezunu) topoğraflarca yürütülmüştür. Bu alanda, Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) bünyesinde, yıllarca sürdürülen ve diğer kurumlara da hizmet veren topoğraf kurslarının, bu alandaki önemli bir ihtiyacı karşıladığı da biliniyor.

Ancak daha sonraki yıllarda ve günümüzün teknolojik imkanlarından yararlanmanın ve ihtiyaçların topoğraflık düzeyinde bilgi ve becerilerle karşılanmasının mümkün olamaması nedeniyle, bu alanda tekniker topoğrafların ve mühendis düzeyinde teknik elemanların istihdamı zorunlu hale geldi.

Ülkemizde ve özellikle de, taşkömürü havzasında, "maden topoğrafyası" ve "topoğraf" denilince, TTK bünyesindeki Merkez Plan Bürosu, üretim bölgelerindeki plan büroları ve bu hizmeti yapan topoğraflar ilk akla gelir. İşin doğası ve zorlaması gereği, ülkemizde, bu alandaki en eski ve yoğun uygulamaların taşkömürü havzasında olduğu bilinir. Bu kapsamdaki hizmetlerin de, yakın zamanlara kadar, 19'uncu yüzyılın sonlarında, Fransızlar döneminde başlatılan yüksek standartların ve özenli çalışmaların devamı olarak yürütüldüğü görülür.

Bu ekolün başlangıcını ve devamını sağlayan son temsilciler olarak da, herhalde, (Bir Zonguldak tutkunu olan değerli Şehir Plancısı Sayın Engin Erkin Hanımefendinin babaları!) rahmetli Baş Jeometer Şevket Ölçmen, merhum Hüsnü Uzun ve birkaç gün önce aramızdan ayrılan ve yıllarca Merkez Plan Bürosu Başmühendisliği yapmış olan değerli Maden Mühendisi-Maden Topoğrafyası Uzmanı Sayın Müşvik Şanşan gibi isimlerin akla gelebileceğini sanıyorum.

Onların dönemlerinde üretilen imalat planlarının ve diğer görsel-grafik dokümanların büyük özenle ve (plan bürolarına giriş-çıkışların kontrollü olması, sigara yasağı gibi!) yüksek disiplin kuralları içinde hazırlanan ve korunan, estetik ve sanat değeri de olan ürünler olduğu biliniyor.

İz bırakanlardan, kısa bir süre önce aramızdan ayrılan merhum Müşfik Şanşan Beyefendiyi, birlikte çalıştığı iki değerli meslektaşım vasıtası ile tanımıştım. Hep esprili konuşmaları, babacan ve sevecen, filezofik nitelikleri ile bende de iz bırakmıştı. Yazmış olduğu ve benim de uzun yıllar derslerimde ve çalışmalarımda yararlandığım kitabı ile konusunun uzmanı olduğunu da kanıtlamıştı.

Kendilerine Allah'tan rahmet, yakınlarına ve sevenlerine başsağlığı dileklerimi arz ederim. Bu arada, madencilerimizin ve yöneticilerimizin pusulayı şaşırmamalarını dilerim!