Calamity Jane, 1852-1903 yılları arasında Amerika'da yaşamış. Ona Pecos Bill, Red Kit gibi çizgi romanlarda rastlasak da, gerçek bir kişiliktir. Tütün çiğner, içki içer, iyi silah kullanır, poker oynar. Küfürbazdır, soygun yapar, sıkı kavga eder vb...

[*] [*] [*] [*]

Bir zamanlar bizim de bir Calamity Jane'mizin olduğunu biliyor muydunuz?

Anlatalım...

Ama dallandırıp-budaklandırmadan; ad, soyad, tarih gibi detaylar vermeden.

Çünkü bunca yıl sonra kimseyi rahatsız etmenin anlamı yok.

Bu yazı, yakın zamanda yitirdiğimiz sevgili Adnan Demir ve çok değerli ablam Gülseren Demir ile yaptığımız bir sohbetin sonucu...

[*] [*] [*] [*]

Bir zamanlar, diyelim ki 1930-45 yılları arası Gelik maden ocağında çalışan işçilerin maaşları, Kilimli-Gelik arasında çalışan atlı posta arabası ile gidermiş. Posta arabasının güvenliğini de iki-üç jandarma veya özel silahlı korumalar sağlarmış. Maaşlar ayın üçünde dağıtılacaksa, 29 veya 30'unda şirketin mutemedi parayı bu arabayla götürürmüş.

Yine bir gün posta arabası para götürürken, başlarında bir kadın olan silahlı bir grup tarafından önü kesiliyor. Muhafızlar ve görevlilerin bir kısmı öldürülüyor. Posta arabası soyuluyor.

Aynen, Vahşi Batı'yı anlatan Amerikan filmlerindeki gibi...

Sanki Calamity Jane, Gelik dağlarına ışınlanmış...

Olay duyulunca, ilk şüphe edilenler Karadenizliler olmuş. Çünkü daha önce bu civarlarda Karadenizli eşkıya çeteleri varmış. Soygun yapmışlar, adam öldürmüşler. Özel maden ocağı işletmecilerini haraca bağlamışlar.

Bu nedenle şüphelenilen ne kadar Karadenizli varsa gözaltına alınıp dayaktan, ağır işkenceden geçirilmiş. Ancak aylarca süren bu araştırmadan bir sonuç çıkmamış.

O zamanlarda Zonguldak'ta ağırlıklı olarak üç farklı grup insan var; Erzincanlılar, Trabzon-Rize kökenli Karadenizliler ve yerliler...

O zamanlar, Zonguldak'ın ve Erzincanlıların önde gelen kişilerinden biri de "Mehmet Çavuş" olarak tanınan Mehmet Özcoşkun'dur.

Mehmet Çavuş; Zonguldak'ta yaşayan Doğuluların lider, önder isimlerindendir. Aynı zamanda madenci Kürt Ali Bey'in (Ali Fırat) sağ kolu, daha doğrusu fedaisidir.

Mehmet Çavuş ile Ali Bey'in tanışlıkları eskidir, İstanbul'a dayanır.

Mehmet Çavuş, Unkapanı'nda hamallar-kayıkçılar tayfasının reisidir. Zamanın racon kesen mafya babasıdır ve güçlüdür. Ali Bey, onu Zonguldak'a getirir. Kendisine koruma yapar.

Takibatın sonuçsuz kalması; şehirde, özellikle de madenciler arasında rahatsızlık yaratmaya başlayınca Ali Bey, Mehmet Çavuş'tan bu işi araştırmasını ister.

Araştırmaya başlayan Mehmet Çavuş, bir zaman sonra birkaç Erzincanlının Soğuksu'da oturan (diyelim ki Kezban) isimli bir kadının evine gittiklerini tespit eder. Bu ziyaretlerden şüphelenir ve takibi sürdürür. Emin olunca da emniyete bildirir.

Emniyet, işe el koyar ve eve girip-çıkan Erzincanlıları ve Kezban kadını gözaltına alırlar. Çok ağır dayak ve işkence uygulanır. Örneğin; Kezban kadının şalvarına kedi koyup süngü ile kediyi dürttükleri söylenir. "Acı versin, konuşsun" diye...

Uzun süre hiçbiri konuşmaz. Sonunda biri çözülür. (Diyelim ki Veli) adındaki bu kişinin itirafından sonra diğerleri de çözülür.

Gasp ettikleri parayı gaz tenekelerine koyup lehimlediklerini ve Kezban kadının evinin bahçesine gömdüklerini, hatta "şüphe çekmesin" diye üzerine soğan ektiklerini itiraf ederler.

Yapılan yargılama sonucunda Veli isimli kişi idam cezası alır. Cezası; tarihi Ankara Köprüsü'nün önündeki meydanda halkın gözü önünde asılarak infaz edilir. Bu olaydan sonra Kezban teyzenin namı yürür (!)

"Zonguldaklı Calamity" korkulan, çekinilen biri olur.

Uğradığı her dükkandan kendi kurallarınca alışveriş eder.

Ama şehrin Erzincanlı sakinleri, adlarının ilk ve son olarak karıştığı bu utanç duyulan olaya çok üzülürler.

Bu kentin yaşamından böyle bir Kezban(!) Teyze de geçti işte...

Kent belleğine bu kaydı da düşeyim istedim.

[*] [*] [*] [*]

Çok Önemli Not: Konuyla ilgili yorumlar burada yayımlanmayacağından, yorum ve katkıların e-posta olarak gönderilmesini rica ederim. ([email protected])

[*] [*] [*] [*]

CUMARTESİ ANNELERİ...

Çocukları gözaltında kaybolmuş, öldürülmüş, faili meçhul cinayetlerde yitirilmiş anneler, yıllardır Galatasaray Lisesi'nin önünde kimseye zarar vermeden toplanıyorlardı. Bu hafta 700'üncü kez toplandılar.

Polis, anlamsız bir şekilde müdahale etti, güç kullandı. 47 kişi gözaltına alındı. Habercilerden de yaralananlar oldu.

Sevgili okurlar...

Yaşları ne olursa olsun, çocuklarınıza sımsıkı sarılın.

Onları koklayın, öpün...

Sonrada bu olayı düşünün...