Zonguldak'ta tüm yetkili kurumlar seferber oldu, geçtiğimiz Cuma akşamı İl Emniyet Müdürlüğü önündeki plajda kaybolan Ağrılı 19 yaşındaki Hayrettin Taşdemir'i arıyor.

AFAD karadan, helikopter havadan, Sahil Güvenlik denizden arıyor.

Devletimiz hiçbir fedakarlıktan kaçınmıyor.

Ne için?

19 yaşındaki Hayrettin Taşdemir'in cansız bedenini bulmak için...

Oysa...

Kızlar Plajı olarak bilinen o bölgede tesisleşme olsaydı...

Cankurtaran olsaydı...

Dalgalı denize kimse girmeseydi...

19 yaşındaki Hayrettin ölmeyecekti.

Bir gencin cansız bedenini bulabilmek için harcadığınız paraya, oraya çok güzel bir tesis yapılabilirdi.

Orada "Denize girmek yasak" tabelası bile yok.

Kim verecek bu 19 yaşındaki gencin hesabını?

Bu kenti yönetenlerin ihmali yok mu, 19 yaşındaki Hayrettin Taşdemir'in hayatını kaybetmesinde?

Keşke, 19 yaşındaki bir gencin cansız bedenini ararken gösterdiğiniz çabayı, o plaja tesis yapmak için gösterseydiniz!

Sayın Belediye Başkanımız Muharrem Akdemir...

Sayın Valimiz Ahmet Çınar...

"Başka Hayrettinler ölmesin" istiyorsanız, buraya Kapuz Plajı gibi bir tesis yapın.

Projesi hazır...

İl Özel İdaresi Genel Sekreteri Recep Demirtaş kafasına göre para dağıtıyor.

Buraya da pekala ödenek çıkartabilir.

Kullanılan il başkanı...

Zonguldak'ta uzun süredir oynanan oyunu bozduk.

Önce şehir dışından bir yemek şirketi ayarlamışlar.

Sonra bir il başkanı ayarlamışlar.

Sözüm ona bir milli eğitim müdürü ayarlamışlar.

Sonra Valinin görevden alınacağını uydurmuşlar.

Valinin görevden alınmasına engel oluyormuş gibi hava yapacaklar, sonra gidip ayarladıkları adamı Milli Eğitim Müdürlüğü koltuğuna oturtacaklar.

Sonra yemek şirketini masaya koyacaklar.

Milli Eğitim Müdürünün "gık" deme şansı yok!

Aslında biz Milli Eğitim Müdürü olacak kişiyi, hem o yemeği yiyecek öğrencileri, hem de Vali Bey'i büyük bir vebalden kurtardık!

Bu süreçte elimizde kalan, kullanılan bir il başkanı, ayağa düşen bir yemek şirketi, dumanlı havayı seven çakallar kaldı.

Tabi ki, bu oyunu perde arkasında kuran müflis işadamı!

İnsanların işleri bozulunca, nelerle uğraşıyorlar!

Kıssadan hisse: Beni kaybedersiniz!

Suya sormuşlar:

"Seni kaybedersek nasıl bulacağız?"

Su:

"Eğer bir şırıltı duyarsanız, ben ordayım."

Ateşe sormuşlar:

"Seni nasıl bulacağız?"

Ateş:

"Eğer bir duman görürseniz, işte ben ordayım."

Sıra ahlaka gelmiş...

Aynı soruyu ona da sormuşlar.

Ahlak cevap vermiş:

"Beni kaybederseniz, asla bulamazsanız..."