Saçı-sakalı uzamıştı.
Her zamanki gibi berberine gitti.
Koltuğa oturdu.
Berber tıraşa başladı.
Sohbet de başladı.
Hal-hatır...
Havadan-sudan...
Değişik konulardan devam ettiler.
Konu, Allah'a çıktı.
Berber açtı konuyu...
- Ben Allah'ın varlığına inanmıyorum.
- Neden böyle söylüyorsun?
- Bunu açıklamak kolay...
- Nasıl?
- Dışarı çıkman lazım...
Öyle ki...
Eğer Allah olsaydı...
Bu kadar çok sorunlu...
Sıkıntılı...
Hasta insan olur muydu?
Çocuklar kimsesiz kalır mıydı?
Kimse acı çeker miydi?
İnsanlar birbirini üzer miydi?
Allah olsaydı...
Bunların olmasına izin verir miydi?
Adam dinledi.
Durdu...
Düşündü...
Gereksiz bir tartışmaya girmek istemedi.
Ondan cevap vermedi.
Tıraş bitti.
Adam dışarı çıktı.
Tam o anda...
Karşıdan biri çıkageldi.
Uzun saçlı...
Sakallı...
Darmadağınık bir adam...
Hiç berber görmemiş.
Adam, hemen dükkana geri döndü.
- Hayırdır?
- Bence "berber" diye bir şey yok.
- Nasıl olur?
Az önce tıraş oldun.
Ben bir berberim.
Ve buradayım...
- Hayır!
Berber yok.
Eğer berber olsaydı...
Dışarıda uzun saçlı...
Sakallı insanlar olmazdı.
- Berber var.
Biliyorsun.
Sen de tıraş oldun.
Sen gelmeseydin...
Şimdi saçın-sakalın dağınık olurdu.
Yani...
Sen gelmezsen...
İnsanlar gelmezse...
Berber ne yapabilir ki?
- Kesinlikle doğru...
İşin püf noktası bu...
Allah var.
İnsanlar ona gitmiyorsa...
Onun verdiği nimetleri bilip...
Emrettiği gibi yaşamıyorsa...
Bu ona gitmeyenlerin tercihi...
İşte!
Dünyada acı...
Keder...
Yokluk...
Veya...
İnsanların yaratılış kurallarına uymadığı için ortaya çıkan olumsuzluklar varsa...
Bu onların kendi tercihidir.
Allah'a gitmemesinin sonucudur.
[*] [*] [*] [*]
İşin inanç kısmı böyle...
Yönetim...
Hizmet açısından bakalım.
Seçtik muhtarları...
Başkanları...
Vekilleri...
Gidip istemezsek eksiklikleri...
Ya da...
İşimize geldiği gibi...
Kendimize yontarak istersek...
Birbirimizin arkasına dolanırsak...
Yukarıdakilere gün doğar.
Örnek...
Zonguldak halkı, Gazipaşa...
Kadırga sorununun çözümünü gerçekten birlikte istese...
Kesinlikle çözülür.
Diğer meseleler de böyle...
