Kastamonu Üniversitesi Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi Genetik ve Biyomühendislik Bölümü Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Seyit Mehmet Şen, Zonguldak'ta ceviz yetiştiricilerine eğitim verdi.

Prof. Dr. Şen, sadece cevizin nasıl yetiştirileceği ve üretileceği konularında eğitim vermedi.

Cevizin sağlığa faydalarını ve insanlar üzerindeki etkilerini de anlattı.

Cevizin insanları sakinleştirici özelliği olduğunu, özellikle de erkekler üzerinde "yumuşatıcı" etkisi olduğunu söyledi.

Hoca, iyi güzel bunları anlatırken, doğrudan, "Ceviz yiyen erkek karısını 18 yerinden bıçaklamaz" demesin mi?

"Ne oluyoruz?" dedim.

Cevizin gerçekten ciddi bir etkisi varmış!

Adam, karısını 18 yerinden bıçaklamaz da, 8 yerinden mi bıçaklar?

Yok, ceviz yiyen erkek karısına şiddet uygulamazmış!

Karısına daha yumuşak davranırmış!

Ailemizdeki erkeklere ceviz yedirmemiz gerekirmiş!

Bunlar nasıl bilimsel açıklamalar böyle?

Yani erkeklerin şiddet uygulamaması için önlemini kadınlar mı alacak?

Bunu da mı kadınlar düşünecek, daha neler?

Üniversitedeki bir öğretim görevlisi bile böyle konuşursa, resmen, "Erkeklerinize ceviz yedirin ha, yoksa dayağı yer, oturursunuz" diyor.

[*] [*] [*] [*]

KURUM TEMSİLCİLERİNİN YAPTIKLARI AÇIKLAMALARLA ORTALIK BULANIYOR

Hakikaten bazen kurumları temsil eden insanlar, öyle bir açıklama yapıyor ki, affedersiniz ortalık bulanıyor.

Geçtiğimiz haftalarda da İl Müftüsü Rüstem Can bir açıklama yapmıştı.

Kadınların ve erkeklerin ayrı ayrı denize girmeleri gerektiğini...

Kadınların vücutlarını kadınlardan bile gizlemesi gerektiğini...

Kendisinin bile denize kimsenin görmediği kayalık yerlerden girdiğini söylemişti.

Şimdi bu kurum temsilcileri bunları söylerken, bir şey olmuyor da, biz yazdığımız için bazen eleştiriye maruz kalıyoruz.

Bir de yapılan açıklamalar, kadınlar üzerinden yapılıyor.

Kadınlar üzerinden örnek veriliyor.

Can sıkıcı, huzursuzluk yaratan bir zihniyet!

Kadınlar olmasaydı, neyi örnek göstereceklerdi, merak ediyorum!

Prof. Dr. Şen'in yaptığı açıklamaları duyunca, Müftü Can'ın söylemleri geldi aklıma...

"İkinci Müftü vakası" dedim içimden.

Şiirleri dozunda bırakmak lazım

AK Parti Zonguldak Merkez İlçe Başkanlığı'nın genç Başkanı Mustafa Çağlayan, siyasette iyi gidiyor.

24 Haziran genel seçimlerinde partideki eski-yeni yöneticileri bir araya getirmede önemli görev üstlendi.

Seçim çalışmalarında koordinasyonu sağladı ve başarılıydı.

Mahalle mitinglerinde en çok ilgi gören isimlerden biriydi.

Kendisini, teşkilat içinde ve parti büyüklerine sevdirmiş.

Sayın Çağlayan, mahalle mitinglerindeki konuşmalarına hep şiirle başladı.

24 Haziran genel seçimlerinde oy kullanırken yine şiir okudu.

Şimdi bakıyorum, yaptığı açıklamalar da hep şiirli oluyor.

Şiirlerin elbette bir anlamı var, ancak her şeyde şiir okunmaz ki...

Siz zaten başarılısınız...

24-26'ncı Dönem AK Parti Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınar da, "Mustafa, sen bu gidişle milletvekili olursun" demişti.

Eleştiriyi dikkate alırsınız-almazsınız, sizin takdiriniz.