Yörenizin veya bölgenizin bir Bakanı varsa daha kolay ve daha çok hizmet alırsınız.


Bakanınız yoksa size beklentilerinizin çoğu karşılanacak şekilde bakan olmaz.


Vekiliniz iktidar partisinde genel başkan yardımcılığı ve grup başkan vekilliği gibi üst düzey parti yöneticiliği görevlerindeyse bu da bir avantajdır.


Bartın, Zonguldak ve Karabük&[#]8217;ten oluşan bu bölge geçmişte çok sayıda Bakan, Grup Başkan Vekili ve Komisyon Başkanı çıkardı.


Plan Bütçe gibi önemli Komisyonlarda üyelik elde edebilirseniz, bunun da yararını görürsünüz.


2002&[#]8217;de başlayan Ak Parti iktidarı döneminde Bartın ve Zonguldak Bakan yüzü görmedi.


Kendisini Zonguldak-Bartın Milletvekili olarak gördüğümüz Köksal Toptan&[#]8217;ın Adalet Komisyonu Başkanlığı ve son olarak 2 yıl süre ile TBMM Başkanlığı görevinde bulundu da bölgenin Ankara&[#]8217;da bir ağırlığı oldu.


İki dönem Bartın Milletvekilliği yapan Köksal Toptan&[#]8217;ın Zonguldak Milletvekili olarak üstlendiği bu görevlerin ardından bayrağı yine bölgemizin bir siyasetçisi olan Mehmet Ali Şahin devraldı.


Karabük doğumlu yeni TBMM Başkanı geçen Salı günü Bartın&[#]8217;ı ziyaret etti.


Şahin&[#]8217;in Bartın programı açılış ve ziyaretlerle oldukça yoğun geçti.


Üniversite&[#]8217;nin eğitim yılının açılışı, 23 Nisan Anaokulu&[#]8217;nun açılışı, Valilik, Ticaret ve Sanayi Odası ve Belediye ziyaretleri ile hareketli bir gün geçiren Bartın&[#]8217;da Şahin&[#]8217;in programının bir özelliği de güvenlik önlemlerinin üst düzeyde olmasıydı.


Güvenlik önlemi elbette olacak.


Devlet büyükleri tabi ki korunacak.


Ama bu koruma abartısız olmalı.


Köksal Toptan&[#]8217;ın ziyaretlerini hatırlıyoruz da onun döneminde bu önlemlerin yarısı bile yoktu.


Özel bir nedeni var mıydı bilmiyoruz ama önlemler en çok gazetecilerle pazaryeri esnafını sıkıntıya soktu.


Gazetemizi arayıp rahatsızlığını dile getiren bazı esnaflar, manavların önüne konulan barikatlar yüzünden müşterilerinin kendilerine ulaşmakta zorluk çektiklerini söyledi.


Gazeteciler de korumaların tutum ve davranışları nedeniyle Şahin&[#]8217;in resimlerini çekmekte büyük güçlük çekti.


Alınan güvenlik önlemleri basının görevini rahat bir şekilde yapmasını ve pazaryerindeki alışverişi engellemiş.


Biz Sayın Şahin&[#]8217;in ziyaretini &[#]8220;Bartın&[#]8217;da Şahin rüzgarı esti&[#]8221; başlığı ile manşetimizden vermiştik.


Anlaşılan o ki; TBMM Başkanının rüzgarı pazaryerinde başka türlü esmiş.


Bu madalyonun bir yüzü, yani olayın olumsuz yanı.


Madalyonun bir de diğer yüzü, yani olumlu yanı var.


Onu da zaman gösterecek.


Şahin&[#]8217;in ziyaretinin Bartın&[#]8217;a mutlaka faydası olacaktır.


Bekleyelim görelim.



Bir Türkiye gerçeği



Adana&[#]8217;da Seyhan Baraj Gölü kıyısında bulunan 17 kafeterya için yıkım kararı verilmesi, Valilikle Büyükşehir Belediyesini karşı karşıya getirmiş.


Belediye, kafeteryaların yıkım kararını veren Valiliğe MOBESE binası için aldığı yıkım kararı ile cevap vermiş.


Valilikle Belediyeyi restleşmeye kadar götüren olaylar Milliyet Gazetesi&[#]8217;nin iç sayfasına &[#]8220;Yıkarsan yıkarım&[#]8221; başlığıyla manşet olmuş.


Hukuk devletiyiz ve kanunlarla yönetiliyoruz ama paçalarımızdan hukuksuzluk akıyor.


Şu işe bakın:


Kaçak yapılaşmayı önlemekle görevli Belediye göl kenarına kaçak kafeterya yaptırıyor.


Valilik de bunlar için yıkım kararı alıyor.


Valiliğin aldığı karara kızan Belediye hatasını kabullenip özür dileyeceğine misilleme yapıyor.


Kafeteryalara karşılık Valiliğin kurduğu MOBESE binası.


Hadi Belediye hem suçlu hem güçlü diyelim.


Ya Valiliğe ne demeli?


MOBESE sistemini kaçak binaya kurmak da neyin nesi.


Valiliğin Belediyenin kaçak bina ile ne işi olur?


Adana&[#]8217;da yaşanan bu olay bana yıllar önce Bartın&[#]8217;da yaşanan bir olayı hatırlattı.


Yanlış hatırlamıyorsam 1999 yılıydı.


Telekom Müdürlüğü, borçlarından dolayı Emniyet Müdürlüğü&[#]8217;nün, amirliklerin ve karakolların telefonlarını kestirmişti.


Dönemin Telekom Müdürü Mehmet Varol, Emniyet Müdürü de Mehmet Ali Selçuk idi.


Telefonlar tek taraflı görüşmeye kapatılmıştı.


Emniyet dışarıdan aranabiliyor, sadece polisler dışarıya telefon açamıyordu.


Telefon almakla iş bitmiyordu.


Emniyet&[#]8217;in dışarıya telefon açamaması çalışmalarının sekteye uğraması demekti.


Bu aynı zamanda polisin itibarını, otoritesini sarsan, etkisini azaltan bir olaydı.


Emniyet Müdürü Mehmet Ali Selçuk&[#]8217;u kızdıran uygulama hemen akabinde Telekom&[#]8217;un araçlarına kesilen trafik cezalarıyla misillemeye sebep oldu.


Telekom&[#]8217;un araçlarına bir anda yüklü miktarlarda para cezaları kesildi.


Emniyet Telekom&[#]8217;a sen misin böyle yapan, ben de böyle yaparım demişti.


Bu olay Emniyet&[#]8217;in o ana kadar Telekom&[#]8217;un araçlarını kontrol etmediğini, görmezden geldiğini de göstermez mi?


Öyle ya telefon kesme olayının üzerine gelen trafik cezaları ve araç bağlamaları başka türlü nasıl izah edilebilir ki?


Telekom Belediye&[#]8217;nin telefonlarını keserse Belediye de Telekom&[#]8217;un sularını keser.


Elektrik Kurumu Telekom&[#]8217;un elektriklerini keserse Telekom da kurumun telefonlarını keser.


Bu olaylar bir Türkiye gerçeğidir.


Bartın&[#]8217;da o dönemde gazetelere de yansıyan ve iki kurumu sert bir şekilde karşı karşıya getiren bu olaylar müdürlerin görüşüp uzlaşması sonucu tatlıya bağlanmıştı.


Adana&[#]8217;da değişik bir örneği görülen bu olaylar başka il ve ilçelerde de yaşanıyor.


Siz bizi görürseniz biz de sizi görürüz.


Görmezseniz, görmezden gelirseniz, görmeyiz, görmezden geliriz.


Bu kafayla gelişip kalkınamayız.


Avrupa Birliği&[#]8217;ne hiç giremeyiz.


Girsek girsek Afrika Birliği&[#]8217;ne gireriz.


O da zor ya neyse.



Haksızlık ve adalet



Turna Sigorta&[#]8217;nın Sahibi, Çevre Meclisi Üyesi Osman Turna tanıdığım, bildiğim en dürüst insanlardan biridir.


Öyle ki seçim kaybedeceğini bilse bu konuda yine taviz vermez.


2002 seçimlerinde Milletvekili adayı olduğunda buna bizzat şahit olmuştuk.


Kendisinden iş ve aş isteyenlere söz vermemiş, isimlerini dahi not alıp da umut vermemişti.


Oysa bu konu seçimlerin en can alıcı konusudur, siyasetçinin yumuşak karnıdır.


İş ve aş sözü veren daha çok oy alır.


Bunun örneğini 29 Mart&[#]8217;ta yapılan yerel seçimlerde gördük.


Telefonda pazartesi günü yayınlanan &[#]8220;Don Kişot&[#]8217;luk yapıyoruz&[#]8221; başlıklı yazımla ilgili konuştuk.


Kendime haksızlık yaptığımı savunuyordu.


Yaptıklarımın doğru olduğunu, bunları doğru bilip de yaptığımı söyledi Osman Turna.


Sokrates&[#]8217;in yaşamından ve başına gelen olaylardan örnekler verdi.


&[#]8220;En büyük adaletsizlik insanın kendine yaptığı haksızlıktır&[#]8221; dedi.


Telefon açıp da aynı doğrultuda sözler sarf eden başkaları da oldu.


Emekli öğretmen Selahattin Aytuğrul mesajını elektronik posta ile verdi.


Aytuğrul: &[#]8220;Dürüst olmak, ağır erdem´liliktir. Bu kadar kocaman yükü kim omzunda taşır? Duygusal çıkarlar da adamı yoldan çıkarır. Gönlüm öz´ünden yanadır&[#]8221; dedi.


Suya sabuna dokunmayan insan pis insandır diyenler, Don Kişot&[#]8217;luğun erdemlilik olduğunu söyleyenler de vardı.


Çok olumlu ve yüreklendirici mesajlar aldım.


Teşekkür ederim.