Yıl 1947...

Ereğli Kömürleri İşletmesi (EKİ) İncirharmanı ocağında bir grizu faciası yaşanır.

Daha öncesi ve de daha sonrasında yaşanan felaketlerden biridir bu...

Bu devleti yöneten büyüklerimizin dediğine göre bu "normal"dir...

Yani biz hernekadar bunlara "iş cinayeti" diyorsak da, ölüm madenciliğin "fıtratında" varmış ve onlar, bu kaderin gereği "güzel ölüyorlar"mış...

İşte bu "güzel ölümlü" kazada 47 madenci can vermiş, 2 madenci de yaralanmış.

"Ne var bunda?

Havzada yaşanan yüzlerce kazadan biri...

Yitirilen binlerce candan birazı..." diyebilirsiniz.

Doğrudur.

Madenin kör kuyularında o kadar can yitirdik ki, üretilen her ton kömürde yarım gram insan kanı var.

Ama bu olayda ilginç bir şey yaşanmış; Karabük Demir-Çelik Fabrikası işçileri, Zonguldak Kozlu'da işçi kardeşlerinin yaşadıkları felakete çok üzülmüşler.

Karabük Demir-Çelik Fabrikası işçileri, zamanın Zonguldak Valisi Dr. Mithat Altıok ile görüşerek, duydukları derin üzüntüyü, ölen ve yaralanan işçilerin ailelerine ve havzada çalışan işçi arkdaşlarına iletilmesini isterler.

Vali Mithat Altıok da, bu isteği 3 Ekim 1947 taihli bir yazı ile EKİ Genel Müdürlüğü'ne bildirir.

Genel Müdürlük, Kozlu Başmühendisliği vasıtasıyla Demir-Çelik işçilerinin isteğini yerine getirir

Yani bugün unutulan, akla gelmeyen "sınıf bilinci" ve "sınıf dayanışması" o yıllarda varmış.

"Bir hatırlatayım" dedim.

[*] [*] [*] [*]

İstanbul'dan selamlar...