Bu, gecikmiş bir yazı...

4 Aralık 2017 tarihinde sonsuzluğa yolladığımız sevgili Yusuf Çebi için yazmak bugüne kaldı.

Onun yaşam öyküsüne ilişkin bilgi vermeme gerek yok.

Sağlığında, Zonguldak Kültür ve Eğitim Vakfı (ZOKEV), onunla çok güzel bir söyleşi gerçekleştirdi.

Kentin hafıza duvarına birbirinden zarif tuğlalar işleyen iki büyüğümün yazılarından birer paragrafla başlayalım.

[*] [*] [*] [*]

"O; bilgiç geçinen değil, bilgisini espri içinde verebilen ender kişilerdendi. Bir de bu konuşmaları, düşünüp taşınarak değil, o anda, doğaçlama olarak yaptığını unutmayalım. Ya değerli dostumuz Şerafettin Üstünkol'un kitabının başında anlattığı 'peyzaç' konusuna ne diyelim. Ancak şapka çıkarılır. Bir yanı bilgelik, bir yanı muziplik!.."

(Hamit Kalyoncu, Elmas67, 9.12.2017)

[*] [*] [*] [*]

"Bazı insanlar vardır ki; asırlık ulu bir çınara benzerler. Gerek tarihe tanıklık eden uzun ve tecrübeli yaşamları, gerekse bilge kişilikleri ile tıpkı ulu bir çınar gibi, toplumda görkemli bir yer edinirler.

Bu insanlar, aynı zamanda yaşadıkları şehrin değerleridirler. İsimleri, o şehirde simgeleşmiş ve adeta o şehirle özdeşleşmiştir. Onların ismi ile o şehrin ismi birbirini çağrıştırır. Tıpkı Yusuf Çebi ve Zonguldak gibi..."

(Şerafettin Üstünkol, Halkın Sesi, 28.04.2016)

[*] [*] [*] [*]

Yusuf Abinin bende de iki "peysaçlı" anısı var.

Çarşıya indiğinde ara sıra bana da uğrardı.

Bu zevkli sohbetlerden birinde anlatmıştı.

[*] [*] [*] [*]

- Yahu Ali, bu bizim Çebi sülalesinden hiç bir şey olmaz.

- Niye amca?

- Biliyor musun, bizden herşey çıktı. Dokor, mühendis,milletvekili, öğretmen, avukat, profesör hepsi çıktı.

- İyi ya, daha ne olsun?

- Ula koca sülaleden bir tane ressam, tiyatrocu, kemancı çıkmaz mı?

[*] [*] [*] [*]

Burada, Çebi sülalesi için söylediklerinin tümü "peysaç", asıl söylemek istediği, sanatın-sanatçının ne kadar önemli olduğudur.

[*] [*] [*] [*]

- Biliyor musun, bu yaz memlekete giderken motoru da götürdüm.

- İyi etmişsin, doya doya gezmişsindir.

- Hem de nasıl... Ama en zevkli yanı da caminin yanından geçmekti.

- Nasıl yani?

- Ben fırt oyana, fırt bu yana geçiyorum ya...

- Eee?

- Benim cami avlusuna oturmuş ölmeyi bekleyen kot kafalı akranlarımı çatlatıyordum.

[*] [*] [*] [*]

Burada da tüm anlattıkları "peysaç"...

Asıl söylemek istediği ise, her koşulda yaşama bağlı olmak ve yaşamaktan zevk almaktır.

[*] [*] [*] [*]

Peki, siz onun "köşe yazarlığı" yaptığını biliyor muydunuz?

Evet, Yusuf Çebi yazarlık da yapmıştır.

Aşağıda, 1960'lı yıllarda CHP eski İl Başkanlarından Ahmet Güner'in çıkardığı "Yenises Gazetesi"nde çıkan iki yazısını sunuyorum.

[*] [*] [*] [*]

Yazıları beğendiniz mi?

Ben çok beğendim.

Yusuf Çebi, bu kentin güzel renklerinden biriydi.

Işıklar yoldaşı olsun.

[*] [*] [*] [*]

Bu tavanın tüm balıklarına İstanbul'dan selam olsun...