Değerli okurlarım; dünyanın birçok yerinde, maden varlığına bağlı olarak oluşan yerleşim alanlarının ve kentlerin, bir nedenle, madencilik faaliyetlerinin azalması ya da sonlanması halinde boşaldığının ve terk edildiğinin örnekleri çoktur.

Taşkömürü havzasındaki madencilik faaliyetlerinin günümüzdeki durumu değerlendirildiğinde, eğer üniversitesi olmamış olsaydı, Zonguldak'ın da boşalmış ve terk edilmiş bir kent olacağını; hatta kentin il merkezi olarak varlığını sürdürmesinin bile mümkün olamayabileceğini kestirmek zor olmaz.

Bu nedenle, üniversiteler ve rektörlük makamları, her yerde çok önemli olsa da, Zonguldak özelinde çok daha önemlidir.

Bu çok önemli kuruma, Sayın Prof. Dr. Mustafa Çufalı, 15 Mart 2018 tarihinde Bülent Ecevit Üniversitesi'ne (BEÜ) rektör olarak atanmışlardır. Kendilerini tebrik eder, başarılar dileriz.

Bir kent ve bölge için, üniversite bu kadar önemli olunca, o üniversitenin kent ve il düzeyindeki başka kurumların ilgi ve görev alanına giren ve üniversitenin gelişmesinde ve tercih edilebilirliğinde de etken olan düzenli kentleşme, altyapı, çevre sorunları gibi konularla ilgili olumsuzluklara ve sorunlara müdahil olmasına, ses vermesine daha çok hakkı vardır ve görevi de olmalıdır.

(Bu çerçevede, hiç olmazsa, üniversitemizin rektörlük kapısının önünde ve yakın çevresinde, özellikle Sağlık Kampüsünün de, diğer kampüslerin yakın çevrelerinde olsun, oluşan ve yaşanan çarpık kentleşme, ulaşım ve altyapı sorunlarına, düzensizliklere, çevre sorunlarına müdahil olmaması ya da olamaması üzücü görüntü örnekleri olagelmiştir.)

Zonguldak gibi, kampüslerinin yakın ve uzak çevresinde, yukarıda belirtilen türden fazla olumsuzluklar yaşanan; öğrenciler ve öğretim elemanları için yeterince uygun sosyal ve ekonomik imkanlar sunamayan kentlerde, üniversitelerin yönetim görevlerinin daha da zor olduğu biliniyor.

Eğer 10-15 yıl öncesindeki durumlar değişmediyse, Zonguldak'ta, rektörün görevini zorlaştıran bir başka husus da, Kurucu Rektör Sayın Prof. Dr. Ramazan Özen'in (kulağımla da duyduğum), "Bu kentte teşekkür edecek bir kurum ve kişi bulamıyorum" sözleri ile ifadesini bulan durumdur.

[*] [*] [*] [*]

Değerli okurlarım; Yükseköğretim Kurulu'nun (YÖK) başkan ve üyelerinin, üniversite rektörlerinin atanma dönemlerinin, Sayın Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer (2007) öncesi ve sonrası olarak iki dönemde değerlendirilmesi mümkündür.

Sayın Sezer tarafından atanan yöneticilerin görev süreleri dolana kadar, YÖK'te ve üniversitelerimizde, 12 Eylül döneminin öngördüğü yönetim ve yönetici tercihleri azalan bir grafikle devam etmiştir. Sonrasında ise, günümüzde de devam etmekte olan siyasi iktidarın benimsediği ve uygun gördüğü tercihler paralelinde değişim göstermiştir.

Bu değişim süreci, rektör aday adaylarının belirlenmesi ile ilgili olarak, üniversitelerde yapılan seçimlerin kaldırılmasını ve Cumhurbaşkanının onayına sunulacak kısa aday listesinin hazırlanmasını YÖK'e veren 29 Ekim 2016 tarihli Kanun Hükmündeki Kararname ile son şeklini almıştır.

BEÜ'ye yapılan rektör ve akademik yönetici atamaları da bu genel işleyiş paralelinde olmuştur. Bu çerçevede, (Rektör aday adayı belirleme seçimleri yanında), Kurucu Rektör Sayın Prof. Dr. Ramazan Özen Hocamızın atanmalarında, dönemin değerli Cumhurbaşkanı rahmetli Süleyman Demirel'e olan yakınlığının; Sayın Prof. Dr. Bektaş Açıkgöz'ün atanmalarında, kurucu rektörümüzün ve dönemin siyasi tercihinin; Sayın Prof. Dr. Mahmut Özer'in atanmalarında ise, YÖK Üyesi ve Başkanvekili Sayın Prof. Dr. Durmuş Günay'ın desteklerinin etken olduğu biliniyor.

Mevcut koşullar içinde, mümkün olanı yapmanın gayreti içinde olduklarını gördüğüm ve az- çok bildiğim bu Sayın Rektörlerimizden emekli olanlara sağlıklı ve mutlu bir yaşam, Sayın Prof. Dr. Özer'e de yeni görevinde (ÖSYM Başkanlığı) başarı dileklerimi arz ederim.

[*] [*] [*] [*]

Yeni atanan Sayın Prof. Dr. Mustafa Çufalı, öğretim üyelerinin katılımı ile yapılan rektör aday adayı belirleme seçiminin kaldırılmasının ardından, üniversitemize atan ilk rektör olmuştur. Bu seçimlerin neden olduğu olumsuzlukları bilen ve yaşayan bir kişi olarak, bu durumun Sayın Rektör için bir avantaj olduğunu düşünüyorum.

Aday adayı belirleme seçimi ile gelmemelerinin;

[*] Kendilerinin yanında ya da karşısında olacak gruplaşmaların oluşmaması...
[*] Hakkındaki önyargıların ve icraatlarına karşı yapılacak haksız eleştirilerin daha az olabileceği...
[*] Kendilerinin seçilmesi için çalışanlar olmadığından, kimseye diyet borcunun olmayacağı, onların beklentilerini ve taleplerini karşılama sıkıntıları yaşamayacağı...

gibi hususlar, Sayın Rektörün avantajları olarak sayılabilir.

[*] [*] [*] [*]

YÖREMİZDEN BİR REKTÖR!

Değerli okurlarım; ne üniversitemizin başlangıcını oluşturan akademi dönemi başkanlarının, ne Hacettepe Üniversitesi'ne bağlı fakülte dönemi dekanlarının, ne de bu güne kadar görev yapmış olan rektörlerimizin hiç birisi yöremizden olmamıştır. Bu nedenle, bu görevlerden ve üniversitemizden ayrıldıktan sonra, görevleri esnasında edindikleri kişisel dostları ve görev anıları dışında ilimiz ve bölgemiz ile ilgili bir bağlarının kaldığı söylenemez.

Sayın Rektörün ilimizden (Gökçebey ilçemizin Uzunahmetler Köyü'nden) olması, kendilerinin görev yükünü artıracak bir faktör olsa da; ilimiz, bölgemiz ve de üniversitemiz için bir memnuniyet unsuru ve kazanç olduğuna da kuşku yoktur.

(Bu arada, bir Zonguldak ve Kilimli tutkunu olan değerli meslektaşım, emekli profesör Sayın Fahri Dağlı'nın, dışarıdan gelen bekar öğretim elemanlarının, Zonguldak'tan ayrılmamaları için, Zonguldaklı eşlerle evlenmeleri ile ilgili çabalarını da hatırlamamak olmaz!)

Diğer yandan Sayın Rektörün, sosyal bilimler (kamu yönetimi) alanından olması da, üniversite-halk-kent birlikteliği ve kaynaşması açısından da yararlı olabilecektir.

Bu arada, ileride, zamanları uygun olduğunda, Sayın Rektörün;

[*] Kendilerinin de önem vereceğini düşündüğüm endüstri-üniversite birlikteliğinde projeler üretme ve yürütme çerçevesinde, tarafımızdan hazırlanmış olan "Üniversite-Uygulamacı Birlikteliğinde Proje Yürütürken; Bursa Temel Planlarının Yapılması Projesi Örneği" başlıklı (bir nüshasının üniversite kütüphanesinde ve bölüm kitaplıklarında olduğunu sandığım) dokümanter kitap...
[*] Mühendislik Fakültesi Maden Topoğrafyası Müzesi ve kataloğu...
[*] Sayın Prof. Dr. Bayram Ali Çetinkaya'nın İlahiyat Fakültesi Dekanı olduğu dönemde hazırlanmış olan "İlahiyat Fakültesi Kampüs Alanı Yeri" raporu...
[*] Merkez Kampüsü, kampüs içi çevre yolu projesinin uygulanması konularında bilgilenmeleri...

Üniversitesinde 37 yıl öğretim üyesi ve yönetici olarak görev yapmış olan bu satırların yazarını mutlu edecektir.

[*] [*] [*] [*]

Sayın Rektörümüze ve ekibine, bu zor görevinde, hayırlı hizmetler ve başarılar dilerim.