Genç adam...

Zorluklar içerisinde okudu.

Üniversiteyi bitirdi.

Bankacı oldu.

İşe başladı.

İlk maaşını alınca terziye gitti.

Ölçülerini verdi.

Çok güzel bir takım elbise diktirmek istediğini söyledi.

Kumaşları beğendi.

Sohbet esnasında heyecanını...

Sevincini paylaştı.

Ailesinin yoksulluğunu...

Ne zorluklarla okuduğunu...

İşe başladığını...

İlk maaşını...

Paylaştı...

Birkaç gün sonra ilk provaya geldi.

Giydi elbiseyi...

Üzerine tam oturdu.

Aynanın karşısına geçti.

Beğendi.

Ellerini cebine götürdü.

Ancak cepleri bulamadı.

Sonra fark etti.

Cepler farklı yerde.

Hemen terziye döndü.

- Bunun cepleri yanlış yerde!

- Nasıl olur?

- Elimi cebime uzattım.

Cepler yerinde değil?

- Siz "bankacıyım" demediniz mi?

- Dedim.

Bunun ceple ne alakası var?

- Yeni başlamıştınız?

- Doğru...

- Siz elleri kendi cebinde olan bankacı gördünüz mü?

Çomar'ın tası...

Yolcu...

Aç...

Susuz...

Yolu bir köye düşer.

İlk gördüğü evin kapısını çalar.

Evin yaramaz çocuğu açar kapıyı...

- Buyur amca!

Ne istemiştiniz?

- Çok susadım.

Yolda su bulamadım.

Bana su verir misin?

Çocuk baktı.

Kısa bir düşündü.

- Ayran getireyim mi?

- Teşekkür ederim.

Çok makbule geçer.

Çocuk içeri girer.

Bir tas ayran getirir.

- Buyrun...

Adam ayranı içer.

Ağzını siler.

- Allah razı olsun.

Sağ ol evladım.

- Bir tas daha getireyim mi?

- Çok sevinirim evladım.

Çocuk içeri gider.

Bir tas ayran daha getir.

Adam onu da içer.

- Çok sağ ol evladım.

Açlığımı da bastırdı.

Sana da zahmet verdik.

- Yok amca.

Ne zahmeti...

Zaten dökecektik.

- Neden?

- İçine fare düşmüştü.

Adam kızar.

İçi burkulur.

Elindeki tası yere fırlatır.

Tas ezilir.

Çocuk feryadı koparır.

- Anneee!

Kapıdaki adam içine fare düşen ayranı içti.

Çomar'ın tasını da yere atıp ezdi.

[*] [*] [*] [*]

Kandil ışığında...

Yemek sofrasının başında toplanırdık.

Annem ocak başında...

Yarın için hazırlık yapar...

Yemek pişirir...

Ekmek pişirir...

O arada...

Bizi hikayeler anlatırdı.

İnsanlara nasıl davranmamız gerektiğini...

Paylaşım...

Kardeşlik...

Dürüstlük...

Vesair...

Yaşama dair ne biliyorsa...

Hepsine uygun bir hikayesi vardı.

Anlatırdık.

Bu da...

İkram ile ilgili anlattığı hikaye...

Sonucu...

Kendi yemediğinizi başkasına vermeyin.

En azından öyle derdi.

Ya kendileri...

En güzel yemekleri...

Yatakları misafir için bekletirlerdi.