AK Parti kulislerinde, İl Başkanlığı yönetimine girmesi muhtemel isimler konuşuluyor.

İl Başkanı Zeki Tosun'a uzunca bir süre parmak sallayan İl Başkan Yardımcısı Hüseyin Mercimek, bu ara aileden bir ismi yönetime sokmak için başka şeyler sallıyor.

Kulislerde, Faruk Mercimek ve Erdal Mercimek ismi üzerinde duruluyor.

Bence bu isimler çok yanlış! Aslında Yücel Mercimek'in alınması lazım!

Yücel Mercimek, adı geçen diğer isimlerden daha şöhretli, daha sosyal!

AK Parti'nin derin ismi Abdullah Karagüzel'in bu öneriyi dikkate almasını şiddetle tavsiye ediyoruz!

AK Parti'nin, Mercimek Ailesi'nden bir isim alma zorunluluğu mu var, onu bilmiyorum. Ama eğer tüzükte böyle bir madde varsa, bu isim Yücel Mercimek olsun!

Ali Bulut'u da alın!

AK Parti Zonguldak Milletvekili Hüseyin Özbakır, İl Başkanı Zeki Tosun'a bayrak açan yönetici İsmail Ofluoğlu ve arkadaşlarına barış çağrısı yapmış!

Demiş ki:

"Kabul ederseniz, ben Zeki ile konuşurum!"

Kilimli İlçe Divan toplantısında da, "Bu davada küskünlük olmaz" diyerek, Zeki Tosun'a da mesaj yolladı.

Özbakır'a tavsiyemiz; İsmail, Selim ve İskender ile Yasin'i de İl Başkanlığı yönetimine koyun! Partinin altını oyun! Kambersiz düğün olmaz!

Zonguldak Kömürspor'a destek olmayan Ali Bulut'u da yönetime alın!

Kadro tamamlansın! Ali Bulut'un AK Parti'ye en az Yücel Mercimek kadar katkısı olur!

"Demedi" demeyin! Deneyin...

Kömür hırsızları!

Zonguldak'ta, Atatürk'e çiçek veren kızın heykelinde dekoratif amaçlı kullanılan taşkömürleri kimliği belirsiz kişilerce çalınmış.

Kömürleri kimin çaldığına yönelik bir çalışma var mı, bilmiyoruz.

Ancak bu iş inşallah Gaziantep'teki baklava işine dönmez!

Bir de Zonguldak'ta o kadar büyük kömür hırsızları varken, küçücük bir heykeldeki bir avuç kömürü çalanlar "kömür hırsızı" diye huzura çıkarsa, şaşarım doğrusu!

Bu arada, Gelik'te kapalı görünen bir ocağa arkadan girilmiş!

Vallahi bayağı çalışıyorlarmış!

İyi de kömür alıyorlarmış! Vergi yok, SGK yok!

Kömürü çıkartanlar, "Keşke yıllardır böyle çıkartsaydık" diyorlarmış!

Yalnız ocak içindeki çalışma "dikey mi, paralel mi?" onu anlayamadım!

Öteki dünyadan haberler...

- Epey oldu buraya geleli. Tıraş olamadım! Bana bir berber lazım! Kerim, bana bir berber yolla!

- Erim'i yollayalım mı başkanım?

- Erim berber mi Kerim?

- Erim Berberoğlu ya! O yüzden dedim başkanım!

- Tamam! Erim gelsin Kerim! O zaten iyi tıraş yapıyordu!

- Yalnız Erim öyle demiyor! Sen ondan daha iyi tıraş yapıyormuşsun!

- Gelsin o buraya, sorarım ben ona! Gerçi o, hocayla gelir buraya!

- Nasıl ya? Erim, senin yanına hocayla nasıl gelecek? Siz hepiniz aynı yerde olacaksanız, biz nerede olacağız?

- Leblebiciye selam söyle! Küpüme iyi baksın! İkinizin görüntülerini izledim! "İzinden yürüyeceğiz" dediğiniz bu muydu Kerim?

Günün Fıkrası: İki deli şehirde...

İki deli, hastaneden kaçmışlar, o kadar koşmuşlar ki, şehrin ortasına geldiklerinde nefes nefese kalmışlar. Aksilik, ikisinin de acil tuvalet ihtiyacı gelmiş, büyük olan oradan geçen genç bir delikanlıya:

- Affedersiniz, burada tuvalet var mı? Arkadaşla çok sıkıştık.

Deli olduklarını anlayan genç, ilerde cadde ortasında duran çöp varillerini göstererek:

- İşte burası tuvalet...

Dalgasını geçer ve gider. Bizimkiler, hemen çöp varillerinin üzerine çıkarlar. Büyük tuvaletlerini yapmaya başlarlar. Bu arada, delileri gören halk, seyretmek için etrafına toplanır. Bir kalabalık, bir kalabalık, büyük deli yanındaki deliye:

- Ulan iyi ki acele etmişiz, şu tuvalet sırasına bak, bizi bekliyorlar.

Günün Sözü:

"Ne kadar zengin olsan, ancak yiyebileceğin kadar yersin. Denize testiyi daldırsan, alabileceği kadar su alır, gerisi kalır."

Hz. Mevlana