1989´da Safranbolu Gündem´le başlayan, daha sonra Zonguldak Adalet, Milliyet, Değişim ve


Ekspres derken şimdi de Pusula ile devam eden 20 yıllık gazetecilik yaşamım birbirinden ilginç anılarla dolu. Biriken anılarımdan güzel bir kitap ortaya çıkıyor.


Daha doğrusu kitap yazacak kadar anı biriktirdim.


Kafamda epeydir böyle bir proje vardı.


Sonunda bu projeyi hayata geçirmeye karar verdim.


Bu amaçla tuttuğum notlar vardı, bunlar kitabımın oluşmasına büyük katkı yapacak.


Kitabımda siyasetten spora, ticaretten sanayiye, kültürden sosyal yaşama birçok konuda


bizzat tanıklık ettiğim, bire bir yaşadığım olaylar yer alacak.


Köksal Toptan´dan Zeki Çakan´a, Hasan Akyol´dan Cafer Tufan Yazıcıoğlu´na, Asım


Kulak´tan Yılmaz Tunç´a ve Rıza Yalçınkaya´ya kadar gelmiş geçmiş bütün vekillerden size


anlatacağım ilginç şeyler olacak.


Tabi ki valiler, vali yardımcıları, kaymakamlar, belediye başkanları, daire müdürleri, dernek ve oda başkanları, parti başkan ve yöneticileri ile ilgili anılarım da kitabımın en renkli bölümlerinden birini oluşturacak.


Kitabımda gazetecilere de özel bir bölüm ayıracağım. Bu mesleği çıkar ve menfaat için


yapanlar kimler?


Bartın´ın ihya ettiği, yer yurt, han hamam, kat yat sahibi yaptığı gazeteciler kimler?


Kimler gerçek anlamda gazetecilik yapıyor?


Bu sorulara duyduklarımla değil gördüklerimle, bildiklerimle ve yaşadıklarımla cevap vereceğim.


Büyük ilgi göreceğine inandığım kitabımda Ekspres´te 2003´ün Şubat ayından 2009´un Eylül


ayına kadar geçen gazetecilik yaşamım geniş yer tutacak.


Öyle ki sadece Ekspres´teki anılarımdan başlı başına bir kitap çıkıyor.


Eski gazetem bu konuda o kadar verimli ki oradaki anılarımdan sadece kitap değil bir sinema filmi, iki de dizi film çıkar.


Kitabımda Bartın´da gazeteciliğin dünü, bugünü, yarını, yani geçmişi ve geleceği olacak.


Anılarımdan çok güzel bir eser ortaya çıkacağına inanıyorum.


Bu eser yerel basın tarihine not düşecek, ışık tutacak, kaynak kitap olacak, yeni yetişen


gazetecilere yol gösterecek.


Bu kitap gazeteciliğin nasıl yapılması gerektiğini yazacak, yerel basında yapılan ve


yapılmaması gereken hataları gösterecek.


Bekleyin görün.




Keskin sirke küpüne zarar



Cuma günkü yazım MHP İl Başkanı Sezai Bilgin´i kızdırmış.


Telefon açtı, tepki gösterdi.


Tepkisinin dozunu iyi ayarlamadığı için "haddini aşan" sözler sarf etti.


Önce Cemal Akın´ın seçim çalışmalarına katılmadığını söyledi.


Sonra katıldıysam bile böyle bir şey olmadı dedi.


Ondan sonra sadece Kırtepe´de katıldım dedi.


Biraz daha işi uzatsaydık mahalle sayısı ikiye üçe çıkacaktı


Bilgin çelişkili konuştu.


Dediği gibiyse eğer Cemal Başkan´ın seçimlerde İl Başkanını yanında gezdirmemesi


ilginç.


Ya ihtiyaç duymadı ya da oy kaybettireceğini düşündü.


Yazımın konusu işsizlikti.


6 ayda kendisinden 3 bin kişinin iş istediğini belirten Başkan Akın´ın seçim döneminde önüne


gelen herkese iş ve aş sözü vermesinden dolayı belediyenin İş ve İşçi Bulma Kurumuna


dönmesinin son derece normal olduğunu yazmıştım.


Demiştim ki; Başkan Akın´ın oy istemeye gittiği yerlerde kendisinden iş isteyenlerin isimlerini aldığını biliyoruz.


Bu notların önemli bir bölümünü İl Başkanı Sezai Bilgin´in tuttuğunu da


biliyoruz.


Seçim döneminde yaşanan "Yaz Sezai" diyalogları bugün espri konusu yapılıyor, gırgır


malzemesi oluyor.


Bilgin biz önümüze gelene, bizden iş isteyen herkese iş sözü vermedik demiyor.


İtiraz ettiği tek bir şey var.


Onu kızdırıp kendisini kaybettirip bana tehditvari bir çıkışta bulunmasına neden olan


"Yaz Sezai" sözü.


Bilgin iki kelimeye takılmış.


Öfkelenmiş.Tehditvari konuştu.


Ayrıntılara girmek istemiyorum.


İl Başkanı gazeteciye kızacağına önümüzde seçimde, seçmene verdikleri sözlerle ilgili ne


diyeceğini şimdiden düşünmeye başlasa, daha iyi eder.


Bilgin anladığım kadarıyla bulunduğu yerin sorumluluğunun farkında değil.


Bilmiyorsa öğretelim.


Partiler insanları üzmek için değil sorunları çözmek, insanları mutlu ve huzurlu etmek için


kurulmuştur.


Partililer, özellikle yönetim kadrosundakiler de buna uygun bir şekilde hareket etmek


zorundadır.


Bilgin ile aramızda geçen konuşmadan bunun tam tersi bir sonuç çıkıyor. MHP´nin üzerindeki


olumsuz imajı biliyorsunuz.


Genel Başkan Sayın Devlet Bahçeli, bu imajı değiştirmeye çalışırken bir İl Başkanının çıkıp da bu imajı perçinleyen bir davranış da bulunması son derece şaşırtıcı.


Eski Milletvekili Cemal Enginyurt, Sadi Somuncuoğlu´nun aracını yumruklayıp


korumasını tartakladığı ve Cumhurbaşkanı adayı olmasını engellediği için 10 ay hapis cezası aldı.


Şimdi Kalecik cezaevinde yatıyor.


Bu tavırlar MHP´ye pahalıya patladı.


Partinin inişli çıkışlı bir grafik çizerek istikrarsız bir görüntü vermesi ve iktidar olamamasının en büyük nedenleri arasında üzerine yapışan bu imaj var.


MHP´nin bu anlayışla iktidar olması mümkün mü?




Herkesin Pusula´sı



Bartın aslında Pusula´ya hiç yabancı değil.


Burada bu isimle 2002-2005 yılları arasında bir gazete çıkıyordu.


Bu gazeteyi Cihan Haber Ajansı Bartın Temsilcisi olan ve bir süredir Bartın Genç


İşadamları Derneğinin (BAKİAD) Genel Sekreterliğini yapan Hasan Önder yayına


hazırlıyordu.


Hasan Önder Bartın´da takdir ettiğim sayılı gazeteciler arasındadır.


Efendi, ağırbaşlı, bilgili, saygılı, doğru, dürüst, namuslu bir gazetecidir.


Asla parayla haber yapmaz, yağcılık, tehdit, şantaj, kıskançlık bilmez, dedikoduyla


işi olmaz.


Bu vasıfları taşıyan insan takdir edilmez de ne yapılır?


O dönemde temsilci Hayrettin Alpdoğan´dı. Ama Pusula denince akla Hasan Önder gelirdi.


Çünkü Pusula´nın dizgisiyle, haberiyle, yorumuyla, dağıtım organizasyonuyla kısaca her şeyiyle Hasan Önder ilgilenirdi.


Matbaaya gider, baskısıyla bile ilgilenirdi.


Zonguldak Adalet gazetesinin temsilciliğini yaptığım dönemde birçok kişinin bana "Adalet" dediği gibi Hasan Önder´le Pusula´da birbiriyle özdeşleşmişti.


Hasan Önder´in Pusula´sı Zaman gazetesi ile birlikte dağıtılırdı.


Pusula o dönemde, bugün Türkiye´nin en çok satan gazetesi konumunda olan Zaman gazetesinin abonelerine ulaşır, aboneler Zaman´da göremedikleri yerel haberleri Pusula´da görürlerdi.


Pusula haftalık bir gazete olmasına rağmen ilgiyle okunurdu.


Mayıs 2002´de yayına başlamış, Kasım 2005´de Hasan Önder askere giderken


kapanmıştı. Hasan Önder gazetenin her şeyi, eli ayağı, gözü, kulağı olduğu için Pusula kapanmak zorunda kalmıştı.


Savcılığa kapatma dilekçesini verirken ne kadar çok üzüldüğünü bilirim.


Gazeteleri açmak kolay, yaşatmak zordur.


Aradan 4 yıl geçtikten sonra Bartın Pusula´yı yeniden karşısında gören Hasan


Önder kendisini ziyaret ettiğimizde bize çok duygulandığını söyledi.


Pusula sadece bizim değil Hasan Önder´in de gazetesi.


Pusula hepimizin gazetesi, bütün Bartın´ın gazetesi.