Cengizhan...

Anadolu'yu yerle bir edip ilerliyor.

Bir şehri kuşatır.

Teslim alır.

Şehre girer.

Eli silah tutan genç-yaşlı tüm erkekleri toplar.

Kendi mezarlarını kazmalarını ister.

Bu sırada bir ihtiyar...

Yalvar-yakar Cengizhan'ın yanına yaklaşır.

Gözyaşları içerisinde yalvarır.

- Şurada mezarını kazan yirmi yaşındaki genç, benim oğlumdur.

Daha çok genç...

Ne olur onu affedin.

- Affetmem ihtiyar.

Çünkü sen oğlun uçurumun kenarındayken ağlıyorsun.

Vatanın uçurumun kenarındayken sadece seyrettin.

[*] [*] [*] [*]

Daha önce okumuştuk.

Bir de Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'dan dinledik.

O Türkiye açısından anlattı.

Biz de Zonguldak açısından bakalım istedik.

[*] [*] [*] [*]

Zonguldak'a bakıyorum...

Gözlerim kapalı.

Kapattım gözlerimi...

Bir uçurumun kenarında değiliz.

Bir uçurumdan aşağı tüm ağırlığımız ile birlikte düşüyoruz.

Dip yapıyoruz.

Her geçen gün hızlanıyoruz.

Yer çekiminden kat be kat.

Böyle bir durumda...

[*] [*] [*] [*]

Biz varız.

Ben, sen, o...

Biz, siz, onlar...

Özetle...

Toplum...

Herkes sessiz...

Kimse düşman sahibi olmak istemiyor.

Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın.

Ancak işin aslı öyle değil.

[*] [*] [*] [*]

Başımızda insanlar var.

Seçilmişler.

Bizim seçtiklerimiz değil.

Bize seçtirilenler var.

Bir de...

Bize "birilerini seçin" diye dikte edenlerin...

Bazen kendi akıllarıyla...

Bazen ahbap-çavuş ilişkisi...

Akraba-hemşehri ilişkisi...

Veya...

Bize zorla seçtirdikleri insanların referansı...

Velhasılı...

Tamamen halkın iradesi dışında olan seçilmişlerin atadıkları var.

[*] [*] [*] [*]

Geldiğimiz nokta şu...

Biz seçmedik.

Onun için bize hizmet etmiyorlar.

Sadece seçtiren şirin görünsün.

Doğruyu söyleyene bin iftira...

Karalama...

Sonrası...

Bal tutan misali...

[*] [*] [*] [*]

Pekala, halkın etkisi nerede?

Biz sesimizi nasıl duyuracağız?

Son zamanlarda gelişen bir olay...

Örnek...

Sendikamız var.

Sessiz...

Madenci karar verdi.

Eylem yaptı.

Sesini duyurdu.

Sonuç aldı.

[*] [*] [*] [*]

Bu bize şunu gösteriyor...

Fırat'ın kenarında bir kuzuyu kurt kapsa...

Yüce Mevla bunu Hz. Ömer'den sorar.

Zonguldak'ta olanları kimden sorar?

Aç yatan çocukları...

Memleketi terk eden gençleri...

Yetimlerin hakkını...

Fakir-fukaranın hakkını...

Yüce Mevla bunu da sorar.

Önce bizden sorar.

Siz bunu neden dile getirmediniz?

Siz şahit olun...

Zonguldak basını bunu hep yazdı.

Şehrin durumunu...

Avantacıları...

Hırsızları...

Çeteleri...

Rüşvetçileri...

Adam kayıranları...

Milleti soyanları...

[*] [*] [*] [*]

Biz işin içinden çıkarız...

Ya diğerleri...

Bize başkasının vereceği hesabı düşünmek fazla gelir.

Sonuçta İslam kolaylık dinidir.

Her koyun kendi bacağından asılır.

Onu da onlar düşünsün.

Bizden hatırlatması.

[*] [*] [*] [*]

Son söz...

Biz şimdi böyle bir sonuç çıkartıp susarsak...

Kentimize sahip çıkmazsak...

Yarın çocuklarımıza ağlarız.