Bitmeyen tartışma: TTK...

Kapatılsın mı, kapatılmasın mı?

Bu ülkede uluslararası sermayenin dikte ettirmesiyle 24 Aralık 1980 kararları alındı. Bu kararların alınması ve uygulanması, normal demokrasi ortamında mümkün olamayacağından 12 Eylül 1980 darbesi yapıldı.

Bu kararların biri de, Kamu İktisadi Teşebbüsleri'nin (KİT) tasfiyesi, özelleştirilmesiydi.

Yani Türkiye Taşkömürü Kurumu'nun (TTK) idam kararı 1980'de alındı. Sadece infaz gecikti.

Gelin bu konu üzerindeki örtüyü yırtalım, gerçeklere bakalım.

1- Taşkömürü, denilenlerin aksine halen stratejik enerji kaynağıdır. Dünyanın en büyük taşkömürü üreticilerinden Çin, bir gramını bile dışarı satmıyor.

2- TTK, kar amacıyla kurulmamıştır. Kuruluşundan bu yana da bir defanın dışında kar ettiği görülmemiştir. Bu durum, resmi belgelerde de "görev zararı" olarak kayda alınmıştır.

Görev nedir?

TTK, 100 liraya ürettiği kömürü 30 liraya demir-çelik fabrikalarına, ÇATES'e, çay fabrikalarına ve diğer kireç, dokum sanayi gibi kurumlara vermiştir.
El hak; TTK da (EKİ), ÇATES de, Karabük Demir-Çelik de "zarar" ederek "görev" yaptılar. Yani Türk burjuvazisi varlığını bu "göreve" borçludur.
Hem "zarar et" diyeceksin, hem de hesap soracaksın...
"Anan güzel mi?" diye sormazlar mı?

3- Bu kurum devletin değil mi? Yöneticisini, yönetimini, kömürün fiyatını Bakkal Kazım Amca mı belirliyor? 1980'den bu yana ne yaptılar? Aksine "daha çok zarar etsin" diye neler yapmadılar ki? Özel bankalardan yüksek faizle kredi almaya bile mahkum ettiler.

4- Bana göre olaya ulusal gelir açısından bakarsak, "TTK, zarar etmiyor"... Bir kere az ya da çok, ürettiği kadar kömürün dışarıdan alınmasını, yani ortalama yılda 500 milyon doların dışarıya gitmesini engelliyor. Üstüne üstlük istihdama katkıda bulunuyor. Maaş ve malzeme-hizmet alımları için yaptığı ödemeler, iç piyasada talep artışına, dolayısıyla üretim ve katma değer artışına yol açıyor.

5- Yukarıdaki bakışa bağlı olarak dış ticareti sürekli açık veren bir ülkede TTK'yı kapatarak, içeride üretilen kömürü de dışarıdan alarak, milli gelir kaybına yol açmak "ihanet" olmaz mı?

6- TTK'nın zararı, kömür ithali için ödenen paranın ancak yüzde 5 veya 6'sı kadar. Yani ortada kıyamet koparacak bir şey yok. Aksine yeterli rezerv olduğu halde üretmeyip dışarıdan alanların bence ülkeyi zarara uğratmaktan yargılanmaları gerek.

7- Bu ülke akaryakıt kaçakçılığından 4,5 milyar dolar, cep telefonu kaçakçılığından 3 milyar dolar, sigara ve çay kaçakçılığından bile 250-300 milyon dolar net zarara uğrarken, TTK'nın neredeyse tamamı ülke içinde 200 milyon dolarlık zararının günahı erik çalmak kadar bile değildir.

[*] [*] [*] [*]

TTK'nın zararı önlenebilir mi?

Önlenmese bile oldukça azaltılabilir...

- Sanayiye verilecek teşviklerle yerli kömür kullanımı arttırılabilir.- Kurum özerkleştirilir.
- İşçi sayısı arttırılabilir.
- İthal kömüre konulacak fonla kurum rehabilite edilebilir.
- Kuruma kömür ithalat izni verilebilir. Piyasa denetimi ve satılabilir kömürün maliyeti azaltılabilir...
Devlet isterse, bunları ve bizim aklımıza gelmeyenleri yaparak sorunu çözebilir.
Ama ülkeyi yönetenlerin amacı üzüm yemek değil, bağcıyı dövmektir.
Onların amacı, uluslararası sermayenin verdiği ev ödevini, özelleştirme felaketini tamamlamak...

Yani son KİT'i de yok etmektir!

[*] [*] [*] [*]


Simdi sayfanın tersini çevirelim.

Ya da zurnanın "zırt" dediği yere gelelim.

Zonguldak olarak bu konuda sızlanıp duruyoruz

Haklı mıyız?

Bence değil.

Hatta suçluyuz.

1980'den bu yana durum belli iken, yeniçeri isyancıları gibi "istemezuk" demekten başka ne yaptık?

Kaderimizi tek ürün kömüre bağladık. Başka çıkış yolu aramadık.

Tüccardan başka dişe dokunur, imalatçı işadamı çıkaramadık.

Her şeyimiz var. Coğrafi konumumuz harika.

Kara, deniz, yetersiz de olsa hava ve demiryolumuz var. Kömür dışında madenler, orman, tarih, turizm akla gelen her şeyimiz varken, daha az olanakla büyük atılımlar yapan; Konya, Gaziantep, Malatya olamadık.

Atanmış valiler bile ceviz ektiler, Kızılay'a çadır diktiler.

Ya seçtiklerimiz?

Belediye başkanları, milletvekilleri...

Borçlu oldukları kent için iki satırlık proje ürettiler mi?

Biz onlara bunun hesabını sorduk mu?

Ne diyeyim?

Yuh olsun...

Yuhlar olsun bize...

[*] [*] [*] [*]

Bu tavanın balıklarına selamlar...