Çeyrek asrı geçen (27 yıl) gazetecilik yaşantımda Zonguldak için öğrendiklerimi paylaşmak istiyorum sizlerle.

Çalıp, yatırım yapıp, paylaşıyorsanız, iyi işadamısınız.

Siyasetçi ve bürokrasiyle de paylaşmak zorunda olduğunuz için herkes kollar sizi!

Ta ki yaptığınız işin ucu devlete değene kadar!

O zaman devlet bir dokunur, çaldığınız kadar servet avuçlarınızdan kayar gider.

Ama bir de Zonguldak'ta hep kazananlar vardır.

Herkes kaybetse bile onlar kazanır.

Müteahhit, belediyeye çalışır, o kazanır.

Müteahhit, Özel İdare'ye çalışır, o kazanır.

Adam yapsatçıdır, o kazanır.

Ama bizimki hep oturduğu yerden...

Şimdi benim kafama takılan konu şu...

Dini bilgisi olanlar yorum atsın, biz de öğrenelim.

Bu çalınan-çırpılan, tefeyle-tüfeyle kazanılan paralarla yapılan hayır işlerinin bir "hayrı" var mıdır?

Mesela, bu paralarla yapılan camilerin-mescitlerin o kişiye bir hayrı var mıdır?

Merak ediyorum hocam...

Demirin tuncuna, müteahhidin piçine kaldık!

İlçe başkanı ile alemlere akıp çift yataklı odada Miller içen belediye başkanımız da istifa etmeyi düşünür mü acaba? İçtiği için değil, sakın yanlış anlaşılmasın! İçip içip, içtiklerinden! İlçeye gel; Allah, kitap, namaz... İstanbul'a git; Ruslar, Millerlar...

Gelsin kadınlar, gitsin paralar!

Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, ilçe başkanlarından sonra bazı belediye başkanlarının da istifasını istedi.

Kimi hemen istifa etti. Kimileri ıkınıyor, kimileri sıkınıyor. Ama istifa ediyorlar.

Keşke Cumhurbaşkanımız, bizim belediye başkanlarına da bir göz atsa!

İçine 'erim' kaçmış belediye başkanlarımızın istifalarını istese, ne güzel olur.

Bu başkanlar yüzünden, hem kentin imarı bozuldu, hem siyasetin yapısı bozuldu, hem insanların ahlakı bozuldu.

Bu siyasetçiler görevde olunca, ortalık demirin tuncuna, müteahhidin piçine kaldı.

Kıssadan Hisse: 'Para değiştirdi' demesinler!

Halk arasında "Para adamı değiştirir" diye bir söz vardır ya...

Adamın biri, borçlarını ödeyemeyecek kadar fakirdi. Bunun için de borçlarını vadesi içinde ödeyememiş ve etrafta bu özelliğiyle meşhur olmuştur.

Zaman içinde adamın nasibi açılır ve zenginleşir. Bununla birlikte borç ödememedeki eski hali aynen devam eder.

Bir arkadaşı ona sorar:

"Sen eskiden borcunu zamanında ödeyemezdin. Bunu anlıyorum, ama şimdi zengin oldun, fakat huyunda değişiklik yok, nedendir?"

Adam kendinden emindi:

"Gayet basit, 'Para adamı değiştirdi demesinler' diye..."

Günün Fıkrası: Miras...

Genç adam, hasta babasının ölümünden sonra muazzam bir servete konacağını öğrenince, bu servetin tadını birlikte çıkarabileceği bir kadın bulmaya karar verir.

Bir gece, bekarlar barına gider ve orada hayatında gördüğü en güzel kadınla karşılaşır. Kadının güzelliği nefesini kesmiştir.

Yanına gider, "Sıradan biri gibi görünüyor olabilirim, ancak babam bir-iki hafta içinde ölecek ve bana yirmi milyon dolar bırakacak" der.

Kadın çok etkilenir ve o gece bardan genç adamla birlikte ayrılır. Üç gün sonraysa genç adamın üvey annesi olur.

Günün Sözü:

"Havayı geldiği gibi, rüzgarı estiği gibi, kadını olduğu gibi kabul edin."

Alfred de Musset