"Halit Gülay ağır basıyor..."

"Serkan Günay kesin atanıyor..."

Başlıkları hatırlıyorsunuz, değil mi?

Peki, ne oldu?

Kozlu'da Serkan Günay'ın devlet işi yaptığı, doğrudan teminle kamu kurumlarına mal verdiği Pusula'da yayınlandı.

Genel Merkez, bu yayınları dikkate aldı.

Yönetim kurulunun neredeyse tümünün imzasını alan, eski ilçe başkanı, belediye başkanı, il başkanı ve milletvekilinin desteğine rağmen aday yapılmadı.

Bu bir gazetecilik başarısıdır.

Zonguldak'ta temayüle girmediği halde girmiş gibi gösterilerek, Halit Gülay adı Ankara'ya taşındı.

Bu haberi Pusula yazdı... Halit Gülay inkar etti.

Ama Genel Merkeze mazbatayı almaya gitti!

Üstelik yönetim kurulu üyeleriyle birlikte!

Ama Halit Gülay'ın unuttuğu bir şey vardı!

"Siyaseti bıraktım" dediği dönemde sosyal medya hesabında AK Parti karşıtı yayınları paylaşıyor, meydan okuyordu! Pusula da, bu paylaşımları sayfalarına taşıyordu.

Ne oldu?

Genel Merkez de Halit Gülay'a meydan okudu!

Teşkilattan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Ataş, Mustafa Çağlayan'ı, Merkez İlçe Başkanı olarak atadıktan sonra tüm adaylarla fotoğraf çektirmek istedi.

Halit Gülay, "Ben o fotoğraflara çok girdim, gerek yok" diyerek odadan çıkıp, kapıyı çarptı.

Ama asıl tokadı, AK Parti Zonguldak Milletvekili Hüseyin Özbakır yedi.

Özbakır, önce Kozlu'da, sonra Merkez İlçe'de istediği adayların yapılmayacağını öğrenince, Genel Merkez'e geldi.

Teşkilattan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Ataş'a, "Şu konuyu bir daha değerlendirelim" dedi.

Ataş, "Toplantı bitsin, görüşürüz" dedi.

Hüseyin Özbakır odadan çıktı, Mustafa Çağlayan, Merkez İlçe Başkanı olarak atandı.

Ne oldu Hüseyin Bey?

Hani sen Genel Merkez Disiplin Kurulu Başkanıydın!

Hani sen...

Hani sen...

Hani sen...

Bir ilçe başkanını bile atatamadın!

İki ilçede karşı çıktığın isimler gelip koltuğa oturdu.

Şimdi Zeki Tosun'u o koltukta nasıl tutacaksın?

Peki, sen Zeki Tosun?

Sevdiğimiz bir insanken; bir koltuk uğruna, o koltukta biraz daha oturabilme uğruna, kardeşinin hastane yöneticiliğini korumak uğruna değdi mi yaptıkların?

Bak, tekrar söylüyorum.

Yarın Hüseyin Özbakır burada olmayacak!

Yarın Levent Çebi burada olmayacak!

Ama sen burada olacaksın!

Ben burada olacağım!

Bu caddelerde karşılaşacağız, yüz yüze bakacağız!

Yüzüme nasıl bakacaksın?

Ben ne biliyorsam, yazıyorum.

Ama sen arkamdan konuşuyorsun!

Koskoca iktidar partisinin il başkanına yakışıyor mu bu?

Bana kim selam verse, gönül koyuyorsun!

Bir düşün bakalım.

Senin yaptığını ben yapsam!

Ben koysam ne olur?

Hesabı olan, hesabını benimle görsün.

Dostlarıma bulaşan olunca, tarzım değişiyor.

"Sonra neden böyle yazıyorsun?" diyorlar!

Ne yapayım?

Ben taş atana gül atamam!

Pusula'nın zayıfladığını, etkisinin azaldığını, kendilerinin güçlendiğini, öne geçtiğini sananlar olmuştu.

Bu vesileyle onlara da buradan mesajı çakalım:

Biz "bitti" demeden bitmez...