Ereğli ilçesinde, 2009'da gerçekleştirilen "Çelik-2" operasyonu kapsamında gözaltına alındım. Ankara 12'nci Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davada, haksız yere 2 yıl 2 ay hapis cezasına çarptırıldım. Yargıtay, hukuksuz elde edilen delilleri yok saydı ve yerel mahkemenin kararını bozdu. Yerel mahkeme, firarda olan sanıklar yüzünden henüz bir karar açıklamadı. Yerel mahkemenin beraat kararını bekliyoruz.

Bu arada, yaptıkları yanlışları yazdığımız, kamuoyu ile paylaştığımız için bazıları bizi "çeteci" olarak göstermeye çalışıyor. Size açık ve net bir şey sorayım:

"Ben çeteci olsam, siz bana o aşağılık yazıları yazabilir misiniz?"

Bize yazı yazanlarla ilgili geçenlerde sosyal medyada bir takım bilgiler paylaşıldı!

O yazıların üzerinden iki hafta geçti! Kimsenin sesi çıkmadı!

Bize karşı delikanlılığı tutanlar, arkadan saldıranlar, dut yemiş bülbüle döndüler!

Bir süredir yaylım ateşine tutulduk.

Biz Cumhuriyet Başsavcılığı ve Basın İlan Kurumu olmak üzere yasal tüm yollara başvurduk. Davayı kazanırsak, Asuman'a söyleriz! O nereden alacağını bilir!

Mado'nun tentesiyle ilgili konuyu bana ilk söyleyen Erdoğan Demir'dir.

"AVM bizdeyken, biz orayı kiraya verdik, belediye kaldırdı. Mado'ya nasıl izin veriyorlar? Neden yazmıyorsun?" diyen Erdoğan Demir'dir.

Tente söküldü, yayınları durdurduk. Yeniden yaparlarsa, yine yazarız!

Bir-iki kelam da üfürükçüye yazalım...

Senin için kimseden para almadık! Daha doğrusu bir kere mevzusu oldu, "Beş para etmez" dediler, vermediler!

Recep Demirtaş meselesi...

Bu arada, İl Özel İdaresi Genel Sekreteri Recep Demirtaş'la ilgili bir takım tezviratlar yürütüyorlar.

Recep Demirtaş'a kızgınlığımın nedeni, AK Parti Zonguldak Milletvekili Hüseyin Özbakır'ın danışmanı Levent Çebi'nin benim hakkımda hazırladığı şikayet dilekçesine imza atmasıdır.

Bunu öğrendim, bir tanık alarak makamına gittim.

Odasında da kentin önemli müteahhitlerinden biri vardı.

Demirtaş, "Evet, imza attım. Ama sor bakalım, niye attım? Atmak zorundaydım" dedi.

Söylemem gerekenleri söyledim.

Sonra oturup sohbet ettik, çıktım, ama hala kızgınlığım geçmiş değil.

Recep Demirtaş'ın önceki Valimiz Ali Kaban ile arasındaki sorun beni ilgilendirmez.

Ben, karşımdaki kişinin benimle olan ilişkisine bakarım.

Recep Demirtaş, İl Özel İdaresi'nde hafta sonlarında mesai yapıyormuş.

İl Genel Meclisi üyeleri şikayet etmiş, soruşturma konusu olmuş.

Bir İl Genel Meclisi Üyesi, Özel İdare'nin 1+1'ini kullanıyormuş!

Yani bunlar devletimizi ilgilendiren özel şeyler! Yazınca, kızıyorsunuz! Yazmayınca, beni suçluyorsunuz! Ben de ne yapacağımı şaşırdım!

Recep Demirtaş'a mağarayla ilgili bir şey sordum.

O da bana, "Bak, aramızda kalsın, duyulursa yanarım" dedi.

O kadar kızgın olduğum halde kimseye bir şey söylemedim.

Ben böyleyim...

Ruhsat nasıl verilmiş?

Filyos Ateş Tuğla Fabrikası'nın ruhsatı olmadığını yazıyoruz.

Çünkü ruhsatı yoktu. Filyos Ateş, İl Özel İdaresi'nden bir ruhsat almış.

"Ali Rıza Tığ yalan yazıyor. Bizim ruhsatımız var" diyorlar.

İyi de, ne zaman aldınız o ruhsatı?

Tarihini de yazsaydınız ya!

Ama bu ruhsatla ilgili bir takım sıkıntılar var.

3'üncü Derece SİT alanı içindeki bir sanayi kuruluşuna nasıl ruhsat verilmiş, bakacağız.

Karabük Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu'ndan izin alınmış mı?

Ruhsat alınan yerin iskanı var mı?

Sağlık Koruma Bandı var mı?

Bunların hepsini araştıracağız.

Günün Sözü:

"Zeki insan, kurnaz değildir. Kesinlikle zekidir, ama onun zekası masumiyetini el değmeden korur. Onu sıradan şeyler için satmaz. Kurnaz insan, ruhunu küçük şeyler için satmaya hazırdır."

Osho