AK Parti Zonguldak İl Başkanı Zeki Tosun, Merkez İlçe Başkanı Metin Karaduman'ın istifasının istenmesiyle ilgili olarak, "Genel Merkezin takdiridir. Üç ilçemizin de istifalarını istediler. Kozlu İlçe Başkanımız istifasını verdi. İki İlçe Başkanımız da Ankara'ya istifalarını verdiler mi, bilemiyorum. Bana gelen bir bilgi olmadı. Ancak istifaları istendi. Tabi bu görevler verilip, bazen de alınıyor. Genel Merkezin takdiridir. Bizlere düşen Genel Merkezimizin kurallarına uymaktır. Bizim de yapmamız gereken budur" demiş.

Siyaset bir insanı bu kadar mı bozar Zeki Tosun?

"Hüseyin Özbakır istemiyor, ben de onun peşine takıldım. Bindim alamete, gidiyorum kıyamete" deseydin ya!

"Eğer Hüseyin Özbakır'a karşı çıkarsam, o da benim İl Başkanlığıma karşı çıkar! Kardeşim Hasan Tosun'un hastane yöneticiliğine karşı çıkar!" desen ya...

Bunları söyleyebiliyor musun, Zeki Tosun?

O zaman sonsuza kadar sus!

Konuştukça batıyorsun!

Siyaset, doğrudan teminle mal satmaya benzemiyor işte!

O kadar kolay değilmiş!

Öğrendin mi?

Silah zoruyla çalıştırılan insanların

silahla başkaldırmadığı kentin adıdır...

Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk vilayetinin adıdır, Zonguldak.

Türkiye Cumhuriyeti ekonomisine kan vermek için can veren 5 bin maden şehidinin yattığı kentin adıdır, Zonguldak.

Mükellefiyet döneminde silah zoruyla madenlerde çalıştırılan insanların yaşadığı kentin adıdır, Zonguldak.

Silah zoruyla madende çalıştırılmasına rağmen, devletine başkaldırmayan insanların yaşadığı kentin adıdır, Zonguldak.

Genelev kapandı, ya günlük kiralıklar...

Genelev kapandı.

Hepimiz çok mutlu olduk.

Kenti yönetenlerde de mutlu oldu.

Peki, bundan sonra ne olacak?

Eğer günlük kiralık evler kontrol altında tutulamazsa, genelevin kapanmasıyla boşalan alanı buralar doldurur.

Üstelik sonuçları daha da kötü olur.

"Genelevi kapattık" şovuna kapılmadan ve hiç vakit geçirmeden günlük kiralık evler konusunda yeni bir politika belirlenmeli.

Kıssadan Hisse: Semerci...

Köyün yaşlı semercisi Bekir usta ölmüştü. Tüm eşekler köy meydanında toplandılar, tepindiler oynamaya başladılar. Yaşlı hasta bir eşek, duvar dibinde düşünüyordu. Ona geldiler, "Haberin yok herhalde, semercimiz öldü" dediler.

"Ne olmuş öldüyse?"

"Artık sırtımız yara-bere olmayacak, özgür olacağız"

"Nasıl bir özgürlükmüş bu?"

"Semerci olmayınca, artık sırtımıza semer yapılmayacak, kırda-bayırda istediğimiz gibi dolaşacağız..."

Yaşlı eşek gülmüş, "Şaşarım aklınıza" demiş ve eklemiş:

"Bugün sevinçle tepineceğinize, aslında yas tutmalısınız. Bekir Usta iyi-kötü sırtımızın ölçüsünü biliyor, bizi rahatsız etmeyecek semerler yapmaya çalışıyordu. Yarın bir acemi semerci getirirler, sırtınız yaradan kurtulmaz. İyisi mi siz semerciden değil, eşeklikten kurtulmanın yolunu arayın. Eşek kaldıkça, sırtınıza bir semer yapan bulunur."

(İşte bizim isyanımız da tam budur.)

Günün Sözü:

"Giden sizin için çok değerli de olsa, kapıyı örtün ki; içeride kalanlar üşümesin."

Paulo Coelho