Zonguldak Merkez, ilçe ve beldelerini geziyoruz. Şehir dışına da çıkıyoruz.

Belediyeler tarafından yapılan çalışmalara bakıyoruz.

Eğer o belediyede hırsızlık yoksa işler güzel oluyor.

Yapılan işler bozulmuyor. Parkesi güzel döşeniyor, asfaltı güzel seriliyor.

Bu işleri bilen birine sordum: "Belediye, yapılan işi neden kontrol etmez?"

"Eğer belediye ile müteahhit firma arasında çıkar ilişkisi varsa hep müteahhidin dediği olur."

"Ama para belediyede..." diyecek oldum.

"Belediyede ama! Belediyeciler kasadan parayı alamaz ki! Faturayı kesen alır! Belediyeci, parayı, faturayı kesenden alır!"

Demek ki hırsız müteahhitler, parkeyi yola değil, belediyeye, yani millete döşüyorlar!

Asfaltı da öyle! İstinat duvarlarını da öyle!

Ben böyle birkaç tane hırsız müteahhit tanıyorum.

İki yakaları bir araya gelmiyor!

Sadece müteahhit değil ki!

Devletini, milletini soyan hiçbir hırsızın iki yakası bir araya gelmez!

Sendikalar nerede?

Genel Maden İşçileri Sendikası eskiden Zonguldak'ın nabzını tutardı!

Şimdilerde maden işçisinin nabzını zor tutuyor!

TOKİ'nin Baştarla'da yaptırdığı konutların inşaatında çalışan taşeron işçiler, maaşlarını alamamışlar. Kule vince çıkıp eylem yapıyorlar!

Türkiye'nin en etkili sendikasının "Biz maden işçilerinin sendikasıyız" deme lüksü var mı?

Git kardeşim oraya!

Emekçilerin hali nicedir sor!

Kaç aydır maaş alamıyorlar?

Yiyecek ekmekleri var mı?

Memleketlerine gideceklerse yol paraları var mı?

Arabulucu ol, çözüm ara.

Olmaz mı?

Hadi işçi sendikaları böyle!

Memur sendikaları nerede?

Hadi iktidar sendikaları koltuk peşinde!

Ya siz solcu, milliyetçi sendikalar!

Siz neredesiniz?

Gerçi Arakan'da doğranan insanlara sahip çıkmayan toplum, maaş alamıyor diye kule vince çıkan inşaat işçisine mi sahip çıkacak?

Kıssadan Hisse: Baltayı bilemek...

Bir ormanda iki kişi ağaç kesiyormuş. Birinci adam sabahları erkenden kalkıyor, ağaç kesmeye başlıyormuş, bir ağaç devrilirken hemen diğerine geçiyormuş. Gün boyu ne dinleniyor, ne öğle yemeği için kendine vakit ayırıyormuş. Akşamları da arkadaşından birkaç saat sonra ağaç kesmeyi birikiyormuş. İkinci adam ise arada bir dinleniyor ve hava kararmaya başladığında eve dönüyormuş.

Bir hafta boyunca bu tempoda çalıştıktan sonra ne kadar ağaç kestiklerini saymaya başlamışlar. Sonuç: İkinci adam, çok daha fazla ağaç kesmiş.

Birinci adam öfkelenmiş: "Bu nasıl olabilir? Ben daha çok çalıştım. Senden daha erken işe başladım, senden daha geç bitirdim. Ama sen daha fazla ağaç kestin. Bu işin sırrı ne?"

İkinci adam yüzünde tebessümle yanıt vermiş: "Ortada bir sır yok. Sen durmaksızın çalışırken, ben arada bir dinlenip baltamı biliyordum. Keskin baltayla, daha az çabayla daha çok ağaç kesilir."

Hisse: "Kendimizi geliştirmek, baltamızı bilemektir. Kendimize zaman ayırıp, yaşamımızı objektif bir bakışla gözden geçirmektir. Zayıf bulduğumuz alanlarımızı geliştirmek için çaba göstermektir. Bu; zihnimizin, ruhumuzun, karakterimizin güçlenmesi için olmazsa olmaz bir koşuldur. Delhi'deki ünlü tapınakta Sokrat'ın şu sözü yer alır: "İnsan Kendini Tanı." Kendini tanımak, şu anda olduğumuz noktayla olmak istediğimiz nokta arasındaki yoldur. Kendini tanımak, kendimizi nasıl gördüğümüz ile başkalarının bizi nasıl gördüğü arasında fark olmaması anlamına gelir. Bireysel ve iş yaşamımızda başarılı, mutlu ve doyumlu olmak istiyorsak, baltamızı bilemek için kendimize zaman ayırmalıyız."

Günün Sözü:

Fil ile fareye aynı hukuku uygulamak; hem file zulümdür, hem fareye.

Friedrich Nietzsche