Zonguldak'ta bir hastanede, bir hemşire ile sağlık memuru nöbet sırasında güvenlik görevlileri tarafından uygunsuz şekilde basılmışlar.

Hastane yönetimi, soruşturma açmak yerine hemşireyi daha rahat bir göreve almış.

Sağlık memurunu da başka bir yerde görevlendirmiş.

Haberi internet sitemize attık! Tabi ki, kıyamet koptu!

Oysa biz, "insanlar rencide olmasın" diye adlarını yazmadık!

Başarısız, alıngan hastane yöneticilerini de rencide etmedik!

İstedik ki, hatalarını anlasınlar, soruşturma başlatsınlar!

Olayın üstünü örtüp hemşireyi de daha rahat bir yere atayan hastane yöneticisinin vicdanı rahat mı?

Diğer personeller, bu durumu ahlaksızlığa verilmiş bir prim olarak görüyorlar.

Umarım gereği yapılır!

Yani bu ahlaksızlar, mesai saati içinde bu rezilliği yapacaklar.

Günü belli, saati belli! Güvenlik kameraları olayı kaydedecek.

Güvenlikçiler tutanak tutacak. Ayıp olmayacak. Biz yazınca mı ayıp olacak?

Hastane yönetiminin ne yapacağını merak ediyoruz!

Özbakır'ın 'demir' yorgunluğu...

Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti Genel Başkanı sıfatıyla, "Yorulan bıraksın" diyor.

"Milletvekilleri teşkilatlara karışmasın" diyor.

AK Parti Zonguldak Milletvekili Hüseyin Özbakır ise, seçildiği günden bu yana teşkilatlara karışıyor. Belediye başkanlarına müdahale ediyor.

Bakın, Hüseyin Özbakır'ın ısrarla partiye almaya çalıştığı Karaman eski Belediye Başkanı Mustafa Kalaycı, FETÖ soruşturmasından hapis yattı. Belediye hala kayyum tarafından yönetiliyor.

Şimdi de tutmuş, "Şu ilçe başkanını istemem, bu ilçe başkanını istemem" diyor.

Hüseyin Özbakır'ı kim istiyor, çok merak ediyorum.

Asıl üzerinde metal yorgunluğu olan Hüseyin Özbakır'dır.

Seçildiği günden bu yana sırtında "demir" taşımıştır!

65 yaşın üzerinde olduğu için artık bu tempoyu kaldıramıyor.

Bırakması gereken biri varsa, o da Hüseyin Özbakır'dır.

Kıssadan Hisse: Ölçülü olmanın önemi...

Bir gün bir profesör, at seyislerine konferans vermek için bir salona gelir ve orada sadece bir seyis görür. Ona, "Ben şimdi ne yapayım? Bak hiç kimse gelmemiş, ben de gideyim mi yoksa anlatacaklarımı sana anlatayım mı?" diye sorar.

Seyis, "Ben anlamam, ben sadece bir seyisim, ama ben ahıra gitsem ve bütün atların kaçtığını görsem, orada sadece bir at olsa bile ben yine de o atı beslerim" demiş.

Bunun üzerine profesör, "Pekala madem böyle, bende sana anlatırım" diyerek anlatacaklarının hepsini oradaki seyise anlatmış. Anlattıktan sonra, "Nasıl oldu, beğendin mi?" diye sorduğunda seyis, "Valla, ben bir seyisim, pek bir şeyden anlamam, ama ben bir ahıra gelsem ve bütün atların kaçtığını görsem ve orada bir at kalsa dahi beslerim, ama elimdeki bütün yemi ona vermem" cevabını vermiş.

Günün Fıkrası: Düşünüş!

Matematik öğretmeni, ilkokul çocuklarına sormuş:

"Ağaçta 5 kuş var. Birini vurdum, kaç kaldı?"

Ahmet, hemen, "Hiç kalmaz. Çünkü sesten hepsi uçar" demiş.

Öğretmeni bunun üzerine, "Olmaz öyle şey. Burası matematik dersi... 5 taneden biri vurulursa, 4 tane kalır. Ama düşünüş biçimini beğendim" demiş.

Ahmet, fena halde hırslanmış, "Bende bir şey sorabilir miyim öğretmenim?" demiş.

Öğretmen, "Sor bakalım" demiş.

Ahmet, "3 kadın dondurma yiyor. Biri ısırarak, biri yalayarak, biri emerek yiyor. Bunlardan hangisi evli?" diye sormuş.

Öğretmen, kızarıp-bozarmış, sonunda, "Bilemedim, emen mi?" demiş.

Ahmet, cevabı yapıştırmış:

"Yoo, parmağında alyansı olan. Ama düşünüş biçiminizi beğendim."

Günün Sözü:

"Bir politikacının amacı, sürekli iktidar olmaktır. Bu çaba, ona çoğu zaman sorun çözme görevini unutturur."

Jean Monnet