Zonguldak Valisi Sayın Ahmet Çınar, kenti yeni yeni tanıyor.

Bu arada, tüyü bitmedik yetimin hakkı yenmeye devam ediyor.

Ereğli ve Zonguldak Devlet Hastanelerinin kantin işletmecisi, kiracı kaldığı sürede ödemesi gereken 3 milyon lira tutarındaki kiranın sadece 1 milyon lirasını ödemiş.

2 milyon lira kira bir türlü tahsil edilmiyor.

Israrlı yayınlarımız sonucu, her iki hastane, firmanın sözleşmesini feshetti.

O dönem Ereğli Devlet Hastanesi Başhekimi olan Muharrem Erdem, bir hastanenin kirasını tahsil edememişken, Kamu Hastaneleri Birliği Zonguldak Genel Sekreterliğine getirilerek, adeta ödüllendirildi.

Ereğli'de kirasını alamayan bir Başhekimdi, bugün ise almadığı kirayı tahsil edemeyen bir Genel Sekreter oldu.

Bir de, Zonguldak Atatürk Devlet Hastanesi Yöneticisi Hasan Tosun var. O da aynı firmanın kantin kirasını tahsil etmedi. Hakkında soruşturma olduğu halde yeniden yönetici olarak görevlendirildi. Ne de olsa ağabeyi AK Parti İl Başkanı Zeki Tosun! Hatta Hasan Tosun'u şikayet eden kişiler, Genel Sekreterlikten gönderildi! Düşünün yani!

Peki, ne oldu o 2 milyon lira?

Neden hala tahsil edilemiyor?

Kantinci şirket, akaryakıt istasyonları işletiyor.

Hemen herkesin yakıt parasını post cihazından kartla ödediği bir dünyada icra-haciz işlemi olsa bu kadar ayda bu kira tahsil edilemez miydi?

Bu işte bir bityeniği var Sayın Valim!

Biz o "bit"i de, "yeniği"ni de biliyoruz!

Siz de yakında öğrenirsiniz, Sayın Valim!

Bir de, devletimize 2 milyon lira kira borcu takan kişiler, farklı kimliklerle sizi makamınızda ziyaret edebiliyorlar, Sayın Valim.

Tekrar soruyoruz. Ne olacak devletin 2 milyon lirası?

Ne olacak yetimin hakkı?

Verdiğin sözü tut...

AK Parti Zonguldak Milletvekili Hüseyin Özbakır, gemi kütüphane işini unuttu!

Biz bu konuyu ne zaman hatırlatsak, danışman yönetimindeki basın orkestrası gürültü yapıyordu.

"Biraz bekleyelim" dedik. Bahar gelsin, havalar ısınsın, deniz düzelsin!

Bırakın baharı, neredeyse sonbahar gelecek.

Havalar ısındı, yanıyoruz.

Deniz düzeldi, vapuru bekliyoruz!

Mustafa Kemal Atatürk, Bandırma Vapuru ile 19 Mayıs'ta Samsun'a çıktı!

Biz iki yıldır İstanbul'dan Zonguldak'a çıkamadık!

Üstelik bu vapur kütüphane işinin her şeyi de hazır.

Hiçbir katkısı olmadığı halde iş, Hüseyin Özbakır'ın üzerine kaldı!

Projeyi özel bir şirket yaptı!

Vapuru, İstanbul Büyükşehir Belediyesi ücretsiz verdi!

Kültür ve Turizm Bakanlığı restorasyon için para verecek!

Ama Hüseyin Bey, fırsat bulup vapuru getiremedi!

Yazınca, kızıyorsun Hüseyin Bey!

Ama söylediğin, söz verdiğin bir işi de yap yani!

Bak, sonbahar geliyor!

Maden şehitlerinin yakınlarına söz vermiştin!

Söz vermek, başka bir şeye benzemez!

Hatırlatayım istedim!

Kıssadan Hisse: Ayıdan dost olmaz!

Yiğidin biri, ayıyı ejderhanın elinden kurtarınca, ayı ona bağlandı. Yiğit hastalanınca da, ayı başında beklemeye başladı. Oradan geçen birisi, başında ayının beklediği yiğidi görünce, "Ayıya güven olur mu? Ahmakların dostluğu, düşmanlıktan beterdir. Haydi, bırak bu ayıyı, peşimden gel" dedi.

Bunun üzerine çileden çıkan yiğit, "Galiba bu adam bu ayı ile dostluğumu bozmak için iddiaya tutuştu. Yahut katilin biri... Kanıma kastetmeğe geldi" diye düşündü.

Adam, sözünün dinlenmediğini görünce gitti. Bu sırada ayı, yiğidin yüzüne konan bir sineği kovalamaya çalışıyordu. Ama sinek gitmiyordu. En sonunda bir taş alıp sineğe yapıştırdı. Ne var ki, sinek yiğidin alnına konmuştu! Yiğidin suratı dağıldı.

Hisse: Dostlarınızı kendi cinsinizden ve akıllı olanından seçin ki, suratınıza bir taş inmesin.

Günün Sözü:

"Köyün kavgalı köpekleri, kurdu görünce dost olurmuş."

Türk Atasözü