Otobüse bindik...

İndik Zonguldak'a...

Uzattık ücreti.

- Daimi...

Sürekli gidip-geliyoruz.

Zonguldak-Ereğli yolunu biz eskittik.

Esasında yollar bizim için yapılıyor.

Nereden isterseniz, oradan bakın.

Bize soracak haliniz yok ya...

Kendi doğrularınız vardır.

Herhalde...

Şoför bey...

Takmış güneş gözlüklerini...

Kafasının yarısı güneş görmüyor.

- Kartın var mı?

- Ne kartı?

- Daimi...

- Yok.

On yıldır Zonguldak-Ereğli yolundayım.

İlk defa kartı sen sordun.

- Ben emanetçiyim.

- İki lira için yalan mı konuşacağız?

- Bilemem.

- Tam al o zaman.

Aldı...

Tam aldı...

[*] [*] [*] [*]

Plakayı yazdım kafama...

Unutmam.

Firma belli.

Zaman geçti.

Ereğli'de otobüs bekliyorum.

Aynı firma...

Aynı plaka...

Geliyor.

El ettim.

Durdu.

Binerken selam verdim.

Yerime geçmeden parayı uzattım.

- Bu ne?

- Otobüs parası...

- Bu az.

- Daimi.

- Sen nerede çalışıyorsun?

Niyet belli oldu?

- Sen parayı ver.

Ben ineyim.

- Dur abi kızma.

- Kızmadım. Başka araçla gitmek istiyorum.

Parayı vermek zoruna gitti.

Sesini çıkarmadı.

Biraz yol aldık.

- Abi sen ne iş yapıyorsun?

Anlıyorum.

İkinci sorti...

Kibarca savuşturdum.

Zonguldak'ta çalışıyorum.

Anladı...

Biraz daha yol yaptık.

Kaşıntı var.

Belli.

Üçüncü sortiyi yaptı.

- Abi mesleğin ne?

- Pusula Gazetesi'nde çalışıyorum.

Rahatladı.

[*] [*] [*] [*]

Başka zaman...

Yine Ereğli-Zonguldak yolu...

Aynı firma...

Aynı araç...

Başka şoför.

Geldi.

Selam.

Para.

Yerimize oturduk.

Biraz yol aldık.

Vatandaşın biri el etti.

Durduk.

- Zonguldak mı?

- Evet. Siz nereye gideceksiniz?

- Zonguldak'a...

- Buyurun.

- Abi kaç lira?

- Siz buyurun.

Vatandaş çekinerek bindi.

Yerine oturmadan tekrar sordu.

- Abi kaç lira?

- Dokuz lira.

İnerken de verebilirsiniz?

Çıkardı parayı...

Verdi.

Arka koltuğa doğru yöneldi.

- Ben paramı vereyim de...

- Para olmasa götürmeyecek miyiz?

Bu otobüsler sizin için çalışıyor.

Her zaman buyurun.

Öyle şey mi olur?

[*] [*] [*] [*]

Aynen böyle olması gerekir.

Dağ başına kış gelir.

İnsan başına iş gelir.

Dünyanın bin bir türlü hali var.

Para olmaz.

Cüzdan unutulur.

Başka şeyler olur.

[*] [*] [*] [*]

Aynı firma...

Aynı araç...

Aynı güzergah...

Üç farklı şoför...

Sonuç...

Üçünü de hatırlıyorum.

Dünya aynen böyle...

Bir şekilde arkamızda iz bırakacağız.

Nasıl bırakacağımız bize kalmış...