Devrek Devlet Hastanesi Yöneticisi Opr. Dr. Feyzullah Hasanoğlu, bir milletvekilinin tedavisi hakkında "İlgili Makama" başlığıyla resmi bir evrak paylaşmış!

Bu evrakı da bir gazete ele geçirmiş!

Konunun uzmanı dedi ki:

"Resmi bir kurumdan 'İlgili Makama' şeklinde bir yazı çıkamaz. Yazının tarih, sayı numarası olacak, kayıt olacak. Bilgin olsun."

Bunu yazdık bir kenara... Sonra "bu evrak nasıl hazırlandı?" diye merak ettik!

Geçen Perşembe günü, yani 29 Haziran'da Kamu Hastaneleri Birliği Zonguldak Genel Sekreteri Uzman Dr. Muharrem Erdem, Devrek Devlet Hastanesi'ne gitmiş! Yanında İdari Hizmetler Başkanı Orhan Şahin de var! Acilden girmişler, hastaneyi gezmişler! Sonra Genel Sekreter Uzman Dr. Muharrem Erdem, Hastane Yöneticisi Opr. Dr. Feyzullah Hasanoğlu'nun odasına girmiş. Baş başa muhabbet etmişler!

Bizi hiç ilgilendirmese de, görüştüğüm doktorlar, bir kişinin viagra kullanıp-kullanmadığını belirleyecek kitin bizim hastanelerimizde, özellikle devlet hastanelerimizde olmadığını söylüyorlar. Bu kadar bilgi size de, bize de yeter!

Yalnız, malum gazetenin yayınladığı belgede milletvekili adı silinmiş.

Haberde de, "O vekil viagra kullanmadı" denilmiş.

Sahi, o milletvekili kim?

Raporda viagradan söz edilmediği halde, malum gazete neden böyle bir başlık attı acaba?

Ben merak ettim. Siz neden merak etmediniz?

Ebru Uzun neyle yargılanıyor?

Geçenlerde bu köşede, iki bürokrat, iki de başkanla ilgili önemli bilgilere sahip olduğumuzu, bunları kamuoyuyla paylaşacağımızı söylemiştim.

Ama iş yoğunluğundan dosyaları bulup tam inceleyemedim.

Bu nedenle bazı niteliksiz gazeteciler, yazdıklarımı "şantaj unsuru" olarak yorumladılar.

Oysa ben "susarak" değil, "yazarak" gazetecilik yapan biriyim!

Yani kimi, elindeki bilgiyi karşısındakine şantaj unsuru olarak kullanır, menfaat temin eder.

Ben hayatım boyunca böyle bir şey yapmadım.

Ben elimdeki bilgiyi mutlaka kamuoyuyla paylaşırım.

Yani gücümü yazdıklarımdan alırım.

Neyse, gelelim bu başkanlardan ilkine...

CHP Zonguldak Merkez İlçe Başkanı Ebru Uzun, vasi olarak atandığı kişinin mahkeme izni olmadan parasını kendi çıkarına harcadığı için Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılanıyor.

İş yoğunluğundan dosyasını alıp inceleme fırsatım olmadı.

Ama aldığım bilgiye göre, yaptığı işin yanlış olduğunu anlayıp harcadığı parayı yerine koymuş.

Ama tabi hukuk süreci işliyor.

Hukukçulara bu tür davalarda ne tür kararlar verildiğini sordum.

"Ebru Uzun, parayı yerine koyduğu için etkin pişmanlık ya da gönüllü vazgeçme hükmünden yararlanır ve alacağı cezada indirime gidilir" deniliyor.

Ancak, bir politikacının vasi olarak atandığı yakınının parasına el sürmesi doğru değil!

Keşke böyle bir iddia ile Ağır Ceza'da yargılanmasaydı.

Siyaset, güven işidir.

Bu konuyu bile bile Ebru Uzun'a nasıl güveneceğiz?

Günün Hikayesi: Sen Benimkini Al Asıl

Okullardan birine "temizlik işlerine yardımcı olsun" diye fakir bir adamı görevlendirdik. Bir gün iktidar partisinden bir ilçenin ilçe başkanlığını da yapan bir adam, tam valiliğin önünde arabama binerken yakaladı:

- O adamı çıkarıp benim bir yakınım var, onu alsanız...

- Bunu nasıl istersiniz? Çok fakir bir adam o, yazık olur.

- Siz yine de benimkini alsanız Sayın Valim...

Adamda zerre insanlık olmadığı gibi laftan da anlamıyor ve ısrar ediyordu. Sinirlenerek arabama bindim. Tam binerken de, "Sen benimkini al asıl!" diye söylendim. Şoförüm alttan alttan gülerken, kahkaha atmamak için zor tutuyordu kendisini...

(Hikaye, Zonguldak Valisi Sayın Ahmet Çınar'ın "Her Şeyi Yazamadım" adlı kitabından alınmıştır)