Değerli okurlarım; kapitalist ekonomik sistemlerin olduğu (olmayan kalmadı ya!) ülkelerde özel sektörü oluşturan kişi ve kuruluşlar, sistemin motoru, lokomotifi olurlar. Bu kişi ve kuruluşların ayakta kalabilmeleri ve gelişebilmeleri için mal ve hizmetler üretmeleri, ürettikleri mal ve hizmetleri pazarlayıp para kazanmaları zorunludur.

Ayrıca ürettikleri ürünlere olan talepleri artırmaları, yeni ve farklı ürünler üretmeleri, üretim yöntemleri geliştirmeleri, bu mal ve hizmetlere yeni talep alanları yaratmaları da çok önemlidir. Birçok özel sektör kuruluşunun ürettiği mal ve hizmetlerin en büyük alıcısının, kamu kurumları, yani devlet olduğu biliniyor. Bu nedenle, bu kuruluşların, ürettikleri ya da üretme niyetinde oldukları mal ve hizmetleri, kamu kurumlarına satma ve yeni talep alanları yaratma noktasında değişik yol ve yöntemler ararlar ve uygularlar.

Bu yol ve yöntemler kapsamında;

[*] Çeşitli yollarla, ürettikleri ürünlerin, yeni, farklı, daha uygun ve ucuz olduğunu, tanıtmaya ve anlatmaya çalışma,

[*] Kamu kurumlarına, ürettikleri mal ve hizmetleri alabilmeleri için iç ve dış kaynaklı uygun koşullarda kredi imkanları sunma,

[*] Özellikle, henüz kullanımı yaygınlaşmamış, yeni teknoloji yoğun mühendislik uygulamaları ile ilgili hibe kaynaklar, pilot proje uygulamaları, ucuz kredi gibi imkanlar sağlama,

[*] Kamu kurumlarının bilmediği, gündeminde olmayan yeni proje ve hizmet konuları bulma ve önerme gibi uygulamalar, bu konuda uyguladıkları yol ve yöntemlerdendir.

Amacı para kazanmak olan özel sektör kişi ve kuruluşlarının topluma karşılıksız, karsız mal ve hizmet sunmaları söz konusu olmaz. Bunu beklemek ve talep etmek doğru da olmaz.

Karşılıksız gibi görülen bedelsiz mal ve hizmet sunumları ise, aslında, ya ilgili yasal ve idari düzenlemelerin bir gereği; ya da (kaz gelecek yerden tavuk esirgenmez örneği!) bir beklentinin gerçekleşmesine yönelik yatırımlar niteliğindedir.

Özel sektör kişi ve kuruluşları tarafından, kamu kurumlarına "karşılıksız kredi, hibe" gibi adlar altında sunulmak istenilen, ya da sunulan imkanlar da, aslında bir beklentiye ulaşma yolunda yapılan yatırımlardır.

Bu değerlendirme, devletlerin, "yardım" adı altında ülkelerin dışında yaptıkları, karşılıksız mal, hizmet ve kaynak sunumları için de geçerlidir. Felaket zamanlarında, kişiler, kurumlar ve devletler tarafından yapılan yardımlar ise, dini, insani ve vicdani sorumlulukların bir gereği olarak değerlendirilebilir.

Burada; gördüğüm, biraz da içinde olduğum bir hibe kredi hikayesini, özellikle, yetkililer için yararlı olabileceği düşüncesiyle sizlerle paylaşmayı uygun gördüm.

[*] [*] [*] [*]

1994-2000 yılları arasında, Bursa Su ve Kanalizasyon İdaresi'ne (BUSKİ), "Bursa Temel Planlarının Yapılması Projesi"nde, Bülent Ecevit Üniversitesi adına, tarafımızdan müşavirlik hizmeti veriliyordu. Bursa Büyükşehir Belediyesi, BUSKİ'nin imkanları ile üretilen, temel planları, Bursa ile ilgili mülkiyet ve toprağa bağlı tüm altyapı bilgilerini ve gerekli gördüğü diğer bilgileri, adına "Kent Sistemi" ya da "Coğrafi Bilgi Sistemi" denilen ileri teknoloji ürünü bir sistem içinde toplama ve bilişim teknolojileri imkanları ile kullanıma sunma arayışlarına girmişti.

Ancak ileri düzeyde bilgisayar yazılım, donanım ve yetişmiş insan gücü kullanımını gerektiren bu sistemin oluşturulmasının ve uygulamasının ülkemizde henüz bir örneği bulunmuyordu. Bu nedenle, İdare, bu sistemi nasıl oluşturacağı konusunda bir arayış içinde idi.

Tam bu aşamada, bu alanda yazılım ve donanım üreten ve pazarlayan bir Amerika Birleşik Devletleri (ABD) firmasının Türkiye temsilcisi ortaya çıkmıştı. (Bu arada, temsilcinin, iş kotarmada, ilişki kurmada yetenekli bir kişi olduğu da söyleniyordu!). Temsilci, ABD İhracatı Teşvik Kurumu gibi bir kuruluştan sağlayabileceği bir hibe kredi ile asıl kurulacak sisteme hazırlık olmak üzere; İdareye, Coğrafi Bilgi Sistemi (CBS) konusunda, bir pilot proje yapabilecekleri önerisini sunmuştu.

İdare, bu öneriyi memnuniyetle kabul etmiş ve 300 bin ABD Doları dolayında olduğunu sandığım hibe krediyi sağlamış ve pilot proje gerçekleştirilmişti. Pilot proje kapsamında, firma tarafından yapılan uygulamaları göstermek amacıyla, Bursa Büyükşehir Belediyesi ve BUSKİ Genel Müdürlüğü üst düzey ilgileri için ABD'ye, epeyce uzun süreli bir gezi de düzenlenmişti.

Geziye katılanlar, gördüklerinin ve yaşadıklarının mutluluğu ile dönmüşler ve hemen, gizlilik içinde, asıl işin şartnamelerinin ve ihalesinin hazırlıklarına başlanılmıştı. Şartnamelerin hazırlanması ve firmaların ön yeterlik değerlendirmelerinin yapılması aşamalarında, İdarenin bir başka projesinin müşaviri de olsa, işlerine uygun olabileceği beklentisiyle, tarafıma da görev verilmişti.

Ancak değerlendirme sonunda, isteklerine uygun bir değerlendirme listesi ortaya çıkmayınca, istenmeyen firmalar listeye girince, anında işin dışında kalmıştım.

Bu ve başka nedenlerle işin kapsamı, sadece CBS yazılım ve donanımlarının sağlanmasını ve bazı verilerle sistemin oluşturulmasını içerecek şekilde daraltılmış; istenilen adrese daha uygun hale getirilmişti. Sonuçta, 2,5 milyon ABD doları dolayındaki bir bedelle, işin hibeci firmaya intikali gerçekleşmişti!

Daha çok yazılım, donanım ve bir miktar hizmet alımları ile dosya doldurulmuş ve iş sonlanmıştı. Söz konusu ihale ile işin başında amaçlanan nitelikte, işleyen ve işletilebilen bir CBS'nin ortaya çıkmadığı söyleniyordu. Sonuçta elde, doğru-dürüst çalışmayan, ya da çalıştırılamayan bir sistem ile bu konuda az-çok deneyim kazanmış birkaç personel kalmıştı. Böylece hibe sağlayıcı firma da, beklediği, oldukça yağlı kaza ulaşmış, afiyetle yemiş; İdare de suyuna pilav pişirmişti.

[*] [*] [*] [*]

Şüphesiz her alanda, her konuda, kamu kurumlarına sunulan her karşılıksız imkanın, imkanı sunanın yararına sonuçlar vereceği söylenemez. En uygun olanı, sunanın da, alanın da yararına sonuçlar vermesidir. Bu da alanın aklına bağlıdır.

Sözün özü;

[*] Eğer bir kişi ya da özel sektör kuruluşunun, bir kamu kurumuna, karşılıksız ya da gerçek değerinin çok altında bir mal, hizmet ve kaynak sunması,

[*] Çok genç yaşta, ya da gerekli niteliklere sahip olmadığı halde, yüksek makamlara gelmesi,

[*] Bir kişi ya da kuruluşun kısa zamanda büyük maddi varlıklara ulaşması gibi durumlar vaki olduğunda, konuya kuşku ile bakılmasının, arka planlarının iyi değerlendirilmesinin yararlı olacağını düşünüyorum.

[*] [*] [*] [*]

ZORUNLU BİR NOT!

Değerli okurlarım; toplumda, öğretim üyelerinin, özellikle de profesör unvanlı olanlarının en önemli görevlerinden birisi de, ilgi ve uzmanlık alanları ile ilgili konularda toplumu aydınlatmak; gördükleri hataları, eksik, noksanları ilgililerin dikkatine sunmaktır.

Bu satırların yazarı da, ununu elemiş, eleğini duvara asmış; yaşı yetmişi geçmiş olsa da; yeni eleklerde, elekçilerde ve ortaya çıkan unda görebildiği hataları ve eksiklikleri ilgililerin dikkatine sunma ve sizlerle paylaşma gayreti içindedir.

Bu köşede, bu gayretlerin ürünü olan yazılarıma, siz değerli okurlarımın gösterdiği ilgiden derecesiz memnun ve mutluyum. Ancak asıl ilgi göstermesi gerekenlerden, en küçük bir yansımanın olduğunu söylemek mümkün değildir.

Örneğin, bölgemizdeki yolların yapım ve bakımından sorumlu olan Karayolları Kastamonu Bölge Müdürlüğü'ne atanan Sayın Bölge Müdürümüzün atanması sonrasında yazmış olduğum başarı dileklerimizi; bölgemizdeki faaliyetlerinde gördüğümüz hata, eksik, öneri ve eleştirilerimizi içeren yazımıza ve bu konuda bugüne kadarki diğer yazılarıma, olumlu-olumsuz hiç bir dönüşün olmaması;

Yine bu köşede yer alan, bir önceki "Yer Bulundu!" başlıklı, yeni yapılacağı duyurulan Üniversitemiz İlahiyat Fakültesi binası yeri ile ilgili, (Sizlerden de büyük ilgi gören) yazımıza, sizleri ve kentimizi bilgilendirmeye yönelik bir-iki cümlelik bir açıklamanın gelmemesi gibi durumları, sayın ilgilerin ve siz değerli okurlarımın bilgisine arz ederim.

[*] [*] [*] [*]

Ramazan Bayramınızı tebrik ederim... Bayramı bulundukları yerlerin dışında geçiren kardeşlerimizin, kazasız-belasız evlerine dönmelerini dilerim.