Ankara'dayım. Bir milletvekili dostumu aradım. Kapıya not bıraktılar. Gittim. Meclise giriş yasağım varmış. Çok uzun süredir Meclise gitmediğim için bu yasağı koyduranları sevindirmemişim.

Şimdi yazınca sevinecekler. Niye yazıyorum, değil mi?

Ama ben, bana kişisel husumetleri nedeniyle Meclise giriş yasağı koyanlara inat, o Meclise girdim!

Nasıl mı?

Milletvekili dostum, aracıyla kapıya geldi, beni aldı, birlikte içeri girdik!

Bu kadar yani!

Şimdi ne geçti elinize?

Bu yasakla ilgili resmi başvuru yapıp, yasak talebinin hangi milletvekilinden geldiğini, gerekçesini soracağım!

Bu yasağı kimin koydurduğunu biliyorum, ama elimde resmi belge olsun, değil mi?

Çocukça işler!

Bu kadar ayağa düşülür mü?

Ve ben bunun altında kalır mıyım?

Sadece şunu söylüyorum.

Benim Meclise girişime yasak koyanlar, gün gelecek, o Meclise giremeyecek!

Yazın bir kenara!

İşte bu da TBMM'den fotoğrafım...

Kıssadan Hisse: Soyguncu kim?

Çin'in Guangzhou kentinde bir banka soygunu... Soygunculardan biri bankadakilere bağırır:

"Kımıldamayın. Para devletindir, ama hayatınız sizindir."

Herkes sessizce yatar...

Bunun adı "Zihin Değiştirme Kavramı"dır.

Alışılmış düşünce tarzını değiştirmek...

Bu arada, müşterilerden bir kadın, bir masanın üzerine yatmıştır.

Ama bacaklar ortada... Soyguncu bağırır:

"Edebini takın. Bu bir soygun, ırza geçme değil!"

Bunun adı "Profesyonellik"tir.

İşin neyse onun üzerinde yoğunlaş!

Soyguncular paraları yüklenip eve kapağı atmışlar.

Daha genç olanı (MBA derecelidir) daha yaşlı olanına (ki bu ise 6 yıl ilkokuldan sonra terk), "Abi, hadi şu paraları sayalım" der.

Daha yaşlı olanı der ki:

"Çok aptalsın be... Bu kadar para oturup sayılır mı? Bu akşam zaten TV haberlerinde kaç para çaldığımızı öğreniriz."

Buna "Deneyim" derler!

Günümüzde deneyim, kağıt diplomalardan çok daha önemlidir.

Soyguncular, bankadan kaçtıktan sonra Şube Müdürü, Şube Şefine hemen polisi aramasını söylemiş. Şef demiş ki:

"Durun hele Müdürüm. Alacaklarını aldılar. Biz de bir 10 milyon daha alıp daha önce iç ettiğimiz 70 milyon dolara ekleyelim, ne dersiniz?"

Buna "Dalgayı yakalamak" derler.

Berbat bir durumu kendi lehine çevirmektir bu!

Müdür der ki:

"Yahu, her ay bir soygun olsa harika olurdu. Ne eğlenirdik!"

Buna "Sıkıntılardan kurtulmak" derler.

Kişisel mutluluk işinden çok daha önemlidir.

Akşam TV haberleri bankadan 100 milyon dolar çalındığını açıklamış!

Çaldıkları paranın çok daha az olduğunu bilen soyguncular, oturup saymışlar parayı... Tekrar tekrar saymışlar. Bakmışlar hepsi topu topu 20 milyon! Çok kızmışlar bu işe:

"Biz hayatımızı tehlikeye atıp 20 milyon çalabildik. Banka Müdürü bir el hareketiyle 80 milyon götürdü. Galiba soyguncu olmak yerine doğru dürüst eğitim görmek daha iyiymiş!"

Bu "Bilgi, altından daha değerlidir" demektir...

Banka Müdürü, çok mutludur.

Özellikle bir süre önce borsada kaybettiklerini geri alabildiği için...

Buna "Fırsatları kullanmak" derler.

Kazanmak için risk almak gerekir.

Peki, sizce gerçek soyguncular kimler şimdi?