689 ve 690 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname, Resmi Gazete'de yayımlandı. Kararnameye göre; 3 bin 974 kişi kamudan ihraç edildi. Kararnameyle birlikte Zonguldak'taki kamu kurum ve kuruluşlarında bulunan çok sayıda kişi ihraç edildi.

[*] [*] [*] [*]

OHAL kapsamında yayımlanan 689 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile terör örgütlerine veya Milli Güvenlik Kurulunca devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara aidiyeti, iltisakı veya bunlarla irtibatı olan 18 vakıf, 14 dernek ve 13 sağlık kuruluşu kapatıldı.

[*] [*] [*] [*]

Bunların yanında başka bir şey daha oldu.

Daha önce ihraç edilenlerden göreve iadeler de devam ediyor.

Bir önceki Kanun Hükmünde Kararname'de görevden uzaklaştırılanlarla ilgili ciddi polemikler yaşanmış ve o görevden uzaklaştırılan isimlerden pek çoğuna haksızlık yapıldığı yorumları yapılmıştı.

Bu yorumları getirenlerin, izlenimlerini paylaşanların önemli bir kısmı da, bizzat iktidar partisi içindeki yetkili isimlerden...

Yani biz yazmıyoruz.

Yaşananlara tercüman olmaya çalışıyoruz.

[*] [*] [*] [*]

Kamu idarecileri ile görüşüyoruz.

Onların arasında da bazı isimlerin haksız yere görevlerinden uzaklaştırıldığını, bazılarının da uzaklaştırılması gerektiği halde görevde tutulduğunu söyleyenler oluyor.

Tüm olanlar karşısında büyük çoğunluğun yaptığı en önemli şey, susmak.

Özellikle gelişmeleri yakından izleyen kamu idarecilerinin konuşması mümkün değil.

Konuşan hedef oluyor.

Atışa destek olmayıp yorum yapmak istemeyenler de izlemeye alınıyor.

[*] [*] [*] [*]

Bir de bu kamu idarecileri arasında şifreleme metotları ile fişleyenler vardı.

Kendinden başka herkesi "FETÖ'cü" gören OHAL ile birlikte kendinden başkasını "devlet düşmanı" ilan eden, kişisel, mezhepsel, sendikal veya başka konulardaki görüş ayrılıkları nedeniyle kendinden olmayanları hedef tahtasına oturtmak için fırsat kollayanlar...

Acı ve gerçek...

Bu süreci sulandıranlar oldu.

Sulandırmaya devam edenler var.

[*] [*] [*] [*]

Son KHK ile görevinden uzaklaştırılanlardan biri tanıdık.

Adam, "Ben devletçiyim" diyenlerden daha fazla devletçi...

Adam, baştan beri FETÖ'cülerin karşısında olmuş.

Ama ne olmuşsa olmuş, FETÖ ile aynı evlerde barınanlar ellerini-kollarını sallayarak hayatlarına devam ederken, birçok kişi sırf bu fişlemeler, FETÖ ile birlikte iktidara yönelik eleştiriler nedeniyle görevlerinden uzaklaştırılmış.

Bazen öyle şeyler yaşıyoruz ki, inanması gerçekten zor.

[*] [*] [*] [*]

Hep diyoruz ki:
"Devletin bir vicdanı olmalı."

Var.

Ama yetmez.

Daha fazla olmalı.

Güm güm atmalı o vicdan.

Toplumun tüm kademeleri hissetmeli.

Yaşamalı.

Yaşatılmalı.

Siyasetçilerin, kanunları uygulayanların ve KHK'lara giren listelere son şeklini verenlerin bir vicdanı olmalı.

O vicdanlar geç olmadan, eksik kalmadan çalıştırılmalı.

[*] [*] [*] [*]

Bilinmesi ve unutulmaması gereken bir şey var.

İki büyük beddua...

Birincisi; 15 Temmuz gecesi yaşananları yapan ve sebep olanlara yapılan beddualar...

İkincisi; FETÖ ile yakından-uzaktan alakası olmadığı halde kişisel meseleler, politik veya eleştirel duruşları nedeniyle görevlerinden uzaklaştırılanların yaptıkları beddualar...

'Hep birlikte belediyeye!'

Zonguldak caddelerinde yürüyoruz.

Daha doğrusu yağmur yağdığında hiç yürüyemez duruma geliyoruz.

Belediye Başkanı Muharrem Akdemir'in en önemli mazeretlerinden biri şu oldu...

"Mazeret" demeyelim.

Muharrem Bey alınıyor.

"Gerekçe" diyelim.

"Doğalgaz veya diğer alt yapı çalışmaları nedeniyle yap-boz olmasını istemediğimizden şu zaman yapacağız. Bir defa yapacağız, tam olacak. Belediyemizin sokağa atacak parası yok. Tüyü bitmemiş yetimin hakkını müteahhitlere veremem."

Bunun gibi yanıtlar duymak mümkün.

Elbette bunlara kimsenin bir diyeceği olamaz.

Ama kent merkezinin bu görüntüsünü ortadan kaldırmak için diğer çalışmalar neden bitmez, bitirilmez?

Zonguldak Belediyesi kimin keyfine göre çalışıyor?

Halk neden bu kadar mağdur oluyor?

Bu acınacak görüntüler neden sona ermiyor?

Böyle bir beceriksizlik kimin eseri?

Bu insanları kim, neden cezalandırıyor?

Gördük ki, cadde ayaklanmadığı, toplum veryansın etmediği sürece, bu bahaneler veya gerekçeler hiç bitmeyecek!

Esnaf-vatandaş el ele, hep birlikte belediyeye!

'İllegal talebimiz olmadı'

Zonguldak Merkeze bağlı Meşrutiyet Mahallesi'nde yapılmak istenen düzenlemeye ilişkin olarak Zonguldak Belediyesi'nde ve CHP içinde yaşanan tartışmalar devam ederken, başvuru sahibi Ahmet Eray'dan gelen cevap hakkını paylaşmıştık.

Eray'dan dünkü yazı sonrasında bir eleştiri daha geldi.

"Ahmet Bey'in bu açıklamalarının hemen öncesinde aynı kanattan, 'Bizim talebimiz üzerinden yararlanma peşinde olanlar var' denilmişti" diye yazmıştık.

Ahmet Eray'dan gelin açıklamada ise;

"Böyle bir açıklamayı ben hiçbir yere yapmadım Atilla Bey.

Benim kanadımda sadece dayım ve ben varım. Bizim de resmi böyle bir açıklamamız yok" denildi.

Eray'ın tartışmaya ilişkin olarak yapılan bir yoruma verdiği yanıt ise şöyle:

"Kültür varlıklarına yolladığımız projeyi size de yollayalım. Arazinin bulunduğu coğrafi konumdan ötürü kaynaklanan bir şey bu... Tarihi eserin çatı hizasını geçmediğimiz, ekstra kat almadığımız ve böyle bir talepte bulunmadığımız da resmi evraklarla aşikardır. Bizim projemizi başka projelerle karıştırmayın. Bizim illegal hiçbir talebimiz olmadı. 10-11 yıllık süreçte olmayacak da..."

Muhalefete...

İktidar partisinin temsilcilerinin yanında muhalefet partisinin temsilcilerine çok önemli görevler düşüyor.

Özellikle CHP ve MHP kanadının kent siyasetine, hizmete, çözüme katabildiği fazla bir şey yok.

CHP, Zonguldak Belediyesi'nin kente yaşattıkları nedeniyle sesini yükseltemiyor olabilir.

Ancak MHP'nin neden bu kadar ağır ve etkisiz durduğunu anlamak mümkün değil.

İktidarın kentte yaptıkları veya yapamadıkları ortadayken, muhalefetin bu kadar beceriksiz, duyarsız ve etkisiz kalmasının da tartışılması gerekiyor.

Muhalefet kanadı temsilcileri bir masaya oturup;

"Biz neyiz, neciyiz, ne yapmalıyız?" diye sorması gerekiyor.

Başkanlar demiyorsa, yönetimleri; yönetimler duruyorsa, üyeleri baskı yapmalı.