Bir...

Zonguldak, yıllardır kendi kendine yalan söyleyebilen ve o yalanlara inanarak avunabilen bir kent olmaya devam ediyor.

Tüm olumsuzluklara rağmen güzel hayaller kurabilen bir yeteneğe sahip olduğunu gösteriyor.

Artık yeter!

Türkçesi, bu kadarına çüş!

[*] [*] [*] [*]

İki...

Zonguldak ve Zonguldaklılar, şikayet ettikleri kadar sorunlarına sahip çıkmamış, çıkamamış olmanın cezasını çekiyor.

Elbette buna çok az da olsa ses verebilenler hariç.

Her sokakta, her işyerinde, her kamu dairesinde, "Bu Zonguldak neden böyle?" sorularının yanıtı aslında kendimizde saklı...

[*] [*] [*] [*]

Üç...

Toplum olarak aynı kulvarda yer aldığımız, hemşehri ilan ettiğimiz, aynı partide veya aynı kıblede buluştuğumuz, maddi veya manevi çıkarlarımız olduğu için sessiz kaldığımız kişilere tüm hatalarına, yanlışlarına rağmen sahip çıktığımız sürece değişen bir şey olmayacak.

Her türlü ihanete rağmen güzel hayaller kurmaya devam edeceğiz.

[*] [*] [*] [*]

Dört...

Yapılacak elbette çok şey var.

Herkese göre öncelikler değişebilir.

Herkes farklı bir noktadan başlamak isteyebilir.

Toplumla siyasetin en fazla kavgalı, güvensiz olduğu bir dönemden geçiyoruz.

Yaşadıklarımız ortada.

Milletvekillerinin çapı, siyasetçilerin çapsızlığı, yerel yönetimlerin basiretsizliği ortada...

Tüm bunlar karşısında memnun olabilen varsa; ya aklından zoru vardır ya fazla iyimser olabilmenin bir yolunu bulmuştur!

[*] [*] [*] [*]

Beş...

Yapılacak en önemli şeylerin başında "değişim" geliyor.

Değişmek...

Değiştirmek...

Siyasetten STK'lara, yerel yönetimlerden bürokrasiye pek çok alanda değişim gerekiyor.

Toplum, kente çelme takanları devre dışı bırakmadığı sürece, bu kavgayı verecek cesareti göstermediği sürece bir şey değişmeyecek.

[*] [*] [*] [*]

Altı...

Kim onlar?

En başta iktidar partisinin milletvekilleri...

Teşkilat yöneticileri...

İl yöneticileri...

Tek özellikleri, iktidar sempatizanı veya bazı tarikatların üyesi olan bürokratlar.

Liyakat sahibi olmadan gelen ve zorla liyakat kazandırılmak istenen isimler.

[*] [*] [*] [*]

Yedi...

Yerel yönetimler...

Yerel yönetimlerin bünyesinde çalışan idareciler...

İyi ile kötüyü ayırt edemeyen takdir makamları...

Başarılı olanla başarılı olamayanı toplum, devlet ve kamu menfaatine göre değil şahsi menfaatine göre belirleyen şebekeler!

[*] [*] [*] [*]

Sekiz...

Elbette tüm bunları denetlemek ve zorlamakla mükellef STK'lar...

Sözde tabela dernekleri...

Amaçsız ve çıkar odaklı kurularak bu yönde çalışan STK'lar...

Kişisel iş takip bürosu gibi çalışan-çalıştırılan şımarık etiket sahipleri!

Saymakla bitmez.

Çünkü liste uzun!

[*] [*] [*] [*]

Dokuz...

Ve değişimin olmazsa olmalarından biri...

Tüm bunlar karşısında düzene uymuş, sesiz kalmış halk.

Ürkütülmüş, korkutulmuş, sindirilmiş kesimler.

Bu kentte güzel şeyler hayal eden ancak o hayallerin içine edenlere hak ettiği cevabı veremeyen bizler-sizler!

[*] [*] [*] [*]

Dokuz buçuk...

Değişim bir yerden başlamak zorunda.

Eğer değişime direnmeye devam edersek, bizi bu hale getirenleri değiştirmeye cesaret edemeyeceğiz.

Kent olarak hep ağlayacağız.

Hep kandırılacağız.

Sonuçta bir şey değişmeyecek.

İsteyen ağzını bozsun, isteyen kalbini!

Ama lütfen önce sadece siyasi, din veya farklı nedenlerle gereksiz, abartılı korumacı tavrınıza bir son verin!

O zaman bazı şeylerin değişmeye başladığını, bu kenti aldatanların artık bu kadar rahat olamadığını göreceksiniz!

O zaman bu tartışma niye?

Zonguldak Merkeze bağlı Meşrutiyet Mahallesi'nde yapılmak istenen düzenlemeye ilişkin olarak Zonguldak Belediyesi'nde ve CHP içinde yaşanan tartışmalar devam ediyor. Özellikle CHP içinde bu basit bir talep gibi dursa da, yaklaşık 150 milyonluk bir rant olduğunu söyleyenlerle masum bir talep olduğunu düşünenler arasında ciddi bir çatışma var.

Son cümleyi söylemeden bu konuda Ahmet Eray'dan gelen cevap hakkını paylaşalım:

"Zonguldak Belediyesi Grup Toplantısına konu olan İmar Komisyonu Başkanı Mehmet İzzet Türkçelik, kendisine ait olduğu ifade edilen 61 ada 7 parseldeki taşınmazla ve aynı gündem içerisinde yer alan Meşrutiyet Mahallesi'nde plan değişikliği başlıklı konuya ilişkin açıklama yapma gereği duyduğum için bu hakkımı kullanmak istedim.

Mayıs 2006 yılında satın almış olduğumuz arazide 10 yılı aşkındır Kurul alanında olması sebebiyle yapılan tüm çalışmalar ve mimari çizimler Karabük Kültür Varlıkları Korumu Kurulu'na iletilmektedir.

Koruma Kurulu'nun 2016 yılında ve 2017 Ocak ayında yollanan mimari proje ve kullanılacak malzeme listesine istinaden vermiş olduğu yanıtta arazinin bulunduğu coğrafi konum gereği (bayırda olması) giriş ve birinci katlar planımızda bodrum olarak gözükmektedir.

Bunun üzerine Kültür Varlıkları Koruma Kurulu tarafımıza burada inşaata başlamak için Belediyenin imar plan notları ve/veya MİA plan notları içinde zemin ve bodrum katlar iskan edilebilir maddesinin bulunmadığını bizlere iletmiş bulunmaktadırlar. Bunun üzerine yapılabilecek tek çalışma yasalar gereği Zonguldak Belediyesi sınırlarında bulunan alan için yazılı bir dilekçe ile bu maddenin imar plan notlarına eklenmesi talebini iletmemizdi. Bizde bu hakkımızı kullandık ve yasal yollardan belediyeye yazılı dilekçe ile başvurduk.

Konuya ilişkin olarak Mehmet İzzet Türkçelik ile komisyonda yer alması dışında hiçbir tanışıklığımız, akrabalığımız ve/veya ticari bir ortaklığımız bulunmamaktadır.

Arazi, tapuda yer aldığı üzere İsmail Demirci adına kayıtlı olmakla birlikte hissedarı Ahmet Eray'dır (Dayı ve Yeğen). Konunun takipçisi olacağımızı ve yasal tüm hakların tarafımızda saklı tutulduğunu siz değerli basın camiasına iletmiş olmakla birlikte bu konuda hassas davranılması hususunda saygılarımı arz ederim."

Ahmet Bey'in bu açıklamalarının hemen öncesinde aynı kanattan, "Bizim talebimiz üzerinden yararlanma peşinde olanlar var" denilmişti.

Tüm bu tartışmaların ötesinde akla gelen en önemli soru şu:

Her şey ve herkes çok masumsa, o zaman CHP'li Meclis üyeleri arasında bu tartışma, görüş ayrılığı ve disiplin süreci niye?