Zonguldak Belediyesi'yle ilgili çok sayıda şikayet geliyor.

Özellikle internet sitemizde yayınlanan haberlerde Başkan Muharrem Akdemir'e sert eleştiriler yöneltiliyor.

Ancak bu eleştiriler, Akdemir'in gerçekten umurunda değil!

Mesleğin 27'nci yılındayım. Akdemir kadar rahat bir başkan görmedim.

Akdemir'e yönelttiğimiz eleştirilerin binde birini Zeki Çakan'a yapsak, gelir büroyu basardı.

Secaattin Gonca, kapıları yumruklardı.

İsmail Eşref, tuttuğu yerde öper, ortam yapardı.

Sadece basına değil... Herkese karşı aynı tavrı sergiliyor Akdemir...

Akdemir'e söylenen sözler, Zeki Çakan ve Secaattin Gonca için kavga nedeni olur!

Öyle de olmasın! Ama böyle de olmasın!

Ne öpmeye, ne sevmeye gelir bir yanı var Akdemir'in!

"Ne derseniz deyin, ne yazarsanız yazın, ben belediye başkanıyım" havasında.

Zonguldak için kayıp yılları yaşıyoruz.

Seçimlerin gelmesini iple çekiyoruz.

Şöyle deli dolu bir belediye başkanı istiyoruz.

Bazen diyorum ki:

"Adana'ya giden İl Emniyet Müdürümüz Sayın Osman Ak, Zonguldak'a Belediye Başkanı olsa!"

Kim ona posta koyabilirdi?

Kim kafasına göre işgal yapabilirdi?

Kim tehdit edip, pazaryeri açabilirdi?

Olmaz da!

Onun gibi birisi olsa...

Dedikodu değil, üretim yapıyorlar...

Eski adıyla "DEVREKTAŞ", yeni adıyla "Devrek Entegre Ağaç Sanayi Anonim Şirketi (DASAŞ)" Devrek'te 11 yıl aradan sonra üretime başladı. İşadamı Murat Sema, 10 ay önce yeniden üretime başlayan DASAŞ'ın iç piyasaya sunta pazarlama işleminin yanı sıra dış ihracata da başladığını açıkladı. Türkiye piyasasında kendini kabul ettiren DASAŞ, Türkmenistan'a 100 TIR'lık melaminli sunta ihracatına başladı.

Ne güzel bir gelişme değil mi?

Murat Sema'yı tanımam. Ama gelmiş, güzel Devrek'imize yatırım yapmış, kapanmış bir fabrikayı yeniden açmış, üretime başlamış.

İstihdam yaratıyor, para kazanıyor. Ve ilçeye kazandırıyor.

Şimdi Murat Sema'nın nereli olduğunun bir önemi var mı?

Bu kente değer katan herkes, Zonguldaklıdır.

İnşallah daha çok kazanır, daha çok yatırım yapar, daha çok insana iş ve aş sağlar.

Bizim dedikodu değil, üretim yapan adamlara ihtiyacımız var.

Hazine arazilerini işgal eden, denizi, toprağı, havayı kirleten, vergi kaçıran, maaş ödemeyen ve "işadamıyım" diye geçinen, kentin değerlerine zarar veren insanların yanında böyle insanların gelip kentimize yatırım yapması çok önemli.

DASAŞ'ta şu anda 70 kişi çalışıyor. Bu sayı mutlaka artacaktır.

Kendilerini kutluyor, başarılarının devamını diliyoruz.

Keser ile sap hikayesi!

Her şeyin çok daha güzel olacağına dair bir umut var içimde.

Belki zaten böyleydi, ama insan bazen göremiyor, sıkıntı-stres içinde!

Sanki fırtınalı bir denizden geçip, gemiyi limana çekmiş kaptan gibiyim!

Tarifsiz duygular içinde!

Karaya ayak bastığımda yapacağım işleri hayal ediyorum!

Kentini düşünen adamdan, kendini de düşünen adama geçiş yapıyorum.

Hayattaki önceliklerimin sırasını değiştiriyorum mesela!

Şöyle geriye dönüp bakıyorum!

O ne biçim fırtına, o ne biçim dalga!

Dervişlerin yaptığı geliyor aklıma!

Ve sonra keser ile sapın hikayesi!

Sonra nalıncı!

Haydi bismillah!

Günün Fıkrası: Mektup...

Akıl hastanesinde koğuşları gezen başhekim, bir delinin oturmuş, bir şeyler yazdığını görür.

- Kolay gelsin, ne yazıyorsun?

- Mektup yazıyorum efendim.

- Yaaa... Kime yazıyorsun?

- Kendime...

- Peki, ne yazılı mektupta?

- İlahi doktor bey, deli misiniz siz? Mektubu daha almadım ki, içinde ne yazdığını bileyim?

Günün Sözü:

"Bir insan, kirli düşüncelere sahip olduğu için utanmaz. Bir başkasının, o kirli düşüncesini bilme ihtimali utandırır."

Friedrich Wilhelm Nietzsche