1 Mayıs geldi çattı.

Zonguldak için, ülke için çok daha fazla önemi olan bir 1 Mayıs yaşayacağız.

1 Kasım genel seçim döneminden kalanlar...

Referandum sürecinde yaşananlar...

Ve devam eden OHAL dönemi...

Psikolojik sınırların zorlandığı bir dönemden geçerken ifade özgürlüğünün sonuna kadar kullanılabildiği, ancak şiddete dönüşmediği, dönüştürülmediği, fırsatçılara fırsat verilmediği bir 1 Mayıs olmasını diliyoruz.

[*] [*] [*] [*]

Ülkedeki görüş ayrılıklarının ve çatışmaların ötesinde aslında başka çatışmalar var.

Beklentiler ve sözlerle gerçekler çatışıyor.

Sonuç vahim.

Hiç iç açıcı değil.

1 Mayıs'ın önemini en iyi yorumlayanlardan biri, GMİS Genel Başkan Danışmanı ve İnanış Gazetesi Yazarı Turhan Oral olmuş.

Diyor ki:

"Türk-İş Genel Başkanı Ergün Atalay, kıdem tazminatı tartışmalarına girdi ve net ifadelerle beklentilerini açıkladı.

Atalay, Çalışma Bakanlığı'nın kıdem tazminatı konusunda yaptığı çalışmalardan haberlerinin olmadığını belirterek, 'Bugün kıdem tazminatında hangi haklarım varsa çocuğum, torunum da aynısına sahip olmalı' dedi.

[*] [*] [*] [*]

Türk-İş Genel Başkanı Atalay'ın bu tartışmanın en can alıcı noktası olan; yeni işe girenlere farklı, mevcut çalışanlara farklı bir uygulamanın kabul edilemeyeceğini vurgulaması gerçekten çok önemli.

Bu tartışmanın bizzat Hükümet tarafından bugünlerde gündeme getirilmesi de dikkat çekici.

Çünkü, kamuda çalışan yaklaşık 200 bin işçiyi kapsayan toplu iş sözleşmeleri görüşmeleri de belirli bir noktaya geldi.

Farklı sendikaların, farklı iş kollarında sürdürdüğü görüşmelerde zaman daralıyor ve önümüzdeki günlerde ücretlere yapılacak zamlar ele alınacak.

Türk-İş'e bağlı sendikaların oluşturduğu bir komisyon hafta içinde ücret taleplerini belirleyecek ve Hükümetle görüşme sürecine geçilecek.

İşte tam da bu noktada kıdem tazminatı tartışmaları gündeme getirildi.

Oysa asıl tartışma Hükümetin vereceği zam teklifiyle başlayacak.

[*] [*] [*] [*]

Sözleşmelerin büyük çoğunluğu bu yılbaşından itibaren geçerli olacak.

Hükümet, daha doğrusu Başbakan, daha geçen yılın sonunda bu yıl, yani 2017 yılı için tasarruf yılı olacak demişti.

Bu yıl, bireysel emeklilik uygulaması, Varlık Fonu oluşturulması ve istihdam teşviki gibi uygulamalarla başladı. Ancak Anayasa'nın bazı maddelerinin referanduma sunulmasıyla her şey ters yüz oldu.

[*] [*] [*] [*]

Geçtiğimiz yılın ilk üç ayıyla karşılaştırıldığında bu yılın bütçe açığı 3 kat arttı.

Hal böyleyken 200 bin kamu işçisine verilecek zammın oranı elbette ki önemli.

Hükümetin bu yılki enflasyon beklentisinin yanında, büyüme oranı da önemli. Çünkü sendikalar refah payı olarak bunu da istiyor.

Enflasyon beklentisi yüzde 9'u biraz geçiyor.

Büyüme oranı da yüzde 3 civarında olduğuna göre Hükümetin zam teklifini verirken sıkıntıya düşeceğini şimdiden söyleyebiliriz.

[*] [*] [*] [*]

Böyle bir ortamda Hükümet değişikliği gibi yeni bir gündemle ya da başka beklentilerle karşılaşma olasılığımız çok yüksek.

Zonguldak gündemine bakınca, tabii ki sözleşmeler önemli.

Özellikle yeraltı ve yerüstü çalışanları arasındaki farkın daraltılması beklentisi var.

İki asgari ücret uygulaması nedeniyle yeraltında çalışanların sanatları arasındaki fark kapanmıştı. Onun da yeniden düzenlenmesi gerekiyor.

Sözleşmenin başka önemli detayları da var.

Ama Zonguldak'ın Türkiye Taşkömürü Kurumu'nun işçi açıkları gibi temel bir sorunu da var.

Velhasıl zorlu bir döneme girdik.

Bakalım Zonguldak ile Türkiye'nin gündemi birleşecek mi?

Önce Zonguldak birleşecek.

1 Mayıs önemli bir adım olacak."

[*] [*] [*] [*]

Eyüp Alabaş ile yeniden iyi organize olmuş 1 Mayıslar kutlayan GMİS, ne yazık ki, son 1 Mayıs'ta diğer platformlarla görüş ayrılığına düşmüş ve Zonguldak'tan ses vermek yerine Çanakkale'ye gitmişti.

Temsilci olarak bıraktıkları rahmetli Hakkı Arslan bile kendisine konuşma verilmeyeceği için alana gelmemişti.

Turhan Oral'ın da danışman olarak görev yaptığı GMİS'in birleştirici güç olup-olmayacağını göreceğiz.

Hele ki, Cumhurbaşkanının sözleri ve sonrasındaki tartışmalar dikkate alındığında...

Santral!

"Sizi enerji üssü yapacağız" denilerek dayatılan termik santrallerle ilgili ilginç gelişmeler oluyor.

"Olan oldu, başkası olmasın" çığlıklarının ardından dün Ankara'da önemli bir toplantı vardı.

Çatalağzı beldesinin Ömerağzı sahiline yapılması planlanan Demir Madencilik A.Ş.'ye ait DETES 160 MW Termik Santrali için Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nda dün yapılan toplantıda, resmi kurumların eksik raporları bulunduğu gerekçesiyle ÇED süreci durduruldu.

Benzer karar, daha önce de Eren'in yeni santrali için verilmişti.

Ama ÇATES için yapılan benzer yeni santral talebine ek süre verilmişti.

Sonuç olarak; eksik evrak, fazla evrak zaman kazanmadan başka bir şey değil.

Zonguldaklıların bu acı gerçeği, hala görmemiş, görememiş olması acı...

Bu kentte söz ve yetki sahibi olduğu halde bunca termik santrali hala telefon santrali zannedenler var.

Ne yazık ki böyle!

Sosyal medyadan...

"Uyan da balığa gidelim.

Sözde yetkili malum sendika, toplu sözleşme taleplerini belirlemek için anket çalışmasına başlamış.

Dostlar alışverişte görsün.

7 senedir toplu sözleşmeye katılan sendika, sağlık çalışanlarının sorunlarından halen habersiz.

Böyle bir dertleri olaydı, kamu ve sağlık çalışanları bu durumda olmazdı zaten.

Yine de bir öneride bulunalım;

Siz bırakın bu anket işini...

Herhangi bir ilde, herhangi bir işyerinde ki Türk Sağlık-Sen işyeri temsilcisine sorun, anlatsın size sağlık çalışanlarının sorunlarını...

İsterseniz toplu sözleşme metni de hazırlar."

Abdurrahman Uysal

Türk Sağlık-Sen Genel Başkan Yardımcısı

Niğde'ye doğru...

Referandumun ardından yaşanan tartışmalar sonrasında hukuki sürecin nasıl işleyeceği merak ediliyordu. Merakla beklenen haber geldi.

Danıştay 10'uncu Dairesi, Yüksek Seçim Kurulu'nun (YSK) "mühürsüz oyların geçerli sayılması"na ilişkin kararının iptali ve yürütmesinin durdurulması istemiyle CHP'nin yaptığı başvuruyla ilgili, karar verilmesine yer olmadığına hükmetti.

Dairenin, YSK'nın mühürsüz oylara ilişkin kararını idari işlem niteliğinde görmediği, seçim iş ve işlemleriyle ilgili YSK kararlarına karşı Anayasa'nın 79/2'nci maddesi gereğince yargı yoluna başvurulamayacağı değerlendirmesini yaptığı öğrenildi.

Karar, bire karşı 4 oyla alındı.

Kararın gerekçesinin daha sonra yazılacağı belirtildi.

Durum aynen Sayın Cumhurbaşkanının dediği gibi.

Atı alan Üsküdar'ı geçti.

CHP'ye eşeğe binip Niğde'ye doğru sürmek kaldı!

Sonuç ne olursa olsun.

Şeffaflığın olmadı yerde adalet her zaman tartışmalıdır!