Zonguldak'ın en önemli sorunların biri, çevre...

Bu kent, öyle hovardaca kullanıldı ki!

Çöpümüzü denize döktük.

Şistimizi sahile...

Kömürü yaktık, dumanımızı havaya saldık.

Kanalizasyonu, dereye, denize...

Kaçak maden ocakları açtık, ormanları katlettik.

Hiç kimsenin sesi çıkmadı.

Sanki işgale uğramış bir kent gibiydik...

Ve bu hale geldik...

Zonguldak'ın kurtulması için gerçekten bir "Kurtuluş Savaşı" gerekiyor.

Ama düşmanı ayırt etmek mümkün değil.

Allah, sonumuzu hayır etsin...

Ayağa kalk Zonguldak...

AK Parti, iktidarı döneminde Zonguldak'ı teşvik kapsamına alsa, kentin sorunlarının önemli bir bölümü kendiliğinden çözülürdü.

Yeni yatırımlar olacağı için ulaşım ağı hızla tamamlanırdı.

Eğitim ve sağlık tesislerine yenileri eklenirdi.

İşsizlik önlenirdi.

Ama bu olmadı.

Olmadığı gibi göç hızlandı.

Eğitimde, siyasette kalite düştü.

Ve bu hale geldik.

Nelere şükrediyoruz, bir bilseniz!

Zonguldak'ın yeniden eski günlerine kavuşmasını bırakın, geriye gidişin durması bile bizi mutlu ediyor.

Umutlarımız, 16 Nisan referandumu sonrasına kaldı.

İnşallah, Türkiye genelinde yapılan hizmetlerden Zonguldak olarak biz de artık payımıza düşeni alırız.

Belirsizlik...

AK Parti'nin 15 yıllık iktidar dönemi, istikrar için iyiydi.

Ama son dönemde çok sık seçim olmaya başladı.

Referandum...

Cumhurbaşkanlığı seçimi...

Yerel seçim...

Genel seçim...

Referandum...

Şimdi bu referandumun sonucuna göre bir seçim daha çıkarsa...

İnşallah Türkiye, "seçim" derdinden kurtulur da, "geçim" derdine çare bulur.

İşadamları, ekonominin sıkıntılı olduğunu, 16 Nisan'dan sonra ne olacağını bilememekten yakınıyor.

Bu belirsizlik, iyi bir şey değil...

Belediye Başkanı duyuyor musun?

Köşemi yazarken, büronun telefonu çaldı.

Kısmet bu ya, ben açtım... Bir kadın...

"Beyefendi, Kadırga yokuşunun bir tarafı park olmuş. Karşıda inşaat çalışması var. Biz vatandaş olarak nereden yürüyeceğiz?"

Ne güzel bir soru, değil mi?

Şimdi bu soruyu, Zonguldak Belediye Başkanı Muharrem Akdemir'e soralım.

"Sayın Başkan, vatandaş nereden yürüyecek?"

Eğer umurundaysa...

Onlar kendini biliyor...

Bir dostum aradı. Hemen söze girdi:

"Geçen gün bir yerlerde bir yazı okudum. Size bir şeyler demeye çalışıyordu. Belki bilmiyorsundur. Bu kişi, çok uzun süredir ehliyetsiz araç kullanıyor. Alkolden kaptırmış ehliyetini... Kaçak elektrik ve kaçak su kullanıyor. Üstelik ruhsatı da yok. Bilgi, belge lazımsa 'alo' demen yeterli..."

Allah'ın sevgili kulu olduğuma inanırım.

Ve o yüzden hep sabırla beklerim.

Bana haksızlık yapan herkesin bir gün mutlaka bedelini ödeyeceğine inanırım.

Örnek verip kimsenin canını acıtmak istemiyorum.

Onlar kendini biliyor...