Hani birçoğumuzun ilgilendiği, büyük birçoğumuzun yanından bile geçmediği bir havaalanı meselemiz var ya bizim...

İşte o havaalanını, çok önemli bir isim yazdı.

Tufan Sevinçel...

Kimdir Sevinçel?

"Dünya etrafında uçan İlk Türk Pilotu (Circumnavigator-Circumaviator)" unvanına sahip olan Tufan Sevinçel, uçuş kariyerine 2001 yılında İstanbul Havacılık Kulübü'nde başladı.

2007 yılında Ticari Pilot ve Aletli Uçuş Brövesi alan Tufan Sevinçel, 2008 yılında ATPL (Havayolu Nakliye Pilotu) brövesine sahip oldu. Helikopter, deniz uçağı, kızaklı uçak ve planör bröveleri de bulunan Tufan Sevinçel'in tip eğitimi aldığı ve uçtuğu hava araçlarının listesi şöyle:

Airbus 319, 320, Antonov An-2, Bell 206 (Helikopter), Robinson R44 (Helikopter), Cessna 421(Çift Motor), Cessna 206 (Deniz Uçağı), Cessna 185 (Deniz Uçağı), T-34 Mentor, Cirrus GT3, Piper Warrior, Piper Arrow, Piper Cub, Piper Tripacer, Robin Aiglon, Dynamic WT9, Cessna 210 Centurion, Cessna 150, Cessna 152, Cessna 172, K13 (Planör), K21 (Planör).

[*] [*] [*] [*]

Pek çoğumuzun duyarsız kaldığı Zonguldak'tan uçak seferleri ve Zonguldak Havaalanı konusunda ne diyor Sevinçel?

Diyor ki:

"Yazılarımı okuyanlar zor meydanlara özel bir ilgimin olduğunu ve dünyada en tehlikeli olarak addedilen 15 havaalanı bizzat inip bu konu ile ilgili bir kitap yazdığımı da bilirler. Bahsi geçtiği zaman pilotların kanını donduran, soğuk soğuk terlemelerine yol açan Lukla, Narsarsuaq, Courchevel, El Alto gibi meydanlar teknik zorluklarının ötesinde meteorolojik şartlar açısından oldukça problemlidir.

[*] [*] [*] [*]

Geçen aylarda ülkemizdeki 'tehlikeli' sınıfına dahil edebileceğimiz 'Kahramanmaraş' ve 'Siirt' gibi havaalanlarını da kapsayan bir yazı dizisine başlamıştık. Çok ilgi çeken bu yazı dizisi sonucunda bu meydanlara şu anda daha güvenli RNAV yaklaşması başlatıldığı için Van'ı ilave etmemiştik. Bu sayede 'tehlikeli' sınıfına dahil edeceğimiz sadece Alanya Gazipaşa (LTFG) Meydanı kalmıştı. Fakat birkaç gün önce şu anda aktif olarak havayollarında uçan pilotlarla yaptığım bir sohbette, 'Zonguldak Çaycuma Havaalanı'nın bazı havayolları ve DHMİ tarafından tehlikeli bulunduğunu öğrendim. Açıkçası çok şaşırdım. Çünkü bildiğim kadarı ile Almanya merkezli bir havayolu 'tehlikeli' sınıfına dahil edilen Çaycuma Havaalanı'na çok fazla uçuş yapıyor ve yaptığı uçuşları kesmek yerine arttırmayı düşünüyor.

[*] [*] [*] [*]

Turboprop yolcu uçakları için tasarlandığı yaklaşma kartı incelendiğinde hemen anlaşılan bu havaalanına büyük gövdeli yolcu uçakları ilk inişlerini yaklaşma hattını ve alçalmayı tehlikeli hale getiren 235 metrelik Bostancılar Dağı tıraşlanınca başlamış. Bu son derece zor proje sonrasında Germania Havayolları, Saltukova'da bulunan meydana iniş yapıp, seferlerini yaz sezonları boyunca günümüze kadar devam ettirmiş.

[*] [*] [*] [*]

Bu durum bir paradoks gibi görünüyor. Ülkemizdeki havayollarının veya pilotların tehlike algısı ile yabancıların tehlike algısı arasında bu tür bir fark olması beni gerçekten çok şaşırttı. Eğer bir havayolu bir meydana operasyonel sebeplerle; yolcu eksikliği, meteorolojik şartların çetinliği vs. ile uçuşlarını kesiyorsa durumu anlamak mümkün. Ama buna karşın tehlikeyi ve bölgenin coğrafi koşullarını öne sürüp uçmuyorsa, o konunun iyice irdelenip sorunun kaynağını bulmak gerekir.

[*] [*] [*] [*]

Bu amaçla konuyu çok iyi bilen pilot arkadaşım Şeref Sezgin ile simülatörde bu meydana bir yaklaşma ve iniş yaptık. Yaklaşma ve iniş prosedürünün uygulanmasını kısaca sizlere aktarmak istiyorum. Yazacaklarım oldukça teknik ve sadece pilotlara yönelik olmasına rağmen en azından simülatör yaklaşması ve inişinin özellikle coğrafi ve meteorolojik koşulları ile ilgili kısmının okunması sizlere bölgenin durumu ile ilgili bir bilgi verecektir."

[*] [*] [*] [*]

Metin uzun...

Sonuç bölümünde ise şöyle diyor:

"Şimdi bu meydanın analizine geçelim. Görerek şartlar muhafaza edildiği ve yaklaşma kartındaki tüm kurallara uyulduğu sürece bu meydanı tehlikeli sınıfına sokmak tamamen yanlış olur. Bana göre buradaki durum biraz farklı; sorun pistin kısalığından ve genişliğinin kurallara uygun olmamasında kaynaklanıyor.

[*] [*] [*] [*]

Eğer bu meydana 'Kategori B'ye giren uçaklarla yolcu taşınacaksa, yani Airbus 318-319 veya Embraer 190 gibi, sorun yok. Ama buna karşın Boeing 737 gibi 'Kategori C'ye dahil bir uçakla yolcu taşınıp operasyon yapılacaksa, durum biraz değişiyor. Bu kategorideki uçakların bu meydana inmesi ve havayolu olarak yolcu operasyonu yapabilmesi için pist uzunluğunun 2 bin metre, genişliğinde 60 metre olması (Alçalma açısı 3 derecelik GP açısını geçmez ise) gerekiyor. Sonuç olarak 'Kategori C' sınıfı uçakla uçan ülkemizin havayollarının bu meydana sefer yapmaktan kaçınması, meydanın coğrafi ve meteorolojik koşullarından dolayı değil, tamamen operasyonel sebeplerden ve herhangi bir kaza anında karşılaşacakları zorluklardan kaynaklanıyor.

Fakat pisti uzatmak ve genişletmek, etraftaki tüm tepeleri tıraşlamak gibi pahalı inşaat projeleri yerine bu meydana 'Kategori B'ye giren uçaklarla operasyon yapmak daha doğru ve güvenli görünüyor."

[*] [*] [*] [*]

Bas bas bağırarak, "Uçak seferlerini başlatacağız" diyen Sayın Başbakan Binali Yıldırım'a, defalarca söz verip tutmayan, bir araya gelip THY Genel Müdüründen randevu bile alamayan iktidarın Zonguldak Milletvekillerine, havaalanı konusundaki tartışmalarda ses çıkaramayan siyasetçi, bürokrat ve STK'lara kızamıyoruz artık.

[*] [*] [*] [*]

Çünkü bu kent, gerçekten ayakta uyuyor!

İhanet şebekeleri aramızda...

Biz daha Zonguldak-Ereğli yolunu yaptıramadık ki, ne işimiz var uçakla?

Takın paraşütleri, atlayın aşağı!

Sendikacı!

Sendikacılığın tarifini yapacak değiliz, ama sendikacının duruşunun ne kadar önemli olduğunu hatırlatmak isterim.

Sendikacının ve sendikacılığın olmazsa olmazlardan birinin dik durmak olduğunu unutmamak gerekir.

Ülkemizde ve kentimizde kaypaklık, küresel sermaye kabul edildiği için sendikacıların da siyasetçilere benzemesi normal.

Belki de bizim sendikacılarda en fazla olması gereken şey bu.

Kısa ve öz...

Sendikacı, Madenci Anıtı'nda kükreyip, akşam da iktidar partisi milletvekilini arayarak, "Yahu orada öyle konuşmak zorundaydım" diye boyun bükmez.

Milletvekili ararsa da, aynılarını yüzüne söyler.

Belediyenin önü...

Zonguldak Belediye Başkanlığı binasının olduğu yeri ve önündeki manzarayı bilenler bilir.

"Belediye" dediğin önünde bir meydanı olur.

Hadi o da yok, önü otoparka bırakılmaz.

Şaşırıyoruz.

Üzülüyoruz.

Yazıyoruz.

Olmuyor... Olmuyor... Olmuyor...

Başkanlığın kapısının dibinden yol geçiyor.

Yolun yanında küçük bir cep var.

Orası da ücretli otopark...

Başkan Muharrem Akdemir yukarıdan bakıyor.

Meclis üyeleri dışarıdan bakıyor.

Başkan yardımcıları yukarıdan bakıyor.

"Yahu arkadaş, biz ne yapıyoruz? İyice saçmaladık" diyen yok.

Varsa da onları duyan yok.

Buralara çeki-düzen vermek bu kadar zor olmamalı.

Halkın yaşamını kolaylaştıracak, yolları, kaldırımları disiplin altına alacak kararlar alıp onları kimseye taviz vermeden uygulamak bu kadar zor olmamalı.

Öyle değil mi Erhan Bey?

Öyle değil mi Şenol Bey?

Öyle değil mi Muharrem Başkan?