Zonguldak'ta her şey güllük-gülistanlık...

Dereden denize pok değil, parfüm akıyor!

İşsizlik filan da kökünden çözüldü!

TTK'nın üretimi arttı!

Belediye başkanlarımız mükemmel!

Hiç birinin yanlışı yok! Acayip güzel çalışıyorlar!

Hele milletvekillerimizi görseniz, Zonguldak için yırtınıyorlar!

Gece-gündüz çalışmaktan anaları ağlıyor!

Herkesin işini karşılıksız yapıyorlar!

Her gelene yemek ısmarlıyorlar!

Zonguldak, teşvik kapsamına alındı, küçük detayları kaldı!

Yollarımız kaymak gibi!

Tünellerimiz tüp geçit oldu!

Mithatpaşa Tünelleri de bitti aslında!

Tünelde çalışan işçilerden birisi içeride gaz çıkartmış, o gazın boşalmasını bekliyorlar!

Aslında yurt içi seferler başlayacak!

Ama "oradan bu mevsimde göçmen kuşlar geçiyor" diye bekletiyorlar!

Yoksa çoktaaaaan uçtuyduk biz!

Zonguldak Arena yapılacaktı!

"Taklit olmasın" diye yapmadılar!

Öyle Zonguldak'ta atama-tayin işlerinden filan bir karşılık beklenmiyor!

Hepsi öpücükle yapılıyor!

Karayolu müteahhidinden kimse para istemedi!

Müteahhit, Karayolları Genel Müdürlüğüne şikayet edilmedi!

Hepsi bu gazetecilerin uydurması!

İşadamları ile siyasetçiler birbirine sövmedi!

Hamam, sauna, masaj, ginseng işleri de olmadı!

Zonguldak siyasetçileri, seçimlerde tüm masraflarını ceplerinden karşıladı!

Boğazlarından bir kuruş haram lokma geçmedi!

Daha ne olsun?

Böyle güzel bir şehir, dünyanın neresinde var?

Değil kuru fasulye yemek,

sizinle tuvalete gitmem!

AK Parti Zonguldak Milletvekili Hüseyin Özbakır'a yakınlığıyla bilinen Yasin Hamzaçebi, iki de bir, "Bana gazetesini, televizyonunu satmak istiyor. Almadığım için beni yazıyor" diyor ya!

O konuya bir açıklık getireyim.

Bir gün büroya Vergi Dairesinden arkadaşlar geldi.

"Şikayet var, bir aboneye ve bir reklam verene fatura kesmemişsiniz" dediler.

Abone defterine baktılar, öyle bir abone yok!

Reklamlara baktık, öyle biri yok!

Bizi kim şikayet etmiş, biliyor musunuz?

Tabi ki, Yasin Hamzaçebi!

Ve yanında çalışan bir kadın... Sonradan onunla evlendi!

Vergiciler gidince, Yasin Hamzazçebi, kardeşi Levent'i de almış, koşa koşa büroya geldi!

Yeminler ediyor, "Ben şikayet etmedim" diye! Özür diliyor.

Bizimle diyalog kurabilmek için Vergi Dairesine şikayet ediyor!

Ve sonra... Zonguldak Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Derya Akbıyık ile aramızda, "Yasin yazılarından çok rahatsız. Gazete alacak" muhabbeti geçiyor. Ben de, "İstiyorsa televizyonu satayım" diyorum. Televizyonun fiyatını yüksek buluyor. Gazeteyi istiyor.

Hatta, "Gazeteyi sat bana..." diye iki kez söyledi.

Kendisine, "Satılık gazetem yok. İstersen televizyonu satayım" dedim.

Aramızdaki tüm diyalog bu!

Ama dostlarımın Yasin konusunda uyarıları olduğu için, "Parayı peşin isterim" dedim.

Anlayın yani! Şimdi ne zaman sıkışsalar, "Bana gazetesini, televizyonunu satmak istedi. Almadım, o yüzden yazıyor" diyor ya! Oysa ben Yasin'i bu işlerden çok önce yazmaya başladım!

Üç milletvekili ile bir araya gelme arzum filan da yok.

Ben istediğim milletvekili ile bir araya gelirim, istemediğimle gelmem.

Sizinle değil kuru fasulye yemek, tuvalete bile gitmem!