Ashab...

Peygamberimizin arkadaşları...

Abdullah bin Cabir...

Ashabtandı...

Bir rüya gördü:

- Büyük inekler, küçük inekleri sağıyor.

Hastalar, sağlam insanları ziyaret ediyor.

Kuru çay kenarında yem yeşil bahçeler.

Minberde koca koca putlar duruyor.

Uyandı.

Bu sıradan bir rüyaya benzemiyor.

Bunu yoracak kimse de öyle olmalı.

İlk aklına Hz. Ali geldi.

İlmin kapısı...

Güvenilir...

Bunu ancak en güzel o yorar.

Çıktı yola...

Vardı Hz. Ali'nin yanına...

Rüyasını anlattı.

Anlamını sordu.

Hz. Ali, önce Allah'a sığındı.

- Yanlış yorumdan Allah korusun.

Sonra başladı anlatmaya...

- Bir... Büyük ineklerin küçük inekleri sağması...

Yetki ve mevkilerini halkı soymak için kullanan görevliler.

Amirler, memurlar...

Seçilmişler.

Tüm yetkililer...

Elinde soyma imkanı olan...

Ve soyanlar...

- İki... Hastaların sağları ziyaret etmesi...

Yoksulların hallerini arz etmek için zenginlerin peşinde koşması...

Zenginlerin yoksulu unutması...

Zekatı unutması...

Allah'ı unutması...

Ve fakirlerin el açması...

Zenginin malından hakkını istemesi...

- Üç... Kuru çay kenarında bulunan yemyeşil bahçeler...

Uzaktan veya dışarıdan bakıldığında çok büyük zannedilen...

Esasında içleri kupkuru çölden ibaret olan ilim adamları...

Reklam ile ünlenen hocalar...

Alimler...

İçi boş...

Hava-cıva insanlar...

Ele veri talkını...

Kendi götürür salkımı türünden olanlar.

- Dört... Minberde duran koca koca putlar...

Layık olmadığı halde ilmin, dinin ve devletin yüce makamlarına yükselmiş kimseler...

İçi boş...

Liyakatsiz...

Cemaatle...

Siyasetle...

Gösterişle...

Rüşvetle...

Yalan ve talanla...

Birilerinin el vermesiyle...

Bir yere gelenler.

Kapıcıdan tutun...

Meclise kadar yolu var.

[*] [*] [*] [*]

Devir değişir...

İnsanlar değişmez.

Zaman değişir...

Fesat değişmez.

Çağ atlarız...

Hırsızlık değişmez.

Vesaire...

Saymakla bitmez.

O gün ne vardıysa...

Bugün de var.

Her devrin zalimi...

Her devrin mazlumu var.

Ve her ne vakit zalim çıkarsa...

Karşısına bir de adil çıkar.

Bize düşen.

Doğru yerde yol almaktır.

Yer almaktır.

[*] [*] [*] [*]

Mizanda kimse kimseyi tanımayacak.

Ne servet bırakmak için çırpındığı evladı babayı tanıyacak...

Ne ömrünüzü adadığınız evladınız sizi...

Ve Yüce Mevla soracak:

Rabbin kim?

Dinin ne?

Peygamberin kim?

Kitabın ne?

Kıblen neresi?

Vesaire...

Devam edecek.

Ömrünü nereye harcadın?

Kazancını nereden elde ettin?

Nerede harcadın?

Ve bugün yalan söyleyen...

İftira atan...

Vesaire...

Dil susacak.

El-ayak konuşacak.

[*] [*] [*] [*]

Bizim bildiğimiz...

Kaç daire aldığımızı...

Tadilatını kimlere-nasıl yaptığımızı...

Hangi arabaya bindiğimizi...

Çocuklarımıza ne kadar servet bıraktığımızı...

Sonra soracaklar.

Neden?

Hak...

Kul hakları...

Onlar ortaya serilince çıkacak.

Ve er ya da geç.

Bu hesap ödenecek.

[*] [*] [*] [*]

Ne diyor Yunus Emre...

- Ateşe dayanacağın kadar günah işle...

Allah, doğru yolda gitme gayretinde olanlara yardım etsin.

Cümlemizi ateşten korusun.