Cumartesi günkü manşetimiz ´Kırmızı Alarm´ oldu.
Türkiye´nin dört bir yanında sel uyarıları yapılıyor.
Belediyeler, yerel yönetimler önlemler alıyor.
Zonguldak´ın iki koldan gelip tek bir yerde birleşen deresi var.
Adı Acılık!
Zaten yer yer alttan atılan betonla üstten kurulan köprülerle yer yer ciddi daralmalar var.
Yıllar önce sel felaketi yaşandığında bu daralmalar yoktu ve derenin her yanı açıktı.
Gazetecilik görevimiz gereği sel uyarıları üzerine derede ne var ne yok bir bakalım dedik.
İyi ki de baktık.
Siz de bakın 3. sayfadaki fotoğrafa.
Asma Deresi&[#]8217;nden gelen atıklar kentin göbeğindeki köprünün hemen önüne büyük bir duvar örmüş.
Yaklaşık 3 metre genişliğinde. Yer yer 1.5 metre üzerinde. Köprünün adlında adalar oluşmuş. Yer yer 50-80 cm arasında yükseltiler bunlar.
Çaydamar tarafından gelen dere üzerinde köprünün hemen önünde yine 1.5 metreye varan büyük yarımadalar oluşmuş.
Gazetecilerde adettendir.
Bir yerde bir eksiklik, bir hata, bir kasıt ve ihmal varsa çözüm için topu Vali ve Belediye Başkanlarına atarız.
Onlar da gazete haberinden yola çıkarak durumun incelenmesini isterler.
Ve gereken yapılır..
Gazeteciliğin getirdiği sorumluluk duygusunu böylece yerine getirmiş oluruz.
Ancak böyle mi olması lazım?
Cumartesi günü soruna duyarlı davranan tek kişi Gazeteci ve Belediye Meclis Üyesi sıfatıyla Bahaddin Arı oldu.
Vali ve Belediye Başkanlarının buraları görmesi her zaman mümkün değildir.
Onlar sorarlar.
"Sel baskınlarına karşı önlemler alındı mı?" diye.
Memur, ve daire müdürleri ´Alındı´ derler geçerler karşıya.
Türkiye bir haftadır ´sel´ diye bas bas bağırıyor.
Zonguldak da tehlikeli bölgelerden.
Büyük ihtimalle önemli bir şey olmayacak!
Ame yetkililer böyle düşünemez.
Önlem almak zorundalar.
Zonguldak Belediyesi´nin kaç tane müdürü, Zonguldak Valiliği´nin kaç tane daire müdürü var. Sanırım bu dereyi hala Vali Bey´in ve Belediye Başkanı´nın görmesini ve talimat vermesini bekliyorlar!
Yazık. Çok yazık!
Allah aşkına.
Bunlar hangi devletin memuru?


Mizah yazarları ve karikatüristler


Karaelmas Gazeteciler Derneği´nin iftarının ardından gerçekleştirilen paylaşım toplantısında meslektaşlarımız çok önemli şeyler ifade ettiler.
Karikatürist Mete Arif Tokmak, gazetelerin bu bağlamda yaşadıkları boşluklara dikkat çekti.
Zonguldak´taki birkaç karikatüristin yaşadığı zorluklara dikkat çekti.
Yeni Adım´da Şerif Cihan´ın haftada bir gün tam sayfa yayınlanan karikatürlerinin eski günleri hatırlatarak eskiye dönüş özlemini canlandırdığını vurguladı.
Karikatüristlerin ve mizah yazarlarının önemsizleştirilmesine haklı bir vurgu yaptı. Yerel mizah ve karikatürün canlandırılması için yeni bir umut ve tartışma başlatıldı.
Devamını getirmek yine bizlere kalıyor.


Siyasi yağmacılar!


Bizim politikacılar nerede bir fırsat var, oraya giderler.
Selden sürüklenen tabak çanağı kapan vatandaşa ´yağmacı´ deme gafletine düşen medya, sel sonrası gidip kameralar önünde boy boy poz veren, karşı partiye çatan politikacıların yaptığı yağmacılığı görmezden gelir.
Önemli olan sorun olduktan sonra değil, sorun olmadan gazetecileri alıp bu tehlikeye dikkat çekebilmektir.
Bunu pek yapabilen yok.
[*] [*] [*]
Mesela şimdi aynı konu Zonguldak´ta var.
Halk adına siyaset yapmak için politikaya soyunduğunu söyleyen İl ve İlçe Başkanları, Acılık Deresi´nde ortaya çıkan manzarayı bugüne kadar görmemiş.
Ondan sonra gelecekler, halk adına politika yapacaklar.
Hangisi?
Hangi yüzle?
Siyasetçinin önceden konuşanına diyecek lafımız yok.
Ama sonradan konuşup seçmen yaratmaya çalışanına yağmacı demekten başka bir şeye dilim el vermiyor!
Böyle politikacı mı olur?
Böyle yerel politika mı olur?
Nerede sorumlu ve duyarlı İl Başkanları?
İlçe Başkanları?
Partililer?