AK Parti Zonguldak Milletvekili Hüseyin Özbakır, giderek çamura saplanıyor.

Yılların Başsavcısı, hukukçusu olabilir.

Ama siyaset başka bir şey...

Başsavcı-gazeteci ilişkisi ile siyasetçi-gazeteci ilişkisi de başka bir şey.

Hüseyin Özbakır bu iki işi birbirine karıştırıyor.

En ufak bir eleştiride, "Dava açacağım" diyor.

Aç dava! Açmadığın bir şey mi?

Bu işler öyle dava açmayla olsaydı, Erdoğan Demir, Halkın Sesi'ni susturabilirdi!

Susturabildi mi?

Gazeteciyi dava ile susturamazsınız. Oturup konuşacaksınız, orta yol bulacaksınız.

Gazetecinin elinden gazetesini alsanız, yeni gazete kurar.

İnternet sitesini kapatsanız, yeni internet sitesi açar.

Olmadı, Yılmaz Kaldırım gibi Facebook'tan yazar.

O imkanı bulamasa, senin geçeceğin yola yazar, duvara yazar, her halükarda yazar.

Hüseyin Özbakır'a kimin akıl verdiğini, kimlerin yönlendirdiğini tahmin edebiliyorum.

Onların düşüncesi şu: Hüseyin Özbakır ne kadar sıkışırsa, bize o kadar yanaşır. Bizde işimizi gördürür, yolumuzu buluruz!

Husumeti derinleştirmek, Hüseyin Özbakır'a bir şey kazandırmaz.

Sakın yanlış anlaşılmasın. Bu satırları Hüseyin Özbakır'dan korktuğumuz için yazmıyoruz.

Bilhassa korkmadığımızı, basınla bu şekilde mücadele etmenin doğru olmadığını anlatmak için yazıyoruz. Üstelik Hüseyin Özbakır, Erdoğan Demir ve Haydar İlkbahar ile oturup kuru fasulye yiyebildikten sonra bizimle oturmasında ne sakınca olabilir?

Bu üçlünün birbiri hakkındaki düşüncelerini, Zonguldak kamuoyu yakından biliyor!

En azından ben Hüseyin Özbakır'ın, Erdoğan Demir hakkında; Erdoğan Demir'in, Hüseyin Özbakır hakkındaki düşüncelerine tanığım!

Haydar İlkbahar'ın Hüseyin Özbakır hakkındaki düşüncelerine tanık olan yakın dostlarımız var. Ben kendisine buradan bir kez daha çağrı yapıyorum.

Hüseyin Bey, bizimle kavga etmeyin.

Bu tavır ne size, ne Zonguldak'a bir şey kazandırmaz.

Bir siyasetçi, bir gazeteci için, "Daha ne yazacak?" demez.

Gazeteci her zaman yazacak bir şey bulur.

"Böyle devam et, benim için sorun yok" diyorsanız, valla bizim için de sorun yok!

Bir küçüğünüz olarak buradan size çağrımı yineliyorum.

Gelin sizi yanlış yönlendirenlerin oyununa gelmeyin.

Maden şehitlerine, "Sonbahara kadar sabredin" diyorsunuz...

Kuru fasulyeyi İlkbahar'la yiyorsunuz...

Afiyet olsun Hüseyin Bey...

Turpcu'yu aramış...

CHP Zonguldak Milletvekili Şerafettin Turpcu, Devrek'teki şehit cenazesinde yaşanan rezaleti sosyal medya hesabından kamuoyuna duyurdu.

Ben kendisini aradım. Bu milletvekilinin Hüseyin Özbakır olduğunu söyledi.

Zaten Pusula'nın haberinden sonra Hüseyin Özbakır, Şerafettin Turpcu'yu aramış.

İkisi konuşmuşlar.

Peki, Hüseyin Özbakır'ın "Tamamen iftira! Gerekli davayı açacağım" sözleri ne olacak?

Kendisi her konuda olduğu gibi bu konuda da bizi suçladı.

Bizleri yalancı konumuna düşürmeye çalıştı.

Bize dava açmasında hiçbir mahsur yok.

Yapmadığı şey değil. Açsın bakalım...

CHP Zonguldak Milletvekili Şerafettin Turpcu'nun mahkemeye gelip tanıklık yapacağını biliyorum. Bu davayı da diğer davalar gibi Ankara'da açarsa iyi olur!

Sayesinde eş-dost ziyaret etmiş oluruz.

Ahmet Demirci'yi aradım...

Genel Maden İşçileri Sendikası (GMİS) Genel Başkanı Ahmet Demirci, dört gazetecinin sorularını yanıtlamış.

Açıklamaları bizim gazetemizde ve internet sitemizde de haber oldu.

Dün Demirmedya, Ahmet Demirci'nin bizleri yalanladığını iddia eden bir haber yapmış.

Kamera görüntüleri ortada...

Yani görüntü kaydı var.

Var olan görüntüyü biz nasıl çarpıtacağız?

Görüntüleri dün bir kez daha yayınladık internet sitemizde...

Bu arada, Amasra'da bir toplantıda olan Ahmet Demirci'yi aradım.

"Sözlerimi aynen tekrarlıyorum. Size yaptığım açıklama doğrudur. Ben sizleri yalanlamadım. Cem'in kulağını çekerim" dedi...

Aslında kulağı çekilecek kişi Cem değil, ama!

Neyse...