Sel felaketine ilişkin haberleri izliyoruz.
Sel her şeyi önüne katmış sürüklüyor.
Asil Türk vatandaşı selde sürüklenen koliye bir panter edasıyla atlıyor.
Olağanüstü kareler bunlar.
Gerçek bir Türkiye manzarası.
İşte biz buyuz!
Bir timsahın göç zamanı nehrin karşısına geçmeye çalışan zebralardan birini kapması gibi.
Yada bir panterin bir Antilop´un boynundan yakalayıp devirmeye çalışması gibi bizim vatandaşımız yakaladığı koliyi sele bırakmamak için altta kalsa da direniyor.
İşte gerçek bir milli mücadele ruhu!
Televizyonların muhabirleri sanki bu ülkede yaşamıyorcasına bas bas anlatıyorlar.
Efendim neymiş insanlar yağmalıyorlarmış.
Selle kaçan top, tüfekle, tabak çanağı toplamaya çalışan vatandaşı yağmacılıkla suçluyorlar.
Ne yani.
O güzelim, tabak çanaklar, buzdolapları, dev LCD ekranlar milli servet değil mi?
Kimse dokunmasın da boşa mı gitsin?
Fırsat bu fırsat.
Ne tutarsan kar.
Yağma dedin mi insanlar depolara girip alıp götürmeliler.
En azından yağmacı diye gösterilenler selden kaçanı yakalayanlardı.
Selde kaçanı yakalamak ne kadar yağma sayılır?
Kaldı ki insanlardan ayaklarına gelen fırsatı tepmelerini bekleyemezsiniz!
Gül gibi porselen takımları.
Yıka yıka kullan!
Hayatlarında bulamayacakları bir fırsat bu.
Ülkenin sosyal yapısını dosdoğru gösteren bir fotoğraf.
Aferin o insanlara.
Onlar o azgın selin içine atlayıp kahramanca kaçanları yakalamaya çalışmasa kendimizi aldatmış olacaktık.
Kimse onlara kızmasın.
Kimse insanların ser sefil yaşarken selden gelip geçene seyirci kalmasını beklemesin!


1923´ü kim, neden söktü?


Zonguldak Devlet Hastanesi´nin işlevliği Atatürk Devlet Hastanesi´ne devredildi. Zonguldak Devlet Hastanesi´nin akıbeti konusunda ciddi teoriler var. Hastanenin bir özel sağlık kuruluşuna satılacağı dedikoduları ortada dolaşıyor. Bu süreçte küçük ama önemli bir detay gözlerden kaçıyor. Hastane binasının ana kapısının üzerinde bulunan ve binanın yapım yılını gösteren ´1923´ yazılı prinç levha sökülüyor. Neden? Biri bunu açıklasın.


Rıfat Dağdelen´e teşekkür ediyorum


TTK Genel Müdürlüğü bir süredir dile getirdiğim iddialarla ilgili bir açıklama göndermiş bu açıklamaya da dün yer vermiştim.
Yalan yok.
Biraz geç oldu.Kurumun basın merkezinde değerli dostlarımız var.Ancak nedense pek aktif edilemiyorlar. Kurumun basın merkezi çok daha hızlı ve pratik çalıştırılabilmeli.Erdemir, Ereğli Belediyesi ve GMİS buna en güzel üç örnek.Genel Müdür Rıfat Dağdelen´e yanıt için teşekkür ediyorum.
Medya da yer alan iddialar ve sorularla ilgili daha hızlı yanıt verilebilirse bütün arkadaşlarımız için kolaylık olur.


Zonguldaklı yağmacılar


Zonguldak ne yaptı etti adını duyurmayı yine başardı. Eskiden Zonguldakspor maçlarında kavga yaşanınca kulüp yöneticileri gazetecilere gider haber yapılmasının Zonguldak aleyhine olacağını söylerdi.
Kimse oyunbozanlık yapmazsa (!) görüntüler kanallara gönderilmez olaylar saklanırdı.
İstanbul´daki sel felaketinin ardından gözaltına alınan yağmacılar arasında Zonguldak´tan minibüsle gelen bir ekibin de olduğu haberi bomba gibi düştü.
Bir çok kişi bu haberlere karşı tutum sergilenmesini istedi.
Ne yapacaktık.´Bu iş Zonguldak´a atılmış bir leke´ mi demeliydik.
Öncelikle haberin kaynağına bakmak lazım.
Küçükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı, selde meydana gelen ölümlerle ilgili soruşturma başlattı. Bu da yetmedi;
´Gözaltına alınanlar arasında Zonguldak´tan minibüs tutup gelen bir grup da var´ denildi.
Türkiye´ye rezil olduk. Ama içimizdeki cinliği saklamanın da bir anlamı yok.
Bir grup Zonguldaklı bu iş için İstanbul´a gittiyse gerçekten akıllıca bir taktik.
Memleketin böyle müteşebbis ruhlu insanları varken bu memleket neden bu kadar geri kaldı anlayamıyorum.