ESKİ YILLARDA

- Eskiden hazır elbiseler çok pahalı ve kısıtlı olduğundan kadınlar elbiselerini kendi dikerdi.

- Gazocağı ve tel dolabımız vardı. Anneler, tıkanan gazocağını, ucunda kılcal tel olan bir aletle açmaya çalışırken habire söylenirdi.

- Banyoda tuhaf bir soba vardı ve tuhaf bir yakacakla ısıtılırdı.

- Banyomuz kurnalıydı, hamam tasımız vardı.

- Naylon terlikler çıkmadan önce tuvalette takunya bulunur, ve herkesin ayağına olması için en büyük numara seçilirdi.

- Okul kapısında ayva, şam tatlısı,macun şeker,susamlı şeker,pamuk helva,kestane satılırdı.5 kuruşa ince bir dilim şam tatlısı,alırdık.

- Renkli patiskadan dikilme beli lastikli külotlarımız vardı. Artık yünlerden örülen fanilalara, nazardan korunmamız için muska takarlardı !!

- Okul açılacağı zaman Sümerbank ayakkabıları alınır, çok sevdiğim modeller için de bayramı beklemem söylenirdi.

- Bayramlarda, kıyafetlerimiz ve yeni ayakkabılarımız başucumuzda dururdu.Bazılarımız koynuna alır, yatardı.

- Uyduruk oyuncaklarımız vardı. Hatırlı bir kişiden çok güzel bir oyuncak araba veya bebek geldiği zaman, bozulmaması için kaldırırlır, bize verilemezdi !! Biz ona o bize bakardık.

- İlkokulda kızlar sepet kadar kurdele takardı. Ne kadar kabarık ve büyük olursa o kadar makbuldü. 2 kafa gezerlerdi !!

- Çocuklar doğduğunda telefon başvurusu yapılırdı. (Telefon sırası 8-10 yılda gelirdi.)

- Telefonun ve radyonun üzerine dantel örtü konurdu.

- Babalarımızın gömlek yakaları, bizim okul yakalarımız pazar akşamları kolalanırdı.

- Genellikle herkes pazar günleri yıkanırdı!! banyo kazanı merasimle yanar, banyolar yapılır çamaşırlar yıkanırdı.

- Filmler, sokak sokak dolaşan arabalardan bağırarak duyurulur, reklamı yapılırdı.

- Sokaklardan, yoğurtçu, yorgancı, kalaycı, dondurmacı, eskici, bileyci , sülükçü(!!) geçerdi.

- 25 kuruşa Bisiklet kiralar, ''şans kader kısmet talih niyet 5 kuruş'' diye bağıran ve yuvarlak delikleri kazıtarak ilkel piyango çektiren çocukların peşine Fareli Köyün Kavalcısı gibi takılırdık

- Herkesin en güzel ve en büyük odası misafir odası olarak ayrılır, kapısı kapatılırdı. Sonra da tüm aile küçük bir odaya tıkılınır, hayat geçirilirdi.

- Radyo en kıymetli eğlencemizdi. Orhan Boran ve Yuki kaçırılmazdı . Uğurlugil ailesindeki Arap Bacı'ya herkes hayrandik.

- İlkokulda okuma bayramı, kurdele bilmezdik. Herkes okurdu, kimse de bayram etmezdi.

Aşı oluncağı zaman tek iğne ile neredeyse koca sınıf bitirilirdi. Aids henüz çıkmamıştı, eşcinsellik duyulmamıştı.

- Okulda, Kürt ,Türk, Ermeni, Yahudi, köylü, şehirli bilmezdik. Kimse kimseye böyle garip soru sormaz, merak dahi edilmezdi.

- Herhangi bir sebeple götürülen hediye paketini açmak, geleneklerimize aykırıydı, ayıptı. Misafir gidince ilk iş onu açmak olurdu.

- Misafirlikte ne kadar aç olursanız olun, ikram tabağındakileri bitirmek de ayıptı. Görgülüler bir lokma mutlaka bırakır, görgüsüzler hepsini yerdi.

- Dondurma mayıs sonunda çıkar, annem temmuza kadar izin vermezdi.

- Erkek çocuklar misket, kuka,bezden yapılmış topla futbol oynarlar;kızlar daha çok ip atlarlardı.

- Kız ve erkek çocukların en sevdiği oyun Saklambaç ve 7 adet kırık testi parçasının üst üste konularak önce topla yıkılıp sonra tekrar dizilmesi suretiyle oynanan Dalya diğer adıyla dombik oyunu idi.

- Sokakta oynarken en sevdiğimiz yiyecek, bir dilim taze ekmek üzerine sana yağı ve toz şekerdi.

- Külotlu çoraptan önce tüm kadınlar jartiyer kullanır, yaşlılar, baldırlarına lastik takardi.

- Fotoğraflarda gülmek laubalilikti. Pek çok kişinin düğün resimleri cenaze törenlerini andırırdı. Ağır, vakur ve ciddi olmak önemliydi.

- Anneler, vapurda, trende, otobüste rahatlıkla bebek emzirirlerdi.

- Çarşıda, pazarda anne ve babamızdan bir şey istemek ayıptı. Ancak sorulursa yanıtlardık. Canımız istediği halde çoğunlukla da red ederdik.

- Defter-kitap kaplama kağıtları ya kırmızı ya da mavi olurdu.

- Gazete kağıtlarından kese kağıdı yapar, undan yapılmış tutkalla yapıştırırdık.

- 'Bir maniniz yoksa annemler bu akşam size gelecek ' bir teklif değil, bir kararın iletilmesi gibiydi. Bu soruya 'hayır' demek mümkün değildi, adetlerimize göre ayıptı. Önemli bir program varsa (bilet, başka ziyaret vs) derhal iptal edilir, aile telaş yumağına dönerdi...


ESKİ BAYRAMLARDA

"Nerde o eski bayramlar..." diye söze başlamak çok yaygındır, bilirsiniz. Özellikle yolun yarısını geçmiş insanlar sık kullanır. Yeni nesillere çocukluğunda duydukları bayram heyecanını anlatırlar. Bayramlıklardan, yeni alınan ayakkabının yatağın başucuna konmasından, bayram ziyaretlerinden vs. söz ederler. Zamane bayramlarının eskisi kadar heyecan vermediğini söylerler.

Bayram ve yılbaşı yaklaşınca çarşının belirli yerlerine kartpostal ve tebrik kartları satış stantları kurulur, seçim yapılırken duyulan heyecan ve mutluluklar yüzlere yansırdı. Alıcısını mutlu edecek kart seçilip arkasına kısa kutlama mesajı yazılarak postaya verilirdi. Aynı şekilde alınan tebrik kartları da aynı özenle okunur, seçilen fotoğraflar dakikalarca incelenirdi.

Evet, eskiden yeni giysiler, yeni ayakkabılar, bol harçlıklar hep bayramda nasip olurdu. Anneler yeni elbise alacak durum ve kumaş yoksa, kendi elbiselerini bozar çocuklarına yeni elbise yaparlardı. Elbiseye mutlaka bir çiçek, bir kuş nakışı işler bayram sabahına hazır ederdi.

Şimdi her gün kendilerine ve çocuklarına yeni bir şey alıyor insanlar. Kendine ait kredi kartı olmayan çocuk bulmak bile zor artık.

Eski bayram sabahlarında her gün tepelerinde olduğumuz anne babalarımızla, anneanne, babaanne ve dedelerimizle o gün araya (sadece birkaç dakikalığına da olsa) ilginç bir mesafe girerdi. Sabah-sabah güzel ve şık giydirilmiş bir şekilde büyüklerimizin elini öperken hiç görmeye alışık olmadığım hafif mağrur bir hava olurdu ve olduklarından büyük görünürlerdi gözümüze. El öpmeler sonrası bir gün önce yalvarmama rağmen verilmeyen miktarda harçlıklar ellerimize sıkıştırılır, biriktir istediğin bir şeyi sonra bu paralarla alabilirsin denirdi. Ganimet!!!

Bütün gün bin bir çeşit çikolata yerdik. Az ye, şeker çok zararlı diyip duran büyükler o gün çikolata ikramında ve ısrarda yarışırdı. Büyüklerimizin özenerek giydirdiği elbiselere bulaştırınca evin her köşesinde demirbaş olan ıslak bez mendillere koşulur leke yer etmeden silinmeye çalışılırdı. O zaman yoktu ki leke silgileri

Eskiden bizim heyecanımız, bayram sevincimiz şimdiki gibi bu kadar ucuz muydu? Üç-beş kuruş para, bir-iki kat giysi için mi o kadar seviniyorduk? Zamane bayramları artık her şeyi her an elde edebildiğimiz için mi böyle sönük? Yoksa başka-başka sebeplerden mi

Bir arkadaşım "bayramın ne gün olduğunu" soruyordu. Aile üyelerimin hiçbirinin yatmadan önce sabah için giysi hazırladığını görmedim. Eskiden günlerce anons edilen bayram özel programlarına son yıllarda rastlamaz olduk.

ARTIK BAYRAMLAR TATİL OLARAK ALGILANIYOR

Çalışanların, beyaz yakalıların büyük çoğunluğu soluğu tatil beldelerinde alıyor. Varlıklıların çoğu da yurt dışında geçiriyor.

Gelir seviyesine ve sosyal statüdeki yerine göre insanların bayrama bakışı çeşitleniyor.

Kent yoksulları, dar ve orta gelirliler ya kentte kalıyor ya da denklediği üç beş kuruşla aile büyüklerinin olduğu kentlere doğru yola çıkıyorlar.

Yani bayramlar eskisi gibi yaşanmıyor.

Çocukken, büyük bir heyecanla bayramın gelmesini beklerdik.

Günler geçmek bilmezdi.

Yeni elbiseler sadece bayramda, bir de düğünlerde giyilirdi.

O yüzden doğru dürüst giyemeden küçülür ve birilerine verilirdi.

Bayramın ilk günü çocuklar aile büyüklerinin elini öptükten sonra, tüm komşuları tek tek dolaşırdı.

Para toplamak mutlu ederdi ama asıl olan saygı ve sevgiydi!

Zaten mendil verilirdi çocuklara, bir de şeker.

Kalabalıklar, misafirlikler, misafir ağırlamalar.

Şimdi öyle mi?

Her dini bayram öncesinde içimi derin bir hüzün kaplar.

Anneler bayram öncesi börek açarlardı, tepsi-tepsi börekler, tatlılar.

Sahiden de büyüklerin sayıldığı, küçüklerin korunduğu günlerdi.

Şimdi ne büyükler sayılıyor; ne de küçükler korunuyor.

Bir şiddet sarmalındayız.

Bir türlü çıkamadığımız bir döngü!

Artık sokaklar çocuklar için güvenli değil.

Zaten apartman ve sitelerde kimse kimseyi tanımıyor.

İnsanlar çocuklarını komşularından bile esirgiyor. Bence de çok haklılar. Kimin ne olduğunu bilemiyorsunuz ki!

Şimdi ise bir şeyleri bulup insanlara biraz umut, biraz moral vermek için adeta tırmalıyoruz.

Bayram tadında bir bayram geçirmeniz ve yolunuzu bekleyen kalpleri ziyaret etmeniz dileklerimle.

Yardımcı kaynaklar...

Zonguldak Nostalji

Zonguldaknostalji.com

Onedio.com

Sabah.com

Gül kolaylı

Ali Kırlı