Behlül Dana, Harun Reşid'den görev ister.

- Sana çarşı-pazar ağalığını (denetimini) verdim.

Behlül hemen işe başlar.

İlk olarak bir fırına gider.

Birkaç ekmek tartar.

Hepsinin gramajı eksik.

Fırıncıya sorar:

- Hayatından memnun musun?

- Hayır.

- Geçinebiliyor musun?

- Nerdee!

- Çoluk-çocuğun nasıl?

- Anlaşamıyoruz... Çalışmıyorlar.

Ve daha ne sorduysa, hepsine olumsuz yanıt alır.

Behlül, ona bir şey demeden oradan ayrılır.

Başka bir fırına girer.

Orada da birkaç ekmek tartar.

Hepsinin gramajı fazla.

Ona da benzer sorular sorar.

Adam hayatından memnun.

Mutlu.

Huzurlu.

Çoluk-çocuk iyi vs.

Oradan ayrılır ayrılmaz halifenin huzuruna çıkar.

Yeni bir görev ister.

- Daha az önce sana yeni görev verdik. Ne çabuk bıktın?

- Çarşı-pazarın ağası varmış. Benden önce ekmekleri tartmış. Vicdanları tartmış. Herkes hesabını ödemiş.

[*] [*] [*] [*]

Buradan bakalım bizim ağalara.

Sendika ağalarına.

Siyaset ağalarına.

Bürokrasi ağalarına.

Ticaret ağalarına.

Sivil toplum örgütü ağalarına.

Her ne kadar ağa varsa.

Hepsine bakalım.

Kendi ağalığımıza bakalım.

Ne kadar adilsek.

O kadar mutlu oluruz.

Son söz;

Ağalık almakla olmaz.

Vermekle olur.

Açalım elimizi cömertçe.

Allah da cennetin kapılarını açsın.

Yufka...

28 kadın bir araya gelmiş.

Kooperatif kurmuşlar.

İşleri-güçleri yufka açmak.

Pazar oluşmuş.

Gelir kaynağı oluşmuş.

Geçim olmuş.

Dedikoduyu bırakınca iş oluyor.

Öyle olmuş.

Başka hamur işi ürünleri de çıkarmaya başlamışlar.

Böyle bir hayalim vardı.

Bunu Akköy'de de yapalım.

İnsanlar gelir elde etsin.

Olmadı...

Başaramadık.

Geçen hafta Ereğli'de İsmet Koç'un davetine icabet ettik.

Eşi Ayşe Abla, komşuları ile birlikte yufka açıyor.

Haber de oldu.

İyi de oldu.

Onları görünce, bu konuyu hatırladım.

Ardından Ereğli merkezine inince, onluk paketler halinde satılan yufkaları gördüm.

9,90 TL.

Ne güzel.

Çalışınca oluyor.

Üretince oluyor.

Ürettikçe büyüyor.

Buradan bakıyorum olaya.

Neden olmasın?

[*] [*] [*] [*]

Bartın'dan Ereğli'ye lavaş getirip satan bir kişiyle tanışmıştım.

O zaman bu yufka, lavaş gibi hamur işi ürünlerin Ereğli'de yapılması gerektiğini düşünmüştüm.

Çok kişiye anlattık.

Onlar bizim yapmamızı bekliyor.

İllaki görmeleri lazım.

İyi de, biz aklımıza geleni ortaya koyuyoruz.

Çabalıyoruz.

Siz de bir kımıldayın.

Güzel işler olsun.

Her şeyi başkasından beklemeyin.

Devletten beklemeyin.

Şöyle bir kımıldayın.

'Bismillah' deyin.
Şeytanlarla aranız açılsın.