“Limon” denilince akıllara SHP’nin rahmetli Genel Başkanlarından Erdal İnönü’nün Turgut Özal hükümeti karşısında halka yönelttiği, “Beş yıl daha limon gibi sıkılmaya gücün var mı?” sorusu akla geliyor.

O günlerin siyasi simgesi olan limon, aslında tam bir mucize…

Yakında bize de o mucizeyi önerecekler.

[*] [*] [*] [*]

Niye mi?

Dünyada da ekonomik sistemler, “önce dert yaratıyor, sonra çare” diye pazar arayışına giriyor.

Ekonomi deyimiyle arz-talep meselesi yaratıyor.

Önce hastalık yaratıyor, sonra tedavi satıyor.

Ekonomi böyle dönüyor.

Kanser yapıyor, tedavi ediyor.

Savaş çıkarıyor, silah satıyor.

Böyle böyle uzayıp gidiyor.

Ve aynı şeyler Türkiye’de de oluyor.

[*] [*] [*] [*]

Türkiye’nin kanser haritası yayınlandı.

Zonguldak, kanser sayısı açısından Türkiye’nin en riskli birkaç bölgesinden biri seçildi.

Hayırlı, uğurlu olsun.

Bu başarıyı kutlamak gerekir!

Bu başarıya katkısı olanları da alnından öpmek gerekir!

Allah onları başımızdan eksik etmesin.

Bakın bakın tren geçiyor.

Gördünüz mü?

İyi bakın…

Bir daha bakın…

Haydi, hep birlikte bakalım!

[*] [*] [*] [*]

Greenpeace, yaptığı açıklamada, kansere neden olan en önemli etmenlerden hava kirliliğine ve hava kirliliğinin en önemli nedenlerinden kömürlü termik santrallere dikkat çekti.

Türkiye’de planlanan kömürlü termik santraller haritasının, Türkiye’nin kanser haritası olabileceği konusunda uyaran Greenpeace, Sağlık Bakanlığı’nı kömürlü termik santrallerle ilgili harekete geçmeye çağırdı.

[*] [*] [*] [*]

Şimdi diyeceksiniz ki:

“Greenpeace, kimin ürünü?

Greenpeace, Türkiye’nin güçlenmesini istemiyor.

Greenpeace, Türkiye’nin enerjide dışa bağımlı olmasını istiyor.

Arkasında paralel var, FETÖ var, Cemaat var!

CIA var MOSSAD var!

Greenpeace, Avrupa’nın santrallerine baksın?”

Vesaire vesaire!

[*] [*] [*] [*]

Toplum olarak o zaman Greenpeace’in dediklerini çürütme yoluna da gitmeyiz.

Sadece inkar ederiz.

Yani toplumda bu düşüncede olanlarımız çok fazla.

Ve olup bitenlere kulak tıkayan siyasilerimiz de çok fazla.

Onlar gidişata karşı çıkarlarsa, siyasi ikballerine zarar gelir.

Üst kademelere atanamazlar.

Tüküreyim sizin siyasi ikbalinize, koltuklarınıza!

[*] [*] [*] [*]

Zonguldak’ta şu an üç santral var.

Dördüncüsü yapılıyor.

Kurulu güç 3 binin üzerinde…

Yenileri yapılacak.

Pek çok ÇED toplantısı yapıldı.

Bazıları yarım kaldı.

ÇED onayı alınmadı, ancak Bakanlık aşamasında süreç tıkır tıkır ilerliyor.

Filyos “Karma Endüstri Bölgesi” ilan edildi.

Bir taraftan “fabrika olsun, istihdam yaratılsın” derken, diğer yandan açlıkla, işsizlikle nasıl terbiye edildiğini göremeyecek kadar körelen bir kent olduk.

Karma Endüstri Bölgesi’nde ÇED aranmaksızın santraller yapılabilecek.

78 kilometrelik kıyı şeridinde mevcutlarla birlikte santral sayısının 14-15 olacağı tahmin ediliyor.

Şu an 3 binlerde olan kurulu güç, belki 20-25 bine çıkacak.

Ve uysallığı ile tanınan bizler, açlıkla, işsizlikte terbiye edilen Zonguldaklılar sesimizi çıkaramıyoruz.

[*] [*] [*] [*]

Bu ülkenin Bakan Yardımcısı, Özelleştirme İdaresi’nden TTK’nın özelleştirilmesi için gönderilen yazıyla ilgili olarak, “Özelleştirme İdaresi acele etmiş” diyor.

Bir de gülüyor.

Zonguldak’ın ekmeğini yiyenler de o masada…

Resmen dalga geçiyorlar.

Bu kentin sabrını zorluyorlar.

İçlerinden biri çıkıp da, “Sayın Bakan, termik santrallerden başka ne verdiniz de TTK’yı elimizden alıyorsunuz?” diyemiyor.

Bilgiler geliyor.

Açıklamalar var.

Mevcutlar hadi neyse…

Şimdi yenileri yolda…

Birileri güya işletmeleri alacak, santral kuracak.

Sonra işletmeyi kapatıp tamamen ithal kömüre yönelecek.

[*] [*] [*] [*]

SHP’nin limon kampanyasında olduğu gibi son günlerde sosyal medyada sıkça dolaşan; “Dondurulmuş limonun faydaları” başlıklı yazı aklıma geldi.

Deniliyor ki:

“Dünyadaki en büyük ilaç firmalarından birinin beyanına göre, 1970’li yıllardan bu yana yapılan laboratuvar testlerine göre 12 adet kanser tipine limonun faydası kanıtlanmıştır.

Bu sayede yalnızca suyundan faydalanmış oluyoruz. Fakat limonun kabuğunun özellikle kanseri önleyici etkisi olduğunu bilmemizde fayda vardır.”

[*] [*] [*] [*]

Hazırlanışını da şöyle açıklıyorlar:

“Donmuş limon elde etmek için öncelikle limonu güzelce yıkayalım. Ardından buzdolabına koyalım ve bir gün bekletelim. Bir gün sonrasında limonu kabuğuyla birlikte rendeleyelim. Limonun bu şekilde kullanımı yemeklerinizde ve salatalarınızda çok farklı bir lezzet verecektir ve aynı zamanda oldukça fayda sağlayacaktır.”

[*] [*] [*] [*]

Gelelim faydalarına:

“Rendelenmiş dondurulmuş limonun vücuttaki toksinleri giderici ve vücut dinçleştirici etkisi vardır.

Dondurulmuş ve rendelenmiş olarak kullanılan limon yemeklere daha çok lezzet katacaktır.

Tüm dünyada limon ağacından elde edilen bileşikler kanser tedavisinde oldukça önemli bir yere sahiptir. Kemoterapi tedavisinde kullanılan birçok ürünlerden 10 bin kat daha fazla tedavi edici etkisi vardır.

Kanser hücrelerini yavaşlatıcı etkisi vardır.

Limonun bir mucizesi de kötü huylu kanser hücrelerini tahrip eder aynı zamanda sağlıklı hücrelere hiçbir şekilde zarar vermez.

Stres ve asabi bozukluklara karşı tedavi edicidir.

Donmuş limonun; ur, yumru, kist ve tümöre karşı iyileştirici ve önleyici etkisi vardır.

İltihap, enfeksiyon ve mantara karşı önleyici ve tedavi edicidir.

Donmuş limon, parazit ve bağırsak kurtlarına karşı tedavi edicidir.

Son olarak dondurulmuş limon iyi bir antidepresandır.”

[*] [*] [*] [*]

Olay, aslında bu kadar basit…

Bir dal sigaraya etmediğini bırakmayan, balkonda içenleri medya önünde hedef gösteren anlayış, devasa bacaları, denize bırakılanları ne kadar da masum gösteriyor.

Halka bedava limon dağıtan, santrali yapar.

Bir de okullara kütüphane, mahallelere çocuk parkı, Zonguldakspor’a bağış, şehitlere ev aldın mı, tadından yenmez!

Yakında biri çıkıp çay vakasında olduğu gibi;

“Santrallerden korkmayın, bol bol limon tüketin” derse, asla şaşırmam.
Gülelim mi, ağlayalım mı, bilemiyoruz, ama durum gerçekten bu kadar ciddi!

Ne verelim abime?

Bir kasa limon!

Ulan nasıl olsa ölmeyecek miyiz be!

Ver gitsin!

İyi uykular Zonguldak!