Nefis, şeytanın vekilidir.

Kibir, haset, cimrilik, açgözlülük, öfke, kahkaha ve maskaralık ise nefsin komutanlarıdır.

Nefis komutanları ne emrederse onu yapmayı sever.

İnsanoğlu, haset ve cimrilik komutanını dünyayı terk etmekle yener.

Tamamını ise sağlam bir sabırla yener. İman ile nefsi perişan eder.

Kibrin karşılığı şeytan…

Alçak gönüllülüğün karşılığı rahman…

Ne zaman kibirlensek, alçak gönüllülüğü düşünmeliyiz.

Ne zaman haset etsek, ilme sarılmalıyız.

Ne zaman dünyaya sarılıp, cimriliğe yönelsek, cömertliğin nimetlerini aklımıza getirelim.

Ve buradan çıkış bulalım.

Cömertlik çeşit çeşittir.

Mal cömertliği, beden cömertliği, gönül cömertliği vs….

Mal cömertliği zenginlerindir.

Beden cömertliği gazilerin...

Geri kalan bize…

Ne yapalım?

Yormayalım gönlümüzü.

Kimsenin gönlünü yormayalım.

En azından bu mübarek ayda yormayalım.

Kendimizi alıştıralım.

Gerisi gelir.

Mal da yalan, mülk de yalan.

Var biraz da sen oyalan.

Bir oyalanma yerindeysek, vaktimizi ziyan etmeyelim.

Birbirimize zulüm etmeyelim.

Güzelim dünyada yaşayıp gidelim.

Menzile birlikte varalım.

Kardeşçe…

Yaşayışımız da bu olsun.

Yürüyüşümüz de…

Onların ameli yok...

Allah Resulü Sallallahu Aleyhi Vesellem bir gün ashabıyla otururken bir an kıyametten bahsetmeye başladı.

Anlatır... Anlatır... Kıyamet günü kulun amellerine konu gelir.

Kıyamet günü birçok kimse Tehame kadar sevapla gelir.

Allah Teala onların amellerini boşa çıkarır.

Bu dehşetli tablo karşısında ürperen Salim Mevla Huzafe Hazretleri atılarak:

-Anam babam sana feda olsun ya Resulullah, biz o kavmi nasıl tanıyacağız?

-Seni hak dinle gönderen Allah'a yemin ederim ki, ben onlardan olmaktan çok korkuyorum.
-Ey Salim! Onlar oruç tutarlar namaz kılarlar ama kendilerine haramdan bir şey teklif edildiği zaman Allah Teala'dan korkmadan haram işlerler. İşte Allah onların amellerini kabul etmez.

Dünyanın kulları...

Hazreti Ebubekir, kavurucu bir yaz günü oruç tutmuş.

Akşam iftar sofrasında sadece bir tas soğuk su vardı.

İftar vakti gelince soğuk su ile orucu nu açmak için bardağı ağzına götürdü.

Fakat bardağı ağzına götürmesiyle bırakması bir oldu.

Ve hıçkırıklara boğuldu.

Yanındakiler Hz. Ebubekir'in bu haline bir anlam vermediler.

Hz. Ebubekir kendine gelince neden bir anda hıçkırıklara büründüğünü sordular.

Hz. Ebubekir şöyle cevap verdi:

- Bir gün Allah Resulü (Sallallahu Aleyhi Vesellem) ile otururken eliyle hareketler yapıyordu.

Sanki karşısında birisi varmış gibi ona “git” diyordu. “Ya Resulullah elini iter gibi hareket yapıyordunuz?” diye sordum.

Şöyle cevap verdi;

- Dünya yanıma geldi, kendini bana kabul ettirmek istedi, “git, kendini bana kabul ettiremezsin” dedim.

-Yeminler olsun sana, sen benden kaçıp kurtulsan senden sonrakiler benden kurtulamayacaklar kendimi onlara kabul ettiririm.

Hazreti Ebubekir:

-Bende bu soğuk suyu içerken dünyayı kabul edenlerden mi oldum diye ağladım.

O soğuk su içerken bunu düşünüyorsa biz soframıza inip kalkan yemekler için ne demeliyiz?

Salih Büte