Sana sıkılan kurşun



Ciğerime saplanır.



Bilmem bu acı nasıl,



Yüreğimde saklanır



Can verdiğin bayrağın,



Tabutuna sarılmış.



Sana Yüce Yaradan



Cennetten yer ayırmış.



Şehidim rahat uyu,



Biz bekleriz vatanı…



Bu millet affeder mi,



Sana kurşun atanı?



Can verdiğin bayrağın,



Tabutuna sarılmış.



Sana Yüce Yaradan,



Cennetten yer ayırmış.



Melekler seni bekler,



Hasretle gökyüzünde…



Sen her şeye değersin,



Milletin gözünde…



Can verdiğin bayrağın,



Tabutuna sarılmış.



Sana Yüce Yaradan,



Cennetten yer ayırmış…





Jandarma Genel Komutanlığı Bandosu tarafından bestelenen marşın sözlerini Kemal Çiçek yazarken, müziği ve yorumu Özlem Üngör´e ait bestenin düzenlemesini ise, Yarbay Burak Aksoy yapmış.


Dinlemenizi tavsiye ederim.


Bazen acılar notalarla motiflendiğinde yüreğe daha fazla saplanıyor.


Notalar eklendiğinde daha iyi anlıyoruz, belki birbirimizi…




Okan Korkut…


22 yaşındaydı…


Uzman Çavuş olarak çatışma bölgesindeydi.


Ama askerliğini yeni bitirmiş, yeni uzman çavuş olmuştu.


Son dönemde peş peşe verdiğimiz şehitlerin yaşlarına bakıyoruz.


22…


23…


24…


25…




Okan Korkut, Zonguldak’ın 145’inci Güneydoğu şehidi oldu.


Türkiye’nin 7 Haziran genel seçimleri sonrasında verdiği kaçıncı şehidi olduğunu inanın unuttuk.


Ama Okan Korkut, Zonguldak’ın son 9 ayda verdiği 8’inci şehit oldu.


Bir büyük gerçeğin, savaşın, ihanetin, kirli oyunların, siyasi entrikaların, içte ve dıştaki siyasi hesaplaşmaların son halkalarından biri oldu…
Vatan sevgisinin, bayrak sevgisinin son kahramanlarından biri Okan Korkut…


Kanı, şanlı Türk Bayrağı’na bulaşan son kahramanlardan biri…
Sadece vatan sevgisi mi?

Belki de; mecburiyet, işsizlik, karın tokluğu adına kurşun yiyenlerin en sonuncusu…

Bundan sonra da ekmek mücadelesi adına, ailesine bakabilmek adına çareyi uzman çavuş olmakta görecek gençlere en sıcak örnek…

Tüm duyguların iç içe geçtiği, harmanlandığı ülkede, çatışmalardan sağ kurtulanların kurtulduğuna mı sevinelim, şehitlerin ana ve baba yüreklerinde bıraktığı tarifsiz acıya mı üzülelim?





Ve bugün…


İşte böylesi bir savaşın, böylesi bir girdabın içinde yaşarken, her şeyden bihaber, duyarsız, ilgisiz yaşayanlara ne demeli?


Kimi politik soslarla vakit geçirirken, kimi ticari zekalarıyla uğraşmayı yeğlerken, şehitleri kim uğurlayacak?


Daha önce pek çok şehit cenazesinde gördük.


Festivallerde konser alanlarını dolduranlar, nasıl oluyor da şehitleri uğurlamaya gelemiyor?


Bunu anlamak mümkün değil.


Siyasi partilerin liderlerini karşılamaya gidenler, bu vatan için toprağa düşen evlatlarına neden yeterince sahip çıkamıyor?


Bunu anlamak mümkün değil.
Bu savaşın nedenleri belli...


Ama bugün hepimize düşen görev, şehidimize sahip çıkmak…


Şehidimizin yanında, annesinin-babasının yanında, ihanet şebekelerinin, savaş çığırtkanlarının karşısında olmak…


Bir zahmet, dükkanlarınızı kapatıverin.


Bir zahmet, işleriniz bir-iki saat aksayıversin.


Bir zahmet, kafanızdaki tüm bayrakları indirin.


Kimse için değil.


Sadece şehidimiz için.

Bir zahmet geliverin!