‘Üniversite de olmasa Zonguldak biterdi’ son yıllarda köşe başı ve sokak sohbetlerinde çok telaffuz edilen bir söz fenomeni. Acaba halk neden şehrimizdeki üniversiteyi kurtuluş aracı olarak seçenek görüyor? Çok zor bir soru değil, şöyle kısa bir analiz yapalım. Zonguldak ilinin ekonomisi madenciliğe ve sanayiye dayanır. Ormancılık, hayvancılık ve tarla tarımı ikinci önemli bir kaynaktır. İl sınırları içinde zengin kömür yatakları bulunur. Bunlara dayalı demir-çelik fabrikaları ve yine bunlara bağlı yan sanayii ekonominin belkemiğini teşkil eder.


Zonguldak işçi nüfusunun yüksek olduğu bir şehridir…Daha doğrusu şehriydi!!! Önce TTK’da (Türkiye Taşkömürü Kurumu) işçi sayısı azımsanmayacak oranda azaltıldı. Kurumlar devlet elinden hızla özelleşmeye dönüştürülerek az eleman, çok iş sistemine geçilmesi işsizliği arttırdı, sosyal yaşamı kısıtladı. İşsizlerin sayısının artması, işverenlerin de eleman çalıştırma maliyetlerinin büyümesi neticesinde piyasanın arz-talebi daralma gösterdi. Ormancılık, hayvancılık zaten can çekişiyordu, işin içine ithal mallar girince dibe vurdu. Köy gençleri büyük şehirlerde çalışmak için göç verdi. Son darbeyi de kömür şehrine ithal kömürün getirilmesi dip yapmamıza sebep oldu. Emeğin şehrinde emektar kalmadı. Bu arada azalan işçi sayısına karşılık yer yıl logaritmik büyüyen öğrenci sayısı artış gösterdi. Madenlerde 50 bin olan işçi sayısı 8 bin küsüre düştü, üniversitemizde 16 öğrenciyle başlayan serüven bugün 32 binlere ulaştı. Hal böyle olunca ‘Üniversite olmazsa Zonguldak biter’ akıllara düşer oldu.
Şehrimize okumaya gelen öğrencileri kazanç kapısı olarak görmemiz elbette doğru değil, aksine misafir muamelesi gösterip yeni öğrencileri şehrimize kazandırma politikası izlemeliyiz. Rakamsal olarak öğrenci sayı artışı önemli ancak bununla paralel donanımlı ve kaliteli eğitime sahip iyi bilim adamı yetiştiren üniversite olması da önemli. Böyle olursa şehir ekonomik kazanım elde edecektir. Sosyal yaşama verdiği kazanımı ise hiçbir şeyle ölçülemez. Gönül ister ki işçisiyle, memuruyla, emeklisiyle yaşanabilir bir Zonguldak olsun, kim bilir Eskişehir örneğinde olduğu gibi ‘işçi şehri Zonguldak’, ‘öğrenci şehri Zonguldak’ olur.


Asıl konu olan kuruluşundan günümüze üniversitemizin tarihini konu alan makaleme geçmeden önce birkaç tespitimi de yazmadan geçmek istemiyorum. Makalede detayları ile açıkladığım tarihsel süreçte isminin. ‘Karaelmas Üniversitesi’ yerine ‘Bülent Ecevit Üniversitesi’ olarak değiştirilmesinin doğru bir karar olup olmadığını birkaç cümleyle kaleme almak istiyorum. ‘Bülent Ecevit’ Türk siyaset tarihi adına önemli bir isim. İyi bir devlet adamı, günümüzdeki siyasetçilerin örnek alması gereken bir lider, ismi yaşatılmalı... Ama ismi ‘Karaelmas’ diyarı Zonguldak ili dışında bir üniversiteye verilebilirdi. ‘Karaelmas’ ismi Zonguldak’la özdeşmiş bir isimdi. Okulun 1924 yılında kurulmasının amacı kömürdü, Karaelmas’tı. Öğrencisi de halkı da bu isim altında kalmayı tercih ediyorlardı. Türkiye’de üniversitelere yeni isimler verilmesi modası başlayınca halka ve öğrencilere danışmadan bizim üniversitemizde yeni ismini aldı…

ÜNİVERSTENİN ADININ VE SİMGESİNİN TARİHİ…

Maden Mühendislik Mektebi, Hacettepe Üniversitesi, Karaelmas Üniversitesi ve Bülent Ecevit Üniversitesi, dört ana isim altında gelinen bir süreç. Üniversitenin ismiyle değişen simgeler. Üniversitenin simgesini tasarlayan Prof. Dr. Ali İrfan Erol ve simgeye ilham olan Uzunmehmet heykelinin mimarı Yılmaz Soylu’nun eser üzerindeki çalışmaları…


ÜÇ MEHMET VE UZUNMEHMET…

Uzunmehmet Anıtı’nın mimarı Yılmaz Soylu anlatıyor;

Mimaride bir işi aldığınız zaman o işin konusunu önce kafanızda, hiç elinizi dokunmadan, şekillendirirsiniz. Biz serbest kalem mimarıyız; şimdikiler bilgisayar mimarı. Serbest kalem çalışmak çok zordur, biraz meleke ister. Önce oturup kafamda bir defa olaya oluşturdum. Nedir, niye yapılıyor, ebadı ne olabilir; şekli ne olabilir gibi. Bunu kafanızda oluşturuyorsunuz. Neticede bir de teknik yönü var tabi. Ben esasında bir alev sütunu olarak düşündüm. Alev sütununda; mum alevini hatırlayın, fitilden çıkınca incedir, yukarda kalınlaşır ve tekrar sivrilir. O noktada bunları o şekilde yaptığımız taktirde statik olarak zemine temas ettiği noktalar çok ince olacağı için kanatlar büyük çok da rüzgâr yiyecek. Orada durdurmamız zor. Onun sonucunda aleve benzeyen, biraz da yelkenliye benzeyen, bu formu çizdim. Eskizlerde var, üç elemanı peş peşe. 4,5 metre, 9metre, 13 metre yüksekliğinde 3 blok meydana getirdik. Zeminde herhangi bir oturacağı bir platform, bir kaide yapmadık. Onun amacı sanki bir Yanartaş gibi, doğadan çıkan, fışkıran alev havasını vermek için. O zemini biliyorsunuz çok güzel. Bizim Zonguldak´ın kayaları çok güzeldir, kalker. Onun üzerinde defneler falan. O tabiatı hiç bozmadan, kendiliğinden çıkmış havası vermek için. Üç Mehmet Anıtı oldu bu. En kısası 4,5 metrelik olan Uzun Mehmet, ortadaki 9 metrelik Madenci Mehmet, 13 metre olan ise Türkiyemiz´de şehit olan asker Mehmetler, yani Mehmetçik... Ama bugün Uzun Mehmet Abidesi konusunda bana en çok huzur veren Üniversitenin ambleminde olması, bir rozette yer alması. Çok mutlu oluyorum. Sizler sayesinde yaptıklarımız anlam buluyor.


NASIL ÜNİVERSİTENİN SİMGESİ OLDU?

Üniversitenin simgesi haline getiren Prof. Dr. Ali İrfan Erol anlatıyor;

Ben bu üniversite henüz akademi iken, 1978 yılında Yapı İnşaat Dairesinde, mimar olarak göreve başladım. Daha sonra öğretim elemanı oldum. Üniversite olduğunda, yani 1992 yılında daha ben doçentliği yeni almıştım. Zonguldak Meslek Yüksekokuluna müdür olarak atandım. Prof. Dr. Üstün Dikeç, ilk kurucu rektörümüzdü. O kısa bir süre görev yaptı, ardından prof. Dr. Ramazan Özen rektör oldu, onunla da çalıştık. Sonra Prof. Dr. Bektaş Açıkgöz ve ardından Prof. Dr. Mahmut Özer Hoca; tüm rektörlerle çalıştım. Üniversitenin gelişiminin içindeydik. Çok büyük aşamalar, büyük ilerlemeler kaydedildi. Üniversitenin gelişimine tanıklık ettim, diyebilirim. Benim mimar olarak görev yaptığım dönemde Üniversitenin çevre duvarı yoktu örneğin. Kontrol edilmesi çok güçtü. Duvarı inşa ettik ama yine de çevrede oturan vatandaşların kampus alanını istedikleri gibi kullanmalarını engellemekte zorlanıldı uzun yıllar. Bizim Üniversitemizin gelişimi çok hızlı oldu. Önce Akademi dönemi var biliyorsunuz. Sonra Mühendislik Fakültesi olarak Hacettepe Üniversitesine bağlandı. İki bölüm vardı o dönem; Maden ve Makine Mühendisliği bölümleri. Karaelmas Üniversitesi oldu. Yani o durumdan bugünkü Üniversite haline geldi. O zamanlar farklı üniversitelerden ders vermek için gelen hocalar vardı. İstanbul Teknik Üniversitesinden, ODTÜ´den gelirlerdi.
Üniversite olunca dendi ki; bir amblem düşünelim. Çok kişi düşünmeye başladı. Mimar olduğum için ben de düşündüm tabi. Böyle bir amblemde neyi ifade etmeye çalışmalıyım? Bir kere adını kömürden almış bir üniversite Karaelmas Üniversitesi. Demek ki; öncelikle kömür ifade edilecek. Bir bilim kurumu olduğunun vurgulanması lazım... Gelişmiş üniversitelerin arasında yeni bir üniversite.
O dönem biz lojmanda oturuyorduk. Lojmandaki dairemizden baktığımda, karşımızda Uzun Mehmet Anıtı´nı görüyorum. Balkondan görünüyordu net olarak. Ben de tabii Mimar Yılmaz ilham alarak, denize yeni açılacak bir gemi gibi düşündüm Üniversitemizi. Geminin gövdesini, bilgiyi ve bilimi yansıtsın diye kitap formunda tasarladım. Kitabın kenarındaki kısımları da üç basamaklı merdiven şekline getirdim. Üç adımda çıkılabilen bir platform formunda... Geminin yani kitabın sayfalarını da Karadeniz´in dalgaları gibi yaptım. Çünkü Karadeniz hırçın bir denizdir. Bilim deryasına açılan yelkenli gemi çıktı ortaya. Başı sonu olmayan uçsuz bucaksız bilim deryasına yelken açan bir gemidir bu amblemde anlatılmak istenen.
Üniversitenin yavaş yavaş gelişeceğini düşündük. Üç kademeli oluşu da bir yükselişi, bir gelişimi anlatır. Tabi bu arada Üniversitemizin içinden iki üniversite daha çıkması da farklı bir anlam yükledi ilerleyen yıllarda bu ambleme. Bunu elbette düşünemezdik o günden.
İlk fakülte ve iki bölüm ile çıkılan yol bizi bugün fakültelere, enstitülere, yüksekokullara, meslek yüksekokullarına, merkezlere varan bir büyüme ile bugüne ulaştırdı. 22 sene önce bu kadar büyük gelişmeyi de sadece hayal edebilirsiniz. Bilim deryasındaki yolculuk devam ediyor. Yani o yelkenli gemi rüzgârını iyi aldı demek ki.
Bu amblem bence Karaelmas Üniversitesinden kalan tek hatıra... Bir Üniversiteden üç üniversiteye bölündü, adı değişti. Her şeye rağmen amblemin değiştirilmemesi çok iyi oldu. Bugün ambleme dokunulmamış olması, böyle uygun görülmesi çok sevindirici.
Üniversite için böyle katkıda bulunmuşum. Bir anıtı farklı boyuta taşımış olduk. Yılmaz Soylu´nun yaptığı eser kömürü anıtlaştırmış; amblem ise o anıtı da farklı biçimde ölümsüzleştiriyor. Şimdi bütün evraklarda, tanıtıcı ürünlerde her yerde amblem var haliyle. Ben de bir anlamda o anıtın yaşamasına ve yayılmasına yardımcı olmuşum. Mimar Yılmaz Soylu´ya teşekkür ediyoruz. O anıt olmasaydı belki böyle bir amblem çıkmazdı ortaya Üniversiteyi her yönüyle anlatan, ilham kaynağı oldu benim için.


ÜNİVERSİTENİN TARİHÇESİ…

MEDEN MÜHENDİSLİK MEKTEBİ…

Şehrimizdeki Üniversitenin çekirdeğini teşkil eden Mühendislik Fakültesinin orijini 1924 yılında kurulan Maden Mühendislik Mektebi´dir (Yüksek Maadin ve Sanayi Mühendis Mekteb-i Alisi). Türkiye Cumhuriyeti´nin madencilik alanında maden mühendisi yetiştiren ilk yüksekokulu olma özelliği taşımaktadır. Türkiye’deki “Türk Maden Teknik Elemanı” miktarının yetersizliği dikkate alınarak, madenciliğin ihtiyaç duyduğu mühendisleri yetiştirmek üzere 1924 yılında Ticaret Vekâleti’nin kararı ile kurulmuştur.


Okulun açılış amacı “ Madenlerin çıkarılmasında ve sanayi de madenlerin işletilmesinde teorik ve pratik gerekli bilgiye sahip maden mühendisleri yetiştirmektir.” Bu amaçla açılan okulun öğrenim süresi dört yıl olup eğitim parasız ve yatılıdır.
İstanbul Darülfünunu Fen Fakültesi Umumi Fizik (Elektrik Kısmı) müderrisi ve elektrik mühendisi Mehmet Refik ( FENMEN ) Bey´in müdürlüğe atanması ile birlikte 20 Ekim 1924 Pazartesi günü yapılan açılış töreninin ardından öğretime başlamıştır. Mehmet Refik Fenmen’in, daha önce İstanbul’da Mühendis Mektebi müdürlüğünde ve Darülfünun’da edindiği idarecilik ve öğretmenlik deneyimlerini, Zonguldak maden okulunda en iyi şekilde kullandığı söylenebilir. İstanbul’da Mühendis Mektebi’ndeki uygulamalarıyla, Zonguldak’taki uygulamaları karşılaştırıldığında, bu daha da iyi anlaşılacaktır.



1927 - 1928 döneminde 16 kişi ile ilk mezunlarını veren yüksek okul, 1928 -1929 döneminde 12, 1929 -1930 döneminde 17, 1930 -1931 döneminde de 25 kişi olmak üzere 7 yılda, 4 sınıftan toplam 70 mezun vermiştir.




HACETTEPE ÜNİVERSTESİ…

1924 -1925 döneminde açılan Mühendis Mektebi 1930 -1931 mezunlarını verdikten sonra, mühendis eğitimi durdurulur ve 13.06.1931 tarihinde okul kapatılır. Bu karar nedeniyle okulu bitiremeyen, hepsi lise mezunu, 1930-1931 döneminin üçüncü sınıftan 9, ikinci sınıftan 3, birinci sınıftan 25 olmak üzere toplam 37 öğrenci de İstanbul´daki yüksek okullara nakledilirler. Daha sonra aynı binada Maden Meslek ve Başçavuşları okulu açılmıştır. 1949 yılında Maden Teknik Okulu haline dönüştürülen bu kuruluş 1961 yılında İstanbul’a taşınmıştır. 1962 yılında çıkarılan 165 sayılı "Zonguldak’ta yenibir teknik okul açılması hakkındaki yasa" ile çalışmalar yeniden başlamış, bina inşaatları devam ederken bu teknik okul 1184 Sayılı Yasa ile Devlet Mühendislik ve Mimarlık Akademisi haline dönüştürülmüştür. Yasaya göre Maden, Makina, Elektrik ve İnşaat Bölümlerini kapsayan akademi, 1981 yılında çıkarılan 41 sayılı kanun hakkında kararname ile Maden ve Makina Mühendisliği Bölümlerinden oluşan Mühendislik Fakültesi haline getirilmiş ve Zonguldak Mühendislik Fakültesi adı ile 20.07.1982 tarihinde Hacettepe Üniversitesine bağlanmıştır.



KARAELMAS ÜNİVERSİTESİ…

Zonguldak Mühendislik Fakültesi 11.07.1992 yılında Zonguldak Karaelmas Üniversitesi kurulmuştur. Hacettepe Üniversitesi Rektörlüğüne bağlı olan Zonguldak İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Çaycuma İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi adını alarak kendi Rektörlüğüne bağlanmıştır. Ayrıca kanunla Rektörlüğe bağlı olarak Devrek Fen-Edebiyat Fakültesi, Tıp Fakültesi, Karabük Teknik Eğitim Fakültesi, Bartın Orman Fakültesi, 18.01.1995 tarihinde Ereğli Eğitim Fakültesi ile 28.06.2002 tarihinde Fethi Toker Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi kurulmuştur.

18 Aralık 2005 tarihinde Karabük Fen-Edebiyat Fakültesi ve Karabük Mühendislik Fakültesi kurulmuştur. 21.11.2005 tarihinde Çaycuma İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi ve Devrek Fen-Edebiyat Fakültesinin adları İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi ve Fen-Edebiyat Fakültesi olarak değiştirilmiştir.



02.11.1996 tarihinde Karabük Sağlık Yüksekokulu ve Zonguldak Sağlık Yüksekokulu kurulmuş olup Zonguldak Sağlık Yüksekokulu 1997-1998 öğretim yılında eğitim-öğretime başlamıştır. Ayrıca, 12 Ekim 2005 tarihinde Deniz İsletmeciliği ve Yönetimi Yüksekokulu kurulmuştur. Yükseköğretim Genel Kurulunun 05.03.2004 tarihli toplantısında alınan kararla da Devlet Konservatuarı kurulmuştur. Hacettepe Üniversitesi Rektörlüğüne bağlı iken bağlantıları değiştirilerek Rektörlüğe bağlanan Zonguldak Meslek Yüksekokulu, Alaplı Meslek Yüksekokulu, Safranbolu Meslek Yüksekokulu ve daha sonra açılan Bartın Meslek Yüksekokulu, Çaycuma Meslek Yüksekokulu, Devrek Meslek Yüksekokulu, Karabük Meslek Yüksekokulu, Sağlık Bakanlığı ile Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı´nca yapılan protokolle kurulan Zonguldak Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu, Bartın Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu ve Karabük Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu mevcut olup bu okullardan Zonguldak Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu eğitim- öğretimini sürdürmektedir.


Ayrıca, 05.05.2006 tarihinde Gökçebey Mithat-Mehmet Çanakçı Meslek Yüksekokulu kurulmuştur. Diğer taraftan, kanunla kurulan Fen Bilimleri Enstitüsü, Sosyal Bilimler Enstitüsü ve Sağlık Bilimleri Enstitüsü mevcut olup, master ve doktora öğretimine başlamıştır.
29.05 2007 tarihinde Karabük Üniversitesi kurulmuştur. Bu kanunla Üniversite Karabük Kampüsü´nde faaliyet gösteren Karabük Teknik Eğitim Fakültesi, Fethi Toker Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi, Karabük Fen-Edebiyat Fakültesi, Karabük Mühendislik Fakültesi, Safranbolu Meslek Yüksekokulu, Karabük Meslek Yüksekokulu yeni kurulan Karabük Üniversitesi çatısı altında toplanmıştır.

31.05.2008 tarihinde Bartın Üniversitesi kurulmuş olup, Bartın kampüsünde faaliyet gösteren Bartın Orman Fakültesi, Bartın Meslek Yüksekokulu, Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu ve Bartın Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu Bartın Üniversitesi çatısı altında toplanmıştır.


BÜLENT ECEVİT ÜNİVERSİTESİ…

Zonguldak Karaelmas Üniversitesi’nin ismi 11.04.2012 tarih 28261 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan 6287 sayılı Kanunun 18. maddesi uyarınca “Bülent Ecevit Üniversitesi” olarak değiştirilmiştir. 23.06.2012 tarih 28332 sayıl Resmi Gazete’de yayınlanan Bakanlar Kurulu Kararı ile Eczacılık Fakültesi ve İlahiyat Fakültesi kurulmuş olup, Batı Karadeniz Bölgesinde etkin bir yörede kurulmuş olan Üniversite, Zonguldak ili ve çevre ilçeleri ile birlikte 11 Fakülte, 3 Enstitü, 5 Yüksekokul, 7 Meslek Yüksekokulu ve 1 Devlet Konservatuarından oluşan yapısıyla eğitim ve öğretimini sürdürmektedir.



Yardımcı Kaynaklar…
Zonguldak Nostalji
zonguldaknostalji.com
Bülent Ecevit Üniversitesi