Genel Maden İşçileri Sendikası’nın (GMİS) eski yöneticisi ve Amelebirliği Yönetim Kurulu Üyesi, maden işçisi Osman Tutkun diyor ki:

“10 gündür ÇATES’te Bereket Enerji’ye bağlı Elsan Elektrik Gereçleri Sanayi ve Ticaret A.Ş.’de çalışan işçiler eylemde…
Haksızlığa ve emek hırsızlarına karşı alın terlerinin hakkını, sesli ve onurlu bir şekilde haykırıyorlar.

Aileleri, akrabaları ve maden işçileri, bu haklı ve onurlu mücadeleye destek veriyor.

Acaba bu şehirde başka emekçi kalmadı mı?

Memleket dernekleri kapandı mı?

Odaların başkanları izne mi çıktı?

Bürokrasi beyleri neden korkuyorsunuz?

Bu şehrin sendikaları, ne zaman dik duruş göstereceksiniz?

Sayın vekiller, emek mi, ekmek mi, yoksa oydan mı korkuyorsunuz?

Yazık…

Yazıklar olsun, haklı ve onurlu bir mücadeleye sahip çıkamıyorsunuz.

Oradaki mücadeleye sahip çıkanlara, destek verenlere selam olsun.

TTK’ya işçi alımı konusunda kaos yaşadığımız şu günlerde, Sayın Enerji Bakanımız Berat Albayrak Bey’e seslenmek istiyorum: 2014 yılında özelleşen ÇATES ihalesini bu emek hırsızlarından alınıp TTK verilmesini, TTK eli ile işletildiğinde; hem TTK’nın kömür pazarı sorunu olmayacak, hem zarar eden bir kurum olmaktan kurtulacağız, hem dışa bağımlıktan kurtulacağız, hem de emek hırsızlarından kurtulacağız.

Sayın Vekillerim, bu konuda destek, bilgi, dosya istiyorsanız, ben ve tüm madenciler, emekçiler emrinizde…

Biz elimizi taşın altına değil, gövdemizi koyduk…

Hadi hep beraber “Kara Elmas” için birlik ve beraber olmaya…”

Vay… Vay… Vay…

Bunları okuyunca gözlerimiz yaşardı.

“Kilit kıran Osman” aramıza dönmüş de, haberimiz yok.
Osman Tutkun sözlerinde haklı...

Bizim şaşırdığımız, söz konusu Amelebirliği Ankara Misafirhanesi’nin “yap-işlet-devret” modeliyle Zonguldak’ın elinden alınmasına sessiz kalan, alkış tutan, karşı çıkanlara söven-sayan Osman Tutkun’a ne olmuş böyle?

Bu çıkış bizlere, TTK Üzülmez Müessese Müdürlüğü’nde işçilerin üzerine kapatılan kapılardaki kilitleri kıran, kameralar önünde şov yapan Osman Tutkun’u hatırlattı.

İki ayrı Osman Tutkun var.

İçlerinden biri yalan söylüyor.

İkisinden biri samimiyetsiz…

İkisinden biri tribüne oynuyor.

Hangisi Osman Tutkun, anlayamadık.

Maden işçisi, kendisine Amelebirliği seçimlerinde destek veren, yetki veren maden işçisi anlayabildiyse, buyursunlar açıklasınlar.

Bu arada, Amelebirliği yönetimine Bakanlık’tan bir ismin atanması gündemde.

Amelebirliği yönetimine seçilinceye kadar demediğini bırakmayan Osman Tutkun, kendisine duyulan güvene ihanet etti.

Sonra da sosyal medyadan ÇATES’in taşeron işçileri üzerinden gelecek için kendisine zemin yaratmaya çalışıyor.

Ne diyordu işçi:

“Bizi satanı, biz de satarız…”

Osman Tutkun, Amelebirliği’nin misafirhanesini, bu kentin, işçinin bir değerini satıyor.

İşçi de bunun hesabını herhalde yapacaktır!

Sizi Komisyona havale ediyoruz!

ÇATES’in taşeron işçileri, kadroya geçmek için eylem yaptılar.

Bereket Enerji, o işçilerin bağlı bulunduğu taşeron firma ile sözleşmesini feshetti.

İşçiler, işsiz kaldı.

Eylemlerine devam ediyorlar.

Günlerdir izliyoruz.

Birileri çözüm istiyor.

Birileri masal okuyor.

AK Parti Zonguldak Milletvekili Hüseyin Özbakır, firma sahibi ile görüşeceğini söyledi.

Diğer yandan Tes-İş Zonguldak Şube Başkanı Ahmet Hasanefendioğlu ve GMİS Genel Başkanı Ahmet Demirci, bir komisyondan bahsediyorlar.

Efendim, komisyon oluşturulacakmış.

Türk-İş’i, milletvekillerini, onu-bunu ziyaret edecekmiş.

Ölme eşeğim, ölme…

Kusura bakmasınlar, ama bu ne demek biliyor musunuz?

“Biz bir haltı beceremiyoruz, sözümüzü de kimseye geçiremiyoruz, beceriksizliğimizi kapatmak için topu orta sahada komisyonla yuvarlıyoruz” demektir.
Yahu, Allah aşkına, ne komisyonu?

Neyin komisyonu?

Randevulaşın, 2 gün sonrasına…

Toplansın, belediye başkanları ve sendikacılar…

Dayansınlar, ÇATES’in kapısına…

Çıksınlar yönetime…

Uzlaşı içinde bir kahve sohbetiyle bitirsinler işi…

Kimse, kendi beceriksizliğini komisyonlara havale etmesin.

Ayıptır.

İnsanın biraz yüzü kızarır!

Bu öyle atla-deve değil ki…

Çözülemeyecek bir mesele zaten değil.

Galiba en iyisi bu beceriksizleri Allah’a değil, komisyona havale etmek!

AK Parti’de gerilim…

Zonguldak siyasetinde çıta ve temsil gücü, ne yazık ki, düşmeye devam ediyor.

Bu bazen bile bile, bazen de mecburen yaşanıyor.

Sorunların tartışılmasına ve çözümünde, ne yazık ki, istenilen yere bir türlü gelemiyoruz.

Eksik olanlar da eksilmeye devam ediyor.

MHP ve CHP’de yaşanan manzarayı paylaşmıştım.

Hele ki, CHP’de ortaya çıkan manzaranın içler acısı hali tarifsiz.
“AK Parti’yi niye yazmıyorsun?” eleştirileri oluyor.
Haklılar.

AK Parti için de birkaç şey söylemek gerekiyor.

En fazla göze çarpan etken, şüphesiz pek çok açıklaması ve ticareti ile eleştiri alan bir isim olsa da eski İl Başkanı Hamdi Uçar’ın eksikliği…

Sonrasında yerine seçilen Zeki Tosun’a kimsenin söyleyebileceği bir şey olamaz.

Ama siyaset ve temsil, başka bir dil ve duruş gerektiriyor.

Zeki Tosun, partililerin “Zeki abisi” olduğu için belki fazla bir ses çıkmıyor, ancak Hamdi Uçar’ın eksiliği fazlasıyla hissediliyor.

Bir diğer detay ise, il ve ilçe arasındaki gerilim.

Merkez İlçe Başkanı Metin Karaduman, daha aktif bir performans sergiliyor.

Ancak İl bundan rahatsız.

Karaduman ve arkadaşları, aslında çok daha fazla çaba göstermeye hazır, ancak orada da İl ile karşı karşıya gelmeme adına alttan alıyorlar.

Halk diyor ki…

Gazipaşa’ya çıktığınızda iki dost meclisine katılıp bir bardak çay içmeye vakit bulduğunuzda kente, olaylara, sorunlara, insana, insan yaşamına verilen değere, beceriksizliklere dair çok şey dinliyoruz…

Halk konuşuyor.

Halk haklı.

Halk az bile konuşuyor.

Kaldırımın renginin neden siyah olduğundan tutun da 10 yıldır yapılamayan hastaneyi, 20 yılda ancak tamamlanabilen spor salonunu, yapılamayan stadyumu, belediyenin rezil çukurlarını, iktidarın yapmadığı, yapamadığı yolları, ekonomik sorunları ve daha pek çok şeyi konuşuyor.

Milletin canı burnunda.

Bakmayın bu kadar sabırlı görünmesine.

Ama kötü olan şu…

Herkes yalnız düşünüyor.

Bu kadar derdi olan insanların binde biri bir araya gelerek güç oluştursa, aslında kentte çok şeyi değiştirebilir.

Ama bu kentteki insanların en büyük eksikleri önderleri, güvenebilecekleri bir sivil otoriteleri olmaması…

Halkın anlattıklarını zaten aylardır yazıyoruz.

Yıllardır yazıyoruz.

Demek ki, yazmak yeterli değil.

Toplanacaksınız 300-500 kişi, dayanacaksınız kapıya…

Kapatacaksınız yolları…

Gazipaşa Caddesi’ni…

Zonguldak-Ankara yolunu…

Zonguldak-Ereğli yolunu…

Halkın iradesini, halkın taleplerini dikkate almayan, halkı oyalayan, kenti kandıran, kentin yıllarını çalan kim varsa dayanacaksınız kapıya.

Görün bakalım, bunca adam o kadar rahat olabiliyor mu?

Eyyyy sivil inisiyatifler…

Uyanın, sabah oldu.

Zonguldak için zaten çok geç oldu!