Değerli okurlarım; bilirsiniz, karayolcular, İmparatorluk döneminin (1882-1885 arası) yola ve yol yapımına verdiği önemle ünlü rahmetli Recep Yazıcıoğlu’nun o yıllardaki modeli, değerli Vali Halil Rifat Paşa’nın, “Gidemediğin yer senin değildir” sözünü, duvarlara, heykellere, dağlara, taşlara yazarlar.

Ancak, keşke bu sözünü, “Gidemediğin, gidip de, değerlerine değer katamadığın yer senin olmadığı gibi, gitmen de doğru değildir” şeklinde söylemiş olsaydı!

Gerçekten de, gittiği, ulaştığı bir güzel coğrafyanın, doğal güzelliklerine, tarihi, kültürel ve ekonomik değerlerine bir şeyler katmak bir yana, zarar veriyorsa; o kişinin ya da kişilerin, o toplumların, o coğrafyaya ulaşmaması, mümkünse, ulaşmasının engellenmesi çok daha iyi olacaktır.

Geçmişte ve günümüzde, dünyada, ülkemizde ve yakın çevremizde, yaşadıkları ve ulaştıkları yerlere zararlar veren kişilerin, toplumların sayısız örnekleri ile dolu olduğunu üzülerek görüyoruz. Bu noktadan bakınca; insanların, toplumların, gittikleri, ulaştıkları yerlere yeni değerler katanların, uygar insanlar, toplumlar; zarar verenlerin de uygar olmayan insanlar ve toplumlar olarak iki gruba ayrılması mümkündür.

Örneğin, temiz bir akar ya da durgun su kenarına, yeşil alana, bir kır çeşmesine ulaşan, ulaşıp da orada yiyip-içen, ayrılırken arkasında bir çöplük, açık tuvalet bırakanların; tarihi ve kültürel değerlere zarar verenlerin; güzel ya da güzel olmayan bir gezi yolunda ya da bir parkta oturdukları yeri çöplük haline getirenlerin; okul, hastane kütüphane, ibadethane yakanların; bırakın trafik levhasına, ambulansa kurşun sıkanların; suyu, havayı, toprağı kirletenlerin; daha da vahimi, masum insanların canına kast edenlerin; bu ve daha nicelerini yapanların ya da yapanlara (bilerek) destek olanların, hangi ırktan, dinden, mezhepten olursa olsun, derece derece insan niteliklerinden uzaklaşmış yaratıklar olduğunu söylemek mümkündür.

Bu türlerin bir yere ulaşması için yol yapmak büyük hata olsa da, ulaştıkları yerlere yeni değerler katacaklar için ve katmayanları katar hale getirmek için, yine de yeni yolların yapılması, yapılmış olanların yaşatılması, geçmişten günümüze süregelmiştir.

Yollar, bir coğrafya parçasına ulaşma yanında, ulaşılan yerlerin ve yol boylarının fiziki ve kültürel coğrafyalarını sergileyen birer vitrin görevi de görürler. Nasıl ki, vitrin olmadıkça, içerdeki ürünlerin bilinmesi mümkün olmaz ise, yolun uğramadığı yerlerin ürünlerini ve değerlerini görmek, tanımak, değerlendirmek de mümkün olmaz.

Bilindiği üzere, korunması, yaşatılması, gelecek nesillere ulaştırılması gereken tarihi ve kültürel değere sahip yapılar içinde, yollar ve yollar üzerindeki köprü, han, çeşme, kitabe gibi değerler önemli bir yer tutar. Bu yollara ve yol üzerindeki değerlere güncel sosyal ve kültürel fonksiyonlar yüklemek mümkün ise koruma yaşatma daha da önem kazanır.

Ülkemizde ve dünyada tarihi ve kültürel değerleri yanında, yeni işlevler yüklenerek korunan pek çok yol ve yol üstü yapılar mevcuttur. (İstiklal Savaşı’nda önemli bir ikmal yolu olması nedeniyle, ‘İstiklal Yolu’ adıyla yaşatılan, İnebolu- Kastamonu yolu ve diğerleri gibi.)

[*] [*] [*] [*]

Bu yazımda, yakın zamanlara kadar, il merkezimiz ve il coğrafyamız için can damarı iken, bu gün yenisi yapıldığı için ülke karayolları ağından çıkarılan, çıkarıldığı için de hayatiyetini yitiren; birisi daha çok tarihi, öbürü ekonomik öneme sahip olan, günümüzde yeni fonksiyonlar yüklemeye uygun iki eski yolumuz ile ilgili düşüncelerimi, özellikle Sayın Vekillerimizin, Valimizin ve tüm Zonguldaklıların ilgisine ve bilgisine arz etmek istiyorum.

Bu yollardan birisi, 1970’lerin ortalarına kadar Zonguldak’ın Ankara istikametindeki ana bağlantısını sağlayan Zonguldak-Devrek (Gaca) yolu; diğeri ise, il merkezini Çaycuma ve Bartın istikametine bağlayan Zonguldak-Çaycuma yoludur.

[*] [*] [*] [*]

ZONGULDAK-BEYCUMA-DEVREK YOLU…

İmparatorluğun en zor dönemi olan 1900’lü yılların başlarında, “Devrek-Zonguldak Şosesi” adıyla açılan yolun uzunluğu 46 kilometredir. Yol, 1970’li yılların ortasında, bugünkü yeni Devrek-Zonguldak yolunun tamamlanan bölümünün, Sapça Köyü’nde, eski Zonguldak-Çaycuma yoluna bağlanmasıyla karayolları ağından çıkarılmış ve köy yolu olarak hizmet vermeye başlamıştır.

Köy Hizmetleri servisleri, yeni yol yapım ve bakım konularında, Karayolları Teşkilatı gibi, imkan ve vasıtalara sahip olamaması, amacın köy yolu standardında hizmet sunmak olduğu için, karayolları ağından çıkarıldıktan sonra, doğal olarak yolun fiziki ve kısmen de geometrik standartları çok bozulmuştur.

Söz konusu yol ve üzerindeki kesme taş menfezler, her bir kilometredeki dikili kilometre taşları gibi diğer kültürel varlıklar, yüz yılı aşkın bir geçmişe sahip olmaları nedeniyle, korunma altına alınması gereken kültürel değerler niteliğindedir. Gerek bu amaçla, gerekse yeni işlevler yüklenmesi için, söz konusu yolun karayolları il yolları ağına alınarak, ya da İl Özel İdaresi tarafından özel bir proje olarak ele almasının, ilimiz ve yöremiz için çok değerli bir hizmet olacağına inanıyorum.

Böyle bir projenin, mevcudundan fazla sapma olmadan, yolun geometrik ve fiziksel standartlarının iyileştirilmesi kapsamında, bitümlü sıcak karışım asfalt kaplanması, sanat yapılarının elden geçirilmesi, yol boyunca, mevcut mesire yerinin iyileştirilmesi, uygun yerlere yenilerinin ve gerekli yerlere ağaçlandırmalar yapılması; 46 kilometrelik güzergah üzerindeki görülmeye, korunmaya değer doğal ve kültürel değerlerin bir envanterinin çıkarılması, buralara ulaşımların sağlanması; bazı bölümlere bisiklet şeritleri oluşturulması gibi hususları ihtiva etmesi düşünülebilir.

Şüphesiz, bu düşüncenin öncelikle bir projeye bağlanması ve işin mali boyutunun ortaya çıkarılması gerekecektir. “Nostalji Yolu” olarak adlandırılabilecek olan böyle bir projenin gerçekleşmesiyle, tarihi geçmişe sahip bir kültürel değerin korunması yanında, yöre ve ilimiz için aşağıdaki ekonomik, sosyal ve kültürel kazanımları da olabilecektir:

[*] Yolun bir gezi ve turistik yol olarak hizmet vermesi ile yörenin (ve özellikle başta Beycuma beldesi olmak üzere), yol boylarının ekonomik, sosyal ve kültürel gelişmesine katkı sağlayacaktır. Bu kapsamda insanların köyüne, toprağına bağı güçlenecek, üretim faaliyetleri artacaktır.
[*] Mevcut Zonguldak-Ankara yolunun, Zonguldak-Devrek arasında (zor zamanlarda kullanım için) alternatif sağlayacaktır.
[*] İl merkezinde yaşayanlar, dışarıdan gelenler için günübirlik gezi ve dinlenme imkanları sağlanmış olacaktır.
[*] Tarih, doğal güzellik ve mühendislik estetiğinin birlikteliğinden oluşacak olan böyle bir yol üzerinde, düzenli ya da gerektiğinde, atletizm, eski araba ve bisiklet yarışları gibi yarışma etkinlikleri yapılabilecektir. …

[*] [*] [*] [*]

ZONGULDAK-ÇAYCUMA YOLU (SAPÇA KÖYÜ-ÇAYCUMA ARASI)

Bu yol ile ilgili olarak, birkaç ay önce konunun birinci dereceden ilgilisi olması nedeniyle, Sayın Çaycuma Belediye Başkanının ilgililere iletmesi amacıyla, tarafımdan hazırlanmış olan bir dilekçeyi, aşağıda arz ediyorum. “Yoğurt Yolu” ya da “Manda Yolu” olarak adlandırılmasının uygun olabileceğini düşündüğüm yolun gerekliliğini anlatmada, söz konusu dilekçenin yeterli olacağını sanıyorum:

“İlgili Makama,

Konu: Çaycuma-Zonguldak Yolu
Bilindiği üzere, 1968 yılında yapımına başlanan Yeniçağ-Zonguldak yolunun Sapça Tüneli’ne kadar olan tamamlanmış bölümü, 1976 yılında, 2 kilometrelik bir bağlantı yolu ile Çaycuma- Zonguldak yoluna bağlanmasıyla, Çaycuma-Zonguldak yolunun, Çaycuma-Sapça Köyü arasındaki 10 kilometrelik bölümü (daha sonraki yıllarda da tamamı) Karayolları Genel Müdürlüğü yol ağından çıkarılmıştı.
Günümüzde, ilçe merkezinde 24 bini, ilçe genelinde ise 50 bini aşkın nüfusa sahip olan ilçemiz ile il merkezimiz ve civarı arasında;

[*] Halen TTK ve özel maden ocaklarında çok sayıda insanımızın günübirlik gidip gelmelerle çalışıyor olması,
[*] İlçe ile il merkezi arasında, özellikle tarıma dayalı ekonomik ve ticari faaliyetlerle ve resmi işlerle ilgili ilişkiler ve daha birçok nedenlerle,

Yoğun yolcu ve yük hareketi olmaktadır. Bu yoğunluk, yaz aylarında, Bartın, Amasra yönündeki turizm hareketleri ile daha da artmakta; havaalanının faal olması ve Filyos Projesi’ndeki gelişmelere bağlı olarak, ileride daha da artması beklenmektedir.

Çaycuma ilçe merkezi ve çevresi ile Zonguldak il merkezi arasındaki bu yük ve yolcu trafiği, halen, Bartın, Zonguldak-Ankara transit yolunun, Çaycuma-Yüzüncü Yıl Kavşağı-Sapça Tüneli üzerinden, (yolu uzatan bir V çizerek), 46 kilometre uzunluğundaki bölünmüş yol ile sağlanmaktadır.

Ancak, ilçemiz ile il merkezimiz arasındaki bu bağlantının, 1976 yılında karayolları ağından çıkarılmış olan, Çaycuma-Sapça Köyü arasındaki 10 kilometre uzunluğundaki eski karayolu ve 2 kilometre dolayındaki bağlantı yolu ile sağlanması durumunda, Çaycuma ilçe merkezi ile Zonguldak il merkezi arasındaki 46 kilometrelik mesafe, 24 kilometreye düşmektedir.

Üzerinde, yeniden yapılması ve yenilenmesi gereken önemli sanat yapıları olmayan; 2-3 kilometre kadar fazla eğimli ve keskin kurpların olduğu kesimler dışında, iyileştirme ve onarım için fazla bir kaynak da gerektirmeyen, Çaycuma-Sapça Tüneli arasında kalan bu toplam 12 kilometre dolayındaki (ve istenirse Gelik-Kilimli’ye kadar olan) terk edilmiş eski karayolunun, Karayolları İl Yolları Ağı’na alınmasının ekonomik, sosyal ve kültürel açılardan çok yararlı bir hizmet olacağı düşünülmektedir.

Bu bağlantının sağlanması durumunda, kısalığı ve güzergahın sahip olduğu doğal güzellikler gibi nedenlerle, ilçemiz ve çevresi ile il merkezi arasındaki (özellikle hafif araç trafiğinin) bu bağlantıyı tercih edeceğine kuşku yoktur. Bağlantı, ayrıca, Çaycuma ile Yüzüncü Yıl Kavşağı arasındaki mevcut yoğun transit trafiğin rahatlamasına da yardımcı olacaktır.

Yukarıda belirtilen nedenlerle, Çaycuma ilçe merkezi ile Sapça Tüneli arasında kalan, ve halen Zonguldak İl Özel İdaresi’nin sorumluluğunda olan, 12 kilometre dolayındaki (İlişikteki haritada görülen) köy yolunun Karayolları Genel Müdürlüğü İl Yolları Ağı’na dahil edilmesi için gereğini ilgi ve bilgilerinize arz ederim.”

Şehir içi uzantıları ile toplam 60 kilometre uzunluğa sahip olan bu yolların karayolları ağına alınmasının, ilimizin kilometrekareye düşen ve pek çok ilin gerisinde kalan karayolu uzunluğunun artmasına da yardımcı olacaktır. Ayrıca da, bu yolların ıslah, bakım, onarım hizmetleri de TCK tarafından yapılacağından, ilimize de kaynak aktarılmış olacaktır.

Birçok değerli okurlarımın, “Yenileri bitti de, sıra nostalji yollarına mı geldi?” diyerek düşüncelerimi tebessümle karşılayacaklarını ve “günaydın” diyeceklerini duyar gibiyim. Ama olsun, değerli yazar Sayın Ali Kaya gibi dostlar, “kendini boşuna yoruyorsun” dese de, ülkemin, bölgemin yararına olduğuna inandıklarımı, bildiklerimi yazmaya çalışacağım.

“Nostalji Yolu” ve “Yoğurt-Manda Yolu”nun gerçekleşmesi dileklerimle…

[*] [*] [*] [*]

Not-1: Maden Müzesi için gecesini gündüzüne katarak çalışan Sevgili Ekrem Murat Zaman’ın, yıllar önce, Zonguldak’a maden direği taşıyan kamyonlarının Gaca Yokuşu’ndan, insanı korkutan tehlikeli inişlerini yansıtan bir-iki fotoğrafı sağlamasını ve müze duvarlarında yer vermesini öneririm.
Not-2: Önerilen her iki yol ile ilgili olarak, İl Özel İdare Müdürlüğü’nün bir çalışmasının olması durumunda, bir bölümü öğrencim ve üniversiteden ayrılan kardeşlerim olan değerli teknik kadro tarafından yapılacak etüt-proje ve keşiflendirme çalışmalarına, talep halinde, her türlü katkıyı vermeye hazır olduğumu da arz ederim.